Yeşilçam’ın yıldız çocuk oyuncularından biri de Kahraman Kıral’dı... Kıral, sadece 5 yıllık kariyerinde birbirinden önemli oyuncularla başrolü paylaşmakla kalmadı kült olmuş “Canım Kardeşim” gibi filmlerle milyonları da ağlattı. Kahraman Kıral, oyunculukla yolunun nasıl kesiştiğini şöyle anlatıyor: “1972 yılında, 8 yaşındaydım. Hürriyet Gazetesi’nde bir filmde oynaması için çocuk oyuncu aranıyor ilanı çıkmıştı. Sosyal ortamlarda biraz rol yapan bir yanım olduğu için ailem, bu ilanı görünce ‘İster misin’ diye sordu. Ardından Fatma Girik, Murat Soydan ve Erkem Bora’nın yer aldığı ‘Evlat’ filminin seçmelerine katıldım. Birçok çocuk arasında son ikiye kaldım. Birkaç sene önce diğer çocuğun Armağan Çağlayan olduğunu öğrendim. Kısa bir çekim yaptılar, ardından da filme seçildim. Şimdi çocuklar pedagoglarla hazırlanıyor. 70’lerde bir anda kendimizi setin ortasında buluyorduk.”

TÜRK SİNEMASININ EN ŞANSLI ÇOCUKLARINDAN BİRİYDİM

Kahraman Kıral, 5 yıllık kariyerinde Yeşilçam’ın bütün önemli oyuncu ve yönetmenleriyle çalışma şansını yakalıyor: “Ben Türk sinemasının en şanslı çocuklarından biriyim. Fatma Girik, Kartal Tibet, Filiz Akın, Tarık Akan, Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Kemal Sunal hepsiyle oynadım. Çalıştığım yönetmenler de çok önemliydi Lütfi Akad, Ertem Eğilmez, Memduh Ün...”

Masum bir yüzüm olduğundan duygusal filmlerde oynadım

Kahraman Kıral, Yeşilçam’ın en acıklı filmlerinde rol alır. Kıral, “Bu roller psikolojik olarak sizi etkiledi mi” sorusuna şu cevabı veriyor: “Masum bir yüzüm vardı. Herhalde o yüzden duygulara daha fazla hitap edeceğimi düşündüler. Genelde ölümle biten filmlerde rol aldım. Yaptığınız bu işler her ne kadar oyun gibi gelse de mutlaka birtakım etkileri oluyor. Bende etkisi biraz daha pozitif oldu. Erken büyümek gibi...” Kıral, 16 filmde rol aldıktan sonra oyunculuğu bırakır. Oyuncu, “5’inci sınıftan sonra dersler ağırlaşmaya başlayınca bu oyun dönemi bitti. O dönem Yeşilçam’da da furyası başladı. Otomatikman oyunculuk sona erdi.”

Mobilya şirketinde müdürlük

57 yaşındaki Kahraman Kıral, şimdilerde ailesine ait mobilya şirketinde genel müdürlük yapıyor: “İstanbul Üniversitesi İktisat bölümünü kazandım. Ama erkenden iş hayatına atılabilmek için okulu bıraktım. Aile mesleğimiz mobilyacılık. 20 küsur senedir amcamla beraber mobilya şirketinin genel müdürlüğünü yapıyorum.” Oyuncu, filmleri televizyonda oynayınca her yaştan insanın kendisine sosyal medyadan ulaştığını söylüyor: “Yeşilçam’la alakası olan çok ciddi bir grup var. 20-25 yaşında çocuklar bile ‘hayranınız’ diye yazıyor. Bu durum gurur verici. Hâlâ daha hatırlanıyor olmak çok hoş. Kızım da filmlerimi çok beğenir.”Kıral’a 20’li yaşlarının sonunda dizi ve reklam teklifleri geliyor ama kabul etmiyor: “Çünkü iş hayatına atılmıştım böyle bir şey için çok zaman yoktu. Eskiye rağbet var şimdi. Büyük konuşmamak lazım. Bir gün çarpıcı bir rol gelir, bakarız o zaman.”

