Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra enkazdan çıkan molozlar kontrolsüz biçimde yaşam alanlarına dökülüyor. OHAL kararnamesi dayanarak alınarak belirlenen döküm alanları konusunda çalışma yapan Hatay Barosu’na bağlı bir grup avukat, Çevre Mühendisleri Odası ve Türk Tabipleri Birliği ile birlikte harekete geçti ve döküm alanı olarak belirlenen 15 ayrı yerde çalışma yaptı.

T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre, Samandağ Yeşilköy Mahallesi 1741 ada 6 parsel: Yeterli güvenlik önlemi yok. Alan çitlerle kapatılmamış. Güvenlik sorunu var. Sulama yapılmıyor, sulama yapacak araç görülmüyor, bölgede yoğun koku ve tozlaşma var. Giriş çıkış yapan kamyonlar tartıya tabi tutulmuyor.
 
- Samandağ Yeşilköy Mahallesi 1741 ada 7 parsel: Alanın hiçbir kısmı tellerle kapatılmıyor, sınırı belirsiz. Yakınında bulunan akarsu gözle görülür biçimde kirlenmiş. Tehlikeli atık maddeler açıkta.  Sulama yapılmıyor.
 
- Samandağ Çiğdede Mahallesi: Alan, Akdeniz sahiline, çadırkente, Mileyha Kuş Cenneti’ne, caretta caretta kaplumbağaların üreme alanına çok yakın olduğu. Kapasitenin üzerinde depolama yapıldığı, molozun çocukların erişimine açık olduğu, Alevi inancına mensup vatandaşların kutsal olarak gördüğü Hz. Hızır Türbesi’ne yakın olduğu, yaz ve kış rüzgara çok açık bir alan olduğu, yeterli güvenlik önlemi olmadığı…
 
- Samandağ Çamlıyayla Mahallesi: Orman alanı ve dere yatağı olduğu, Akdeniz’e yakın olduğu, alanın hiçbir yerinin telle kapatılmadığı…
 
- Hatay Defne Koçören Mahallesi: Yerleşim yerinin içinde, tarım alanlarının ortasında olduğu, Şehit Öze Polis Karakolu ve Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’ne ait evrakların molozun içinde olduğu, alanın telle kapatılmadığı…

YÜRÜTMEYİ DURDURUN

İdare mahkemesine başvuran avukatlar, bu yerlerin döküm alanı olarak belirlenmesine yönelik işlemin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep etti. Dilekçede tehlikeli atık statüsündeki molozun yarattığı riskler uzman görüşlerine dayanılarak tek tek sıralandı ve depremzedelerin ve Hatay’ın büyük tehlike altında olduğu vurgulandı.

SUÇ DUYURUSU

Avukat Alkan ayrıca savcılığa da başvurdu. Savcılık soruşturma başlattı ancak bugüne kadar ifade alma işlemi yapmadı. Alkan, “Bu yapılanların ceza hukuku açısından da karşılığı var. OHAL kararnamesi esas alınarak bu işlemler yapılıyor ancak kararname herhalde insanların ölümüne yasallık sağlamayacaktır. Bu yapılanlar ölümlere, hastalıklara yol açabilir. İnsanların ve kentin geleceği tehlikeye atılıyor” dedi. Alkan, ailesini de bu risklerden dolayı başka bir kente gönderdiğini, gittikleri aşamada altı ay sonra dönmelerini planladıklarını ancak kentin içinde bulunduğu tablonun bunun mümkün olmadığını gösterdiğini kaydetti. Alkan, “Kimse tablonun bu kadar ağır olacağını görmemişti. Şimdi görüyoruz. Çadırların, konteynerlerin üzerinde bir karış toz var. Brandalarla kapatılmadan kamyonlar moloz taşıyor, çocukların oynadığı alanlara, tarım arazilerine dökülüyor bunlar” diye konuştu.

Editör: Ali Özyiğit