Prof. Dr. Ünal: Siyasi Kürtçülerin mücadelesi hiçbir zaman bir milli kimlik mücadelesi haline dönüşmedi

Prof. Dr. Ünal: Siyasi Kürtçülerin mücadelesi hiçbir zaman bir milli kimlik mücadelesi haline dönüşmedi
Akademisyen Hasan Ünal, PKK'nın neden bir bağımsızlık mücadelesi gibi lanse edilemeyeceğini ve Türkiye'nin neden bölünemeyeceğini anlamak isteyen herkese hece hece anlattı.

Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, sosyal medya hesabı üzerinden belirli odaklar tarafından Türkiye'nin kutuplaştırılmak istendiği sözde 'Kürt meselesine' ilişkin fikirlerini paylaştı.

Kosova örneğini işlediği tweet dizisini "Türkiye bu mücadeleden büyük kayıplar/zararlarla ama başarıyla çıktı. Artık ulus devletin yükselişi zamanı" sözleriyle noktalayan Prof. Ünal'ın paylaşımları kısa süre içerisinde yüzlerce kullanıcı tarafından beğenildi ve paylaşıldı.

27 Mayıs tarihinde Pençe-Kilit operasyon bölgesinde yaralanan ve tedavi altına alındığı GATA'da bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehadet mertebisine ulaşan Türk milletinin mübarek şehidi Piyade Uzman Çavuş Muhammed Serttaş'ın memleketi Diyarbakır'da gerçekleşen cenaze törenine atıfta bulunan Ünal, şehidin Kürtçe ağıtlarla toprağa verildiğinin altını çizdi ve bu durumun PKK ve türevlerini başarısızlığa mahkum ettiğini ifade etti.

İşte Prof. Dr. Hasan Ünal'ın yüzlerce sosyal medya kullanıcısının takdirle karşıladığı o paylaşımları:

1- Şehit Piyade Uzman Çavuş Muhammet Serttaş memleketi Diyarbakır'da Kürtçe ağıtlar eşliğinde toprağa verilmiş. Allah rahmet eylesin. Şehadeti, PKK ve türevlerinin başarısızlığını ve çok kutuplulukta neden yok olmaya mahkum olduklarını gayet açık izah ediyor. Nur içinde yatsın.

2- Siyasi Kürtçüler ve onlara destek veren iç/dış çevreler tarafından 'Kürt meselesi' olarak adlandırılan ve açıkça söylenmese de bağımsız, federe veya otonom bir Kürt devleti kurulmadan çözülemeyeceği iddia edilen sