Çok eski zamanlarda…Ülkücülüğün mertlik,yiğitlik,delikanlılık,kahramanlık ve idealistlik olduğu dönemlerde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı için birinci şart anlatılacak bir ‘yiğitlik’ hikayelerinin olmasıydı.

 Atila Kaya onlardandır.

 Gençliğinin en güzel 10 yılını ideolojik nedenlerle mahpuslarda geçirmiş bir ülkücüdür.1997’de ülkü ocakları genel başkanı olunca MHP’de ‘illegaliteyi başlatıyorum’ diyen ocak genel başkanı yerine ; uygarca,demokratik bir üslupla MHP genel başkanlık yarışması yapılmasında büyük katkısı olmuştur.

 Devlet Bahçeli MHP genel başkanlığını,ülkü ocakları genel başkanı Atila Kaya’nın bu tavrına borçludur.Devlet Bahçeli sağda solda ‘onları ben milletvekili yaptım’ dese de gerçek bu değildir.Kendisini ülkücüler genel başkan yapmıştır.Gerçek budur.

 Atila Kaya benim de sevdiğim bir arkadaşımdır.Fakat ‘Meral Akşener’e yapılan haksızlıklara karşı sessiz kalması beni üzmüştür.Hiçbir hikayesi olmayan Ülkü Ocakları Genel Başkanının organizasyon yaparak,benim ve hayatları mücadeleyle geçmiş Alpaslan Alpaslan’ların olduğu bir bayramlaşma toplantısına silahla baskın düzenlenmesine karşı çıkmaması,kendi koltukları için ülkücüyü ülkücüye kırdırma politikası güden genel merkez siyasetine itiraz etmemesi benim gibi insanları kırmıştır.

 Atila Kaya beni mahcup etti.Kendisine bir özür borçluyum.

 Sokaktaki ülkücülerin HAYIR itirazını ciddiye alması umarım öteki arkadaşlara örnek olur.

 Ülkücüler gerçek değerlerine dönmelidir.

 Atila Kaya’nın da basın bildirisinde söylediği gibi : Akıl,vicdan,mücadele,şeref.Bunlar özlediğimiz hasretlerimizdir.