İnsanlık tarihinin en büyük dehalarından birinin altında oturduğu ağaçtan önüne elma düşmesinin verdiği ilhamla uzun zamandır izah etmeye çalıştığı gezegenlerin güneş, ayın dünya etrafında dönüşünü izah eden kitle ve yer çekimi hipotezinin kafasında şekillendiği söylenir. 400 yaşında olduğu tespit edilen dünyanın belki de en ünlü elma ağacı, asırlara meydan okumaya devam ediyor.

Newton'un fizik kurallarına göre zaman her yerde sabit olduğu için bir cismin başlangıç konumunu bilinirse yüzyıl sonra nerede olabileceğini tahmin edebilir. Bilim camiası uzun yıllarca Newton' un mekanik kanunlarını değişmez gerçekler olarak kabul etmiştir.

Yaklaşık 200 yıl sonra Einstein'ın çıkıp zaman dediğin şey izafidir, mekâna göre değişir, kitle çekiminden etkilenir, dünyada siz bunu fark edemeyebilirsiniz ama uzayda kara-delikler gibi muazzam çekim gücü olan yerlerde zaman ve hatta ışık kırılma gösterir (izafiyet teorisini) sözleri fizikçilerin tüm huzuru kaçırdı.

Bilim insanları ilk başta deli saçması gibi görülen ışığın kitle çekimiyle yönünü değiştirmesi sorusunun cevabını aramak için bu olayın en iyi görülebileceği güneş tutulmasının gözlemlemiş ve Einstein'ın haklı olduğunu ve ışığın kırıldığını bizzat görmüşlerdir.

Şimdi biliyoruz ki dünyanın etrafında dönen uydulardaki saatlerle dünyadaki saatler arasında saniyenin belki milyarda biri fark yaşanıyor, zaman mekâna göre değişebiliyor ve eğer saatler arasındaki farkı düzeltmezseniz GPS cihazları sizi yanlış yönlendirebilir. Devrimci fikirleri ileri sürmek cesaret ister. Fiziğin en temel kuralları bile zaman içinde hak ile yeksan oluyorsa siyasetin ve sosyolojinin kuralları yerinde durabilir mi?

Kendimi babadan dededen CHP alerjisi olan ve milliyetçi, muhafazakâr değerlerle yetiştirilmiş bir insan olarak tanımlardım.

Bize hep şöyle öğretmişler; 5 vakit alnı secdeye varan muhafazakâr insanlar Allah'tan korkar, Dürüst olur, hırsızlık yapmaz, kul hakkı yemez, vicdanlıdır. Müslümanlar asla zulüm etmez, adaletli davranırlar.

“Ah o CEHAPE yok mu o CEHAPE... Dedelerimiz bu adamlar yüzünden at b.k.nda arpa topladı. Çeşmelerden su değil çamur aktı. Bunlar bizim başörtülü bacılarımıza ne zulüm ettiler. Bunlar yüzünden memleket her alanda geri kaldı.” Ve yıllar boyunca muhafazakâr kitlelerin sosyoloji el kitabında yazanlarla yorumladık hayatı.

Bir santimetre kare vatan toprağı kaybetmeyen Abdülhamit eleştirilemez kusursuz bir dâhiydi.

Menderesi astıran İsmet Paşa acımasız din düşmanı bir diktatördü.

Kaldığımız yerden devam edersek bir süre sonra ortaokul lise çağlarında bize öğretilen elektronlar, proton ve nötronlar fizik dünyasında birçok şeyi izah etmekte yetersiz kaldı. Bu nedenle atom altı parçacıkları inceleyen sıklıkla teorik uçuk kuantum fiziği ortaya çıktı. Fazla derine dalıp sizi sıkmayayım Kuantum âleminde kesinlik yoktur. Eğer zamanı durdurup gözleme müdahale etmezseniz dönen bir para hem tura hem yazı, kutuda kitli kedi hem ölü hem canlı, bir elektron aynı anda 2 yerde olabilir.

Gülmeyin bu sayede devrim niteliğinde kuantum bilgisayarları üretildi. Kara-delikler hakkında bazı bilinmezler anlaşıldı. Einstein gibi dahi bile kuantum fiziğine şüpheyle yaklaştı ve bu işi hiç sevmedi. Bu belirsizlikler karşısında Einstein meşhur Tanrı yazı tura atmaz sözünü söyledi. Kuantum teorisinin en büyük destekçisi Danimarkalı fizikçi Niels Bohr üstada “Tanrıya neyi yapıp neyi yapamayacağını söylemekten vazgeç artık” dedi.

Gelelim konumuza;

Benim büyük biraderin birisi hakkında bilgi edinmek istese genelde tek şey sorardı;

İyi mi kötü mü?

Bir insan yerine göre iyi de olabilir, kötü de...

Benim kuantum teorisinden çıkardığım ders şudur.

İnsanlar duruma göre değişebilir.

Abdülhamit hem büyük hakan hem özgürlüklerin köküne kibrit suyu döken takıntılı bir adam olabilir.

İsmet İnönü hem taş kafa diktatör hem ülkeyi 2’nci dünya savaşına sokmayan dahi olabilir..

Bir parti hem özgürlükçü hem diktatör olabilir.

Bir insan hem dindar hem hırsız, yalancı zalim olabilir.

Bir alkolik, aynı zamanda dindar, hafif meşrep bir kadın çok namuslu olabilir. Dün nefret ettiğin adam yarın en yakın dostun olabilir.

Sonuç olarak bende Bohr gibi diyorum ki kimse şu seçim işlerine Allah’ı karıştırmasın ve kimse seçmeni öz malı gibi görmesin.

Bir insan yerine göre 180 derece ters partilere oy verebilir.

Ben kuantum teorisindeki belirsizlikleri seviyorum.

Ben demokrasinin iktidarları değiştirebilme ihtimalini seviyorum.  

2023 iyi de olabilir kötü de...