Ebulfez Elçibey, Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesinin önde gelen figürlerinden biri olan bir devlet adamıdır. 24 Temmuz 1938 tarihinde doğan Elçibey, Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan'da doğdu ve büyüdü. Eğitim hayatına Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nde başlayan Elçibey, tarih ve dil bilimleri alanlarında eğitim aldı.

Elçibey'in politik kariyeri, Azerbaycan'ın Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmasının ardından hız kazandı. 1991 yılında Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, Elçibey Demokrat Parti'nin kurucu liderlerinden biri oldu ve Azerbaycan'ın ilk devlet başkanı olarak göreve geldi. Ancak, siyasi istikrarsızlık ve iç çatışmalar nedeniyle görevi kısa bir süre sonra devretmek zorunda kaldı.

Elçibey, 1993 yılında Haydar Aliyev'in başkanlığa gelmesinin ardından siyasi sahneye geri döndü ve muhalefet lideri olarak aktif bir rol oynadı. Azerbaycan'ın demokratikleşme sürecinde ve uluslararası ilişkilerinde önemli bir figür olarak kabul edildi. Özellikle Dağlık Karabağ sorununun çözümü konusunda görüşmelerde önemli bir rol oynadı.

Ebulfez Elçibey, Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesinde ve sonrasındaki siyasi hayatında etkili bir lider olarak tanınmıştır. 22 Ağustos 2000 tarihinde hayatını kaybeden Elçibey, Azerbaycan tarihinde önemli bir figür olarak anılmaktadır.

Elçibey bir röportajında, ‘Çok işkence gördüm, çok çektirdiler. Hiçbirine yanmam da bir Atatürk rozetim vardı yakamda, onu aldılar elimden, hala içim yanar’ demişti.

Elçibey, Anıtkabir''e gerçekleştirdiği ziyarette de hatıra defterine, "Ey büyük Türk, büyük komutan. Sizi ziyaret etmekle kendim ve milletim adına onur duydum. Senin askerin Elçibey" ifadelerini yazmıştı.

İNGİLİZ GAZETECİYE VERDİĞİ BOZKURT CEVABI

Elçibey, İngiliz gazetecinin tarafından sorulan, ‘Bozkurt neden Türklerin simgesi’ şeklindeki soruya, bütün Türk dünyasının takdirini toplayan bir cevap veriyor.

İşte Elçibey ve İngiliz gazeteci arasında geçen o konuşmanın hikayesi:

Bir röportaj sırasında İngiliz televizyoncunun dikkatini duvardaki Hilâl ve Bozkurt çeker.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey’e bunun ne olduğunu sorar:

”O Bozkurt’tur.” der Elçibey ve ekler.

”O gördüğünüz Türk Milleti’nin sembolüdür totemidir.”

İngiliz televizyoncu biraz düşündükten sonra özür dileyerek tekrar sorar;

”Ne için kendinize vahşi ve yırtıcı bir hayvanı sembol olarak seçtiniz?

Elçibey’in cevabı:

”İngilizler’in sembolü olan aslan hayvanların kralıdır değil mi?

Ancak bu kral dediğiniz hayvana sirklerde 3 kg sosis verip yanan halkaların içinden sağa sola zıplatırsınız...

Vahşi ve yırtıcı dediğiniz Bozkurt’a bunu yaptıramazsınız.

O, özgürlüğünü ve onurunu hiçbir şeye değişmez.

Bozkurt’u zincire vurup kafese atsanız bile ya üzüntüden ölür ya da zincir ve kafesi parçalayıp gider.

Onu yok edebilirsiniz.

Onu öldürebilirsiniz ama sindirip esir edemezsiniz.

Bozkurt''u kendinize tâbi kılamazsınız.

İşte bu nedenle Türkler kendilerine mücadele sembolü olarak Bozkurt’u seçmiştir.”

Editör: Habererk Haber Merkezi