Seçim bitti ama tartışmalar bitmedi. Daha bir süre 24 Haziran seçimlerinin partilerde yarattığı sarsıntıları konuşacağız.

CHP'de artık her seçim sonrası alışkanlık haline gelen olağanüstü kurultay talepleri sürüyor. İnce ve arkadaşları CB seçiminde aldıkları oy üzerinden değişim talebinde bulunuyorlar. CHP muhalefeti kurultay için belki yeterli imzayı toplayabilir ama bu kazanmaya yeter mi, göreceğiz.

Benzer bir durum İYİ parti için de geçerli, beklenenden az oy almanın yarattığı deprem bazı önemli isimlerin istifasına yol açtı. Önce Yörük Ali paşa istifa etti, ardından ekonomist Ayfer Yılmaz partiden ayrıldı. Giden gider kalan sağlar bizimdir gibi bir mantıkla olaya bakanlar olabilir. Bu yanlıştır,gidenler önemsiz isimler değil, her biri kendi alanında önemli ağırlığa sahip olan kişiler. Partiler, seçim yenilgilerinden sonra varlıklarını sürdürebilirlerse parti olurlar. Bunun için eleştirilere, tenkitlere kulak vermek gerekir. Yörük Ali Paşa'nın istifa ederken "PKK'yı Kürtlerin temsilcisi olarak" görmenin yanlışlığına işaret etmesi doğru bir tespittir ve bir çok kişinin duygularına tercüman olmuştur. Hiç bir makam, vatanın birliğine göz diken bir terör partisine hoşgörü ile bakmayı haklılaştırmaz.

Muhalefet iç problemlerle boğuşurken iktidar yerel seçimleri kendisi için en uygun bir zamanda yapmanın hazırlıklarını yapıyor. 24 Haziran baskın seçimlerine muhalefet hazırlıksız yakalanmıştı, bu iç ihtilaflar devam ederse yerel seçimlere de aynı hazırlıksızlıkla yakalanacak. Kulislerde yerel seçimlerin 28 Ekim pazar günü yapılacağı konuşuluyor. Yani konuşulanlar gerçeğe dönüşürse 3.5 ay sonra yeni bir seçime gideceğiz. İktidar o tarihe kadar dövizi baskılamaya devam edecek,şok yükselişlerin önüne geçmeye çalışacaktır.

24 Haziran seçimlerinden önce muhalefet ciddi bir heyecan ve umut yaratmıştı. Seçimden sonra hiç bir lider bu umutları devam ettirecek bir mesaj veremedi. Bu toplumsal psikoloji devam ederse muhalefet yerel seçimlerde daha trajik bir sonuçla karşılaşabilir. Siyaset, kitleleri umutlandırma,heyecanlandırma onları belli hedefler için seferber etme sanatıdır. Umutlarını kaybeden toplumlar mücadele edecek gücü kendinde bulamazlar. Arka arkaya kararnameler yayınlanıyor,anayasa değişikliği ile yapılması gereken düzenlemeler kararnamelerle yapılıyor ama muhalefette ses yok. En küçük bir itiraz sesi yükselmiyor. Böyle bir muhalefete vatandaş niçin güvensin?

Siyasette bilinen kaidedir,kaybedenler sorgulanır,kazananlar alkışlanır. Bir parti kazandıkça muhasebe yapma gereği duymaz.Kaybedenler ise her zaman yumruklanır. Herkes bir şey söyler.Önemli olan bunların içinden yararlı olabilecek olanları çıkarmaktır.Muhalefet elini çabuk tutmazsa ikinci bir başarısızlıkla varlığını büsbütün kaybetmek gibi bir sonuçla karşılaşabilir.