Komşu ülkelerle iyi ilişkilerde bulunmak bazen içerideki sorunların çözümüne de yardımcı olur.  Günümüzde terör iç kaynaklardan çok dış teşviklerle beslenip ayakta tutulan bir sorundur. Öcalan sorgusunda, PKK'ya yardım eden devletleri tek tek saymıştı. Sri Lanka, Tamil Kaplanları terörünü ancak ona destek olan başta Hindistan olmak üzere komşu ülkelerle anlaştıktan, onların desteğini kestikten sonra yok etmiştir. Onun için komşu ülkeleri, -iyi ilişkilerle- iç sorunlara müdahil olmaktan uzak tutmak gerekir. 

CB Erdoğan, önceki gün Yunanistan'a bir ziyarette bulundu, gitmeden önce sıcak açıklamalarda bulundu, daha önce söylediği Yunan'a yönelik bazı sözlerini," onlar terör örgütüneydi" diyerek yuttu. Sinop’ta yapılmakta olan nükleer santralden Yunanistan'ın da faydalandırılabileceğini açıkladı. Herhalde Yunan halkı "düğün bayram değilken" Erdoğan'ın gösterdiği bu yakınlığa şaşırmıştır. Tıpkı bizim şaşırdığımız gibi. Çünkü daha önce dostum Miçotakis’i defterden sildiğini, asla görüşmeyeceğini söylemişti. Aradan 3 yıl bile geçmeden bu sözlerinden rücu ederek tam tersi bir tutum takındı. 

Siyasette asla diye bir şey yoktur. Şartlar kanlı- bıçaklı olanları bile bir araya gelmeye, iş birliği yapmaya zorlayabilir. Asla sözü, ikili görüşmeler için değil, sadece milli menfaatler için doğrudur. Asla milli menfaatlerden taviz verilmez, asla ülke aleyhine olan politikalara cevaz verilemez. Ülkeler arası iş birliği bu zeminde yürüdüğü zaman anlamlı ve kalıcı olur. 

Peki, Yunanistan'la yaratılmaya çalışılan, büyük diplomasi diye sunulan bu bahar havası Türkiye'ye ne kazandırdı? 

Yunanistan evvelden beri PKK'ya destek oluyor. Buradan gidenleri Lavrion kampında besliyor. Bazısını dağa, bazılarını Avrupa'ya gönderiyor. Onlara eğitim veriyor. Öcalan'ın yakalanmadan önce iki defa Yunanistan'a gittiğini, Rusya ile Yunanistan arasında mekik dokuduğunu hatırlayınız. Mesela görüşmelerde Yunan'ın PKK'ye desteğinin kesilmesi konusunda bir mesafe alınmış mıdır? Daha önemlisi Yunanistan'ın 2004 yılından itibaren Ege Denizi'nde on sekiz adayı işgal edip, silahlandırmasıdır. Bu adalar Anadolu karasının uzantısı ve parçasıdır. Tarafların basın açıklamasında bu işgal hiç gündeme getirilmedi. Bu Erdoğan yönetiminin bu işgali tanıdığı ve kabullendiği anlamına geliyor. Bu durumda bu ziyaretten Türkiye'nin bir şey kazandığını söylemek mümkün müdür? 

Uluslararası siyaset ticaret gibidir. Alan da satan da kazanır. Herkes bir ihtiyacını giderir. Tek taraflı kazanım olmaz. AKP iktidarından beri, Yunanistan Türkiye aleyhine topraklarını genişletiyor. Terör örgütünü besliyor. Uluslararası mahfillerde Türkiye aleyhine kulis yapıyor. Bir masa kurulduğuna göre en azından bu başlıklardan bazılarının çözüme kavuşturulması gerekirdi. Böyle platonik dostluk olmaz. Üstelik Erdoğan'ın Yunanistan'a karşı takındığı bu sınırsız hoşgörü ve toleransı da anlamak mümkün değil.  

Evet kimse ile dövüşmeyelim, savaşmayalım ama çıkarlarımızı da koruyalım. Menfaatlerimiz söz konusu olduğunda her şeyi göze alabileceğimizi ihsas ettirelim. Erdoğan’ın Yunanistan ziyaretinde bu olmadı, Yunan'a," sen ne yaparsan yap ben hazmedeceğim" denildi. İşte Türkiye'ye kaybettiren de budur!