“Canım Kardeşim” şimdi yapılsa Oscar’a aday gösterilirdi

Başrollerini Halit Akçatepe ve Tarık Akan’ın paylaştığı, Ertem Eğilmez’in yönettiği 1973 yapımı “Canım Kardeşim” filmi oyuncu için ayrı bir yerder. Filmde kanser hastası bir çocuğu canlandıran Kıral, “Canım Kardeşim”in vizyona girdiğinde neredeyse hiç gişe yapmadığını söylüyor: “Filmin şanssızlığı şuydu; Ertem Eğilmez o zamana kadar böyle bir film yapmamıştı. Tarık Akan’ın da hiç böyle bir rolü olmamıştı. Tarık Abi, yakışıklılığıyla salon jönüydü. Böyle sosyal bir filme girişmek herkes için çok yeniydi. Türk sineması için de... 15 sene sonra değeri anlaşıldı. Belki o dönem çok gişe yapmadı ama insanlar şimdi izlediklerinde ağlıyor, değer veriyor. Birçok insanın duygularına dokunduk. Bugün böyle bir film yapılsa yabancı dalda Oscar adayı gösterilir.”

YENİDEN ÇEKİLMESİNİ İSTEMEM

Oyuncu, bu kült filmin setine dair anılarından ise şöyle bahsediyor: “Yaş olarak küçük olduğum için çok babacan yaklaşıyorlardı bana. Ama neticede yaptığınız bir iş vardı. O role bürünüp onun hakkını vermeniz gerekiyordu. Kolay ağlayabilen bir çocuktum. İzmir, Kordon’da bir çekim vardı. ‘Ağla’ diyorlar, ağlayamıyorum. Ertem Abi’nin o sert tarafını işte orada gördüm. Ertem Abi, ‘Tarık bir sigara yak’ dedi. Daha doğal olması için sigaranın dumanını gözüme üfledi. Bir anda gözlerimden yaş geldi. Ama Ertem Abi, bana hep yumuşak tarafını gösterdi. Dünya güzeli bir adamdı. O setteki herkes çok özeldi.”Kıral, “Filmin yeniden çekilmesini ister misiniz?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Hayır... Çünkü, o şeyi yakalaması mümkün değil. Senaryosundan oyuncularına her şeyine o, bence orada kalmalı.”

Kemal Sunal bizi de güldürdü

10 yaşındayken “Şakın Damat” filminde rol aldım. En eğlenceli filmim odur. Türkiye’yi güldüren adamla bir filmde oynamak ve aynı ortamda bulunmak bile çok önemliydi. O filmde set aralarında bizi de çok güldürmüştür.... Kendisini çok severdim.

Orhan Gencebay:

“Ben Doğarken Ölmüşüm” filminde beraber rol aldık. Orhan Abi, çok naif ve güzel bir insandır. Film sonrasında da birkaç kere görüşme şansımız oldu. Kendi çocuklarına çok benzetirlerdi beni. Bir yerde karşılaşınca yine o şekilde bakarlar.

Hülya Koçyiğit: “Gelin”de rol almıştık. Hülya Hanım, sinemada en beğendiğim oyunculardan. Filmin 40’ıncı yılındaki özel gösteriminde tekrar karşılaştık. Çok sevecen bir insandı. O filmde de anne rolündeydi. Anne-oğul gibiydik film boyunca.

Cüneyt Arkın: “Oğul”da Cüney Abi ile oynadım. Kuduran bir çocuğu canlandırmıştım. Filmi, Eskişehir’de dağlarda, tepelerde çektik. Role adapte olabilmem için sert tarafını da gösterdi. Fakat yüreği inanılmaz temiz biri.

Editör: TE Bilişim