Son yüzyıldır belki de adından söz edilen kavramlardan biri “Kişisel Gelişimdir.” Sağlıktan, iş hayatına, dinden, politikaya, popüler kültürden psikolojiye kadar aklımıza gelen hemen her alanda “Kişisel Gelişim” adı altında muazzam bir pazar var. Bu hususla alakalı çalışma yapanlar bu pazarın 10-15 milyar dolarlık bir hacmi olduğunu söylüyor.

“Kişisel Gelişim” adıyla “pazarlama alanına” soktukları insanlara dayatılan fikirlerin kahır ekseriyeti, “Sen bir tanesin, aslansın, kaplansın, kralsın diyerek üretilen gazın enaniyetleri şişirmede kullanıldığı üstü örtülemez bir gerçek. İstismar alanı çok geniş olan bu pazarlama ağında işin başını çekenlerin çoğunluğu okumaktan çok yazanlardan oluşuyor. Bu da bir sürü içi boş kitabın piyasaya çıkmasına sebep oluyor. Hiçbir alanda başarılı olamayanların birçoğu kişisel gelişim kitabı yazarak başarıyı elde etmeye çalışıyor. Bunlar arasında kendilerini yaşam koçu, spiritüalist, meditasyon, yogacı vb. isimlerle pazarlama yapanlar ağlarına düşürdükleri kişilere hayal satıyor ve büyük paralar elde ediyorlar.

“Kişisel Gelişim” alanında yayınlanan kitaplara baktığımızda çok azının uzman psikolog, psikiyatr ve terapistler tarafından yazıldığını gözlemliyoruz. Geri kalan kahır ekseriyeti ise ne yazık ki hiçbir başarının kendisine uğramadığı, birkaç göz boyayıcı tavsiye ve kişisel gaz vermekle meydana gelenlerden oluşuyor. Bir yayınevinde kitap kolilerken değişik kitaplardan derlediği bilgilerle oluşturduğu kitapla yüzbinlerce satan birinin var olması bu husustaki acı gerçeği çok çarpıcı olarak gözler önüne seriyor.

Bu tür kitapların durumunu en iyi “Keçiboynuzu” ile ifade etmek mümkündür. Bu tür pazarlamacılar ağlarına aldıkları insanlara bir parça bal vermek için bir sürü odun yedirmekten çekinmiyorlar. Yine “Kişisel Gelişim” adıyla yayınlanan kitaplara genel olarak baktığımızda her ne kadar “Batı kaynaklı” görünse aslında özellikle Hint/Çin vb. doğu felsefelerinin damıtılarak batı boyasıyla boyandığını görüyoruz.

Uzmanlar tarafından kaleme alınmayan bu tür kitapları gerçek başarıyı yakalamak isteyenlerden çok, henüz kişiliği gelişmemiş bireyler tarafından tercih ediliyor olması durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Bu alanda araştırma yapan uzmanlara göre “Kişisel gelişim” kitaplarında verilen klişe tavsiyeler insanların gelişmesinden çok “Kişisel gerilemelerine” sebep oluyor. Bu tür kişisel gelişim safsatalarının ilmi hiçbir karşılığı olmadığı da acı bir gerçek. Bugüne kadar faydası akademik standartlarda ispatlanmış herhangi bir kişisel gelişim uygulaması olmayışı bu alanda oynanan tiyatroyu ve pazarlama illüzyonunu gözler önüne seriyor. Aslında bunu karikatürize eden bir uzmanın şu sözü çok manidardır:

“Yıllardır nasıl zengin olunur kitapları okuyarak bir türlü zengin olamayan üniversite öğrencisi çareyi nasıl zengin olunur kitabı yazmakta buldu.”

Zaten bu alanda yayınlanan kişisel gelişim kitapları gerçek hayattan uzak herkesi “CEO” yapmayı hedefliyor. Hayatın sadece CEO’lar tarafından oluşmadığı gerçeğini görmeyen/göstermeyen “Kişisel Gelişimcilerin” tuzağına düşen insanların en çok sorunlarına dair hızlı çözüm üretme arzusu nedeniyle bu tuzağa düştüklerini uzmanlar söylüyor.

Ağırlıklı olarak “Kişisel Gelişim” kitapları yayınlayan bir yayınevinde 3 yıla yatın yayın yönetmenliği yaptım. Bu dönemde yayınladığımız “Kişisel Gelişim” kitaplarında anlatılan ilkelerin çoğunun yukarıda izah etmeye çalıştığım gibi hiçbir ilmi değeri olmayan safsatalar olduğunu keşfettim. Bir iş yerindeki iki arkadaşın birbirini nasıl ezerek yükselmesini anlatan bu tür eserlerin insanlar üzerindeki menfi tesirlerini gördüm. Bu alandaki boşluğun nasıl doldurulacağı hususunda yaptığım araştırmalar beni Kur’an’a yönlendirdi. Bu boşluğun ancak Allah (cc) tarafından insanlara hidayet rehberi (Kullanım kılavuzu) olarak gönderilen Kur’an ile doldurulacağını yakinen gördüm. Ancak ne yazık ki Müslümanlar olarak kitabımızdan çok da haberimiz olduğunu söyleyemeyiz. Bunun için bazı çalışmalar yaparak bunları “Kur’an’da Gerçek Kişisel Gelişim Dersleri” adı altında haftada bir personelimizle mütalaa etmeye karar verdik. Dersler başladıktan kısa bir zaman sonra işyerinden ayrıldığım için uzun sürmeyen bu derslerdeki bazı notları Ramazan münasebetiyle sizlerle paylaşmak istedim.

Hidayet rehberimiz Kur’an, insanın en güzel yaratılış sırrına mazhar bir şekilde yaratıldığını anlatır. İnsan Kur’an’ın getirdiği ilkelere uyarak bu en güzel yaratılış mevkiini kazanır. Buna “İnsan-ı kâmil” de denir.

İnsan, mükemmel biri olabilmek için Kur’an’da kendisine verilen öğütlere nasıl uyması gerektiğini de yine Kur’an’dan öğrenir.

Kur’an bu anlamda insanlara kişisel gelişimin anahtarlarını sunar. İnsana düşen aldığı anahtarla Kur’an hazinesinin kapısını açarak içine girmek ve Allah’ın razı olduğu bir kul olmak düşer. Buna başka bir açıdan Kur’an’ın bize verdiği önemli öğütler de diyebiliriz. Bunların bir kısmının üzerinde beraberce tefekkür edelim:

HAKKIYLA İMAN EDİN

İman insan olmanın ilk şartıdır. İnsan iman ile insan olmaya adım atar ve en güzel yaratılış yoluna girer. Bundan sonrası kendisinden istenenlere uyup “Ahseni takvim” (En güzel yaratılış) sırrını yakalamaktır.

“Ey iman edenler! Allah'a, Resullerine, indirilen Kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, resullerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşş olur.” (Nisa, 136)

“Allah ile beraber başka bir ilaha tapma. O'ndan başka ilah yoktur. O'nun zatından başka her şey helak olucudur. Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz.” (Kasas, 88)

YALNIZCA ALLAH'A (CC) İBADET EDİN

Allah (cc) Mabut, insan mahlûktur. Yaratan yarattığına nasıl hareket etmesini Resul ve kitaplarla göstermiştir. Mahlûka düşen Resul ve kitapları takip ederek kendisini yaratana kulluk yapmaktır.

“Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut, 45)

“Ey iman eden kullarım, şüphesiz benim arzım geniştir; artık yalnızca bana ibadet edin.” (Ankebut, 56)

ALLAH’I (CC) ÇOK ANIN!

İnsan kalbi ancak kendisini yaratan Allah’ı anmakla huzur bulur. Çünkü kalp Ehad ve Samed Allah’ın aynasıdır. Aynada hakikati görmek ve hissetmek O’nu anmak ve hatırlamakla mümkündür.

“Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin.” (Ahzap, 41)

“Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokça zikredin ki kurtuluşa bulasınız.” (Enfal, 45)

Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığında kalpleri ürpertiyle titrer, O’nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (Enfâl, 2)

DOĞRU SÖZLÜ OLUN

Müminlerin en güzel sıfatlarından biri doğru sözlü olmalarıdır. Münafıkların ise tam tersidir. İnanan insan verdiği sözde durur ve Allah’ın kendisine emanet olarak bıraktıklarına asla ihanet etmez.

“Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.” (Enfal, 56)

“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 36)

MSEYLE ALAY ETMEYİN

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Hucurat, 11)

İYİLİK YAPIN, BAŞA KALKMAYIN

Kapitalist zihniyetle ele alınan kişisel gelişim kitapları başarıyı elde etmek için beraber çalıştığı arkadaşını gözünü kırpmadan harcayacağını salık verirken Kur’an insanı daima iyiliğe, yardımlaşmaya sevk eder. Her türlü kötülükten, çirkinlikten uzak durmamızı emreder.

Çirkin davranışlardan, şirkten, kötülüklerden, putlardan, pisliklerden, uzak dur.” (Müddesir, 5)

Kur’an yardımlaşmayı esas alırken yapılan yardımların yapılana eziyete dönüşmemesini de emreder.

“Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.” (Müddesir, 6)

İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.” (Al-i İmran 92)

“Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.” (Bakara, 263)

“İyiliği karşılık beklemeden yap.” (Muhammed, 7)

KÖTÜ ŞEYLERİ TERK EDİN

Mü’min güzel insan demektir. Bu sebeple kötülüklerden her zaman uzak durur. Zaten iman ettikten sonra yapılan ibadetler inanan kişiyi her türlü kötülükten alıyor.

“Çirkin davranışlardan, şirkten, kötülüklerden, putlardan, pisliklerden, uzak dur.” (Müddesir, 1-5)

“Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.” (Furkan 63)

BİRLİ DEĞİL ALÇAKGÖNÜLLÜ OL

Pas sökücülerin demirdeki pası sildiği gibi iman da insanın içindeki kibirlenmeyi, büyüklenmeyi, başkalarına karşı üstünlük taslamayı söker atar. İnana insan tevazu sahibi olur. Kul olduğunu hiçbir zaman unutmaz.

“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.” (İsra, 37)

“Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.” (Tekasür, 1-2)

ÇIKARCI OLMA, ADİL DAVRAN

İnanan kişi keserin hep kendine yonttuğu gibi olmaz. Çıkarcılık mü’min sıfatı değildir. İnanan kişi her şart ve konumda adaletli olmayı seçer. Kur’an bu hususta bize yol gösteren en güzel rehberdir.

“Ölçüde haddi aşmayın. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.” (Rahman, 8-9)

“Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.” (Hakka 33-35)

Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla itendir, hakkıyla görendir.” (Nisa, 58)

ACELECİ OLMA SABRET

İnsan acelecidir ve bir an önce istediği hedefine gitmek ister. Kişisel gelişim kitapları insanları hedeflerine ulaşmak için her yolu meşru görürken Kur’an hak yolu tavsiye ederken sabırlı olmasını ister:

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.” (Bakara, 153)

ÜMİTSİZ OLMA

Kur’an insanın hangi zor şartlarda olursa olsun asla ümitsizliğe düşmemesini, mutlaka bir çıkış kapısı olduğunu söyler:

Onlar; başlarına bir musibet gelince, ‘Biz şüphesiz her şeyimizle Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.’ derler.” (Bakara, 156)

“En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.” (Tevbe, 40)

HER ŞEYE HAKİM OLAMAZSIN

İnsanın başarıları ve becerileri sınırlıdır. Kişisel gelişim ilkeleri sınırlı olan insanı sınırsızlık çukuruna sürükleyerek çoğu kez psikolojik travmalara sebep olur. Kur’an ise insanın bu dünyaya imtihan için gönderildiğini, bundan dolayı bazı sıkıntılara maruz kalabileceği gerçeğini gözler önüne serer:

Biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde yarattık. İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?” (Beled, 5-6)

“İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her hâlinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder. Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş hoş gösterilmiştir.” (Yunus, 12)

HEVESLERİNİ KENDİNE İLAH EDİNME

İnsan kendisine indirilen kullanma kılavuzunu anlayıp pratik hayatta uygulamazsa birçok sapmalara maruz kalır. Bu da insanı mevhum bir Rububiyete götürebilir ve Firavun edebilir. Bu sebeple insan önce kendi içindeki ilahları, putları kırmalı ve bütün zerrelerine tevhidi hakim kılmalıdır.

“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen onların çoğunun söz dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da aşağıdırlar.” (Furkan, 43-44)

ÖLÜM GERÇEĞİYLE YÜZLEŞ

Hayatın en büyük gerçeği ölümdür. Allah ilk insana gönderdiği vahiyle ölüm gerçeğini anlatmış, ölümün bir yok oluş, bitir olmadığını aksine gerçek âleme, ahiret sarayına girişin kapısı olduğunu iman sayesinde öğretmiştir.

“Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.” (Mülk, 2)

Her can ölümü tadacaktır. Sonra yaptıklarınızın karşılığını görmek için bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut, 57)

“Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş. (Vakıa 83-87)

İnsanlara hidayet rehberi ve yol gösterici olarak gönderilen Kur’an, baştan sona kişileri geliştirecek ve insanı kâmil yapacak ilkeler bütünüdür. İnanan insana düşen en büyük vazife kitabı olan Kur’an’ı okumak, anlamak ve hayatına tatbik etmektir. Bunu başarabildiği an gerçek kişisel gelişimini tamamlamış olacaktır. Bunu Kur’an’da söyleyen bizzat Rabbimizdir.

Muhakkak ki Allah (cc) doğruyu söyleyendir.