Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçlamasıyla İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı.
Özdağ, 19 Ocak 2025’te Antalya’da düzenlenen Zafer Partisi İl Başkanları İstişare Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan’ın ve AKP’nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir” diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirilerde bulunmuştu. Bu sözleri nedeniyle hakkında dava açılan Özdağ, duruşmada 30 sayfalık bir savunma metniyle kendini savundu.
Özdağ, savunmasında tarihsel olaylara atıfta bulunarak, “Bugün Türk Milleti ve Türk Devleti, tarihinin en ağır saldırılarından biriyle karşı karşıyadır. Bu saldırı, doğrudan doğruya Türk Milleti’nin birliğini, beraberliğini ve Türk Devleti’nin varlığını hedef almaktadır. Bu saldırının temelinde Erdoğan ve AKP’nin Türk Milleti’ni etnik temelde ayrıştıran, Türk Devleti’ni ise ekonomik, sosyal ve siyasal olarak çöküşe götüren politikaları yatmaktadır” dedi.
Ayrıca, “Ben bir Türk milliyetçisiyim. Türk Milleti’ne ve Türk Devleti’ne yönelik tehditleri açıkça ifade etmek benim görevimdir. Bu sözlerim bir hakaret değil, bir eleştiridir ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Bu eleştirilerimin arkasında Türk Milleti’nin birliğini, beraberliğini ve Türk Devleti’nin bekasını koruma amacı yatmaktadır” ifadeleriyle sözlerinin hakaret olmadığını, aksine bir eleştiri niteliği taşıdığını vurguladı.
Özdağ, savunmasının devamında, “Erdoğan ve AKP’nin politikaları, Türk Milleti’ni etnik temelde ayrıştırmış, Türk Devleti’ni ekonomik, sosyal ve siyasal olarak bir çöküşe sürüklemiştir. Bu politikalar, Türk Milleti’nin birliğini ve beraberliğini bozmaya yönelik birer tehdit oluşturmaktadır. Türk Devleti’nin bu politikalar nedeniyle yaşadığı çöküş, tarihsel olarak Haçlı Seferleri’nin verdiği zarardan daha büyüktür” diyerek eleştirilerini yineledi.
Duruşmada Özdağ’ın avukatları da müvekkillerinin beraatini talep etti. Ancak duruşma, 10 Eylül 2025 tarihine ertelendi. Özdağ’ın savunması, sosyal medyada ve kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, dava süreci Türkiye’de ifade özgürlüğü ve siyasi eleştiri sınırları üzerine tartışmaları yeniden alevlendirdi.