Cumhuriyetin yüzüncü yılını kutluyoruz. Gönül isterdi ki daha iyi şartlarda,-Cumhuriyeti- bir çekişme alanı haline getirmeden, her görüşten insanın- ortak değeri- olarak kutlayalım. 

Olmadı, Filistin bahanesi ile kutlamalar askıya alındı. 

Bir şeye üzülmek, bütün diğer işleri ertelemeyi gerektirmez. Bizde kutlama denilince akla oyun ve eğlence geliyor. Oysa bu eğlence işi değil, fikir ve düşünce işidir. Topluma niçin cumhuriyet sorusunun cevaplarını açıklamaktır. Bu değişimin nedenlerini ve ülkeye  neler kazandırdığını anlatmaktır. 

İnsanın zihinsel dünyasına hitap eden bir kutlama biçimi, -Filistin'de terör devleti İsrail'in -döktüğü kanları -unutmak yahut onun üzerinde tepinmek anlamına gelmez. Çocuk kanları üzerinde tepinenler, onu rant aracı, iç politika malzemesi yapanlardır.  

Cumhuriyet, üç beş komutanın şahsi kararlarının bir sonucu değildi. 1.Dünya Savaşı'ndan sonra dünya başka bir evreye girmiş, imparatorluklar parçalanarak yerini milli devletler almıştı. Bu dönüşümün Türkiye'yi ıskalaması mümkün değildi. Öyle de oldu, tarihi akış bizi de çağın ruhunda buluşturdu, tebadan vatandaşa, sürüden bireye geçildi  

Cumhuriyet, sadece siyasi bir rejim değil, getirdiği dönüşümün siyaset kadar toplumsal boyutları da var. Halk, ilk defa Cumhuriyetle siyasete dahil edildi. İlk defa kendi kaderini tayinde söz  sahibi oldu. Bundan ancak kaderini başkalarının ellerine teslim edenler veya başkalarının kaderinde söz sahibi olmak isteyenler rahatsız olurlar. 

Ne yazık ki, böyle bir rahatsızlık var. Özellikle cumhuriyeti, Osmanlı karşıtlığı üzerinden okuyan, tarihi bir devamlılık olarak görmek yerine  her türlü değişimi bir kopma olarak gören kesimlerde bu daha çok yaygın. Ama bu doğru bir tutum değil.Arka arkaya gelen olaylar birbirinin zıddı değil, birbirini doğuranlarıdır.Bu yönüyle cumhuriyet Osmanlı'nın karşıtı değil,onun devamıdır. 

Her meselede olduğu gibi Cumhuriyete de din zaviyesinden bakarak, kendince ona din dışı bir kılıf giydirilmeye çalışılıyor.İslam bir siyasi rejim önermemiştir,onu zamana, şartlara, toplumların tercihlerine bırakmıştır.Halkın aklını siyasete dahil etmesinin, akletmeyi emreden bir dine aykırı olması düşünülemez.Cumhuriyet bir akıla karşı çok aklı tercih etmek anlamına gelir. Akla, dolayısıyla düşünmeyi emreden bir dine aykırı olan, her şeyi bir kişinin aklına,bilgisine teslim etmektir. Doğru olan, cumhuriyetin İslam'a aykırılığını tartışmak değil, tek adam yönetimlerinin İslam'a aykırılığını konuşmaktır.  

Cumhuriyete sahip çıkmak, halk idaresine sahip çıkmaktır.Siyasi katılım, aynı zamanda milletleşme yollarından biridir. Ondan kaçmak, tarihi tresine çevirmeye çalışmaktır. Cumhuriyetimizin eksikleri, yanlışları, zaafları olabilir. Ama o her şeyi ile bize aittir. Onu demokrasi ile taçlandırmak, hepimizin görevidir. Gönül isterdi ki, bu bir asırlık çınar, o şuuru işleyecek organizasyonlarla kutlansın. Ama olmadı,Filistin bahane edilerek bundan sarfı nazar edildi. Devlet slogan atmaz, iş yapar.Her şey istismar edildi, şimdi masum Filistinli çocukların kanı istismar ediliyor.Miting konuşmasında  hem İsrail'e, hem muhalefete vurulması bunun göstergesiydi.Dava İsrail ise muhalefete vurmanın anlamı nedir? İç kamuoyuna yönelik her girişim Filistin'e destek değil, istismardır. 

Bazıları gözlerini geriye çevirse de, eninde sonunda kazanacak olan çağın ruhudur. Okuyucularımın Cumhuriyet bayramını kutlar, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Cumhuriyetin kurucularına rahmetler dilerim. Nice yüz yıllara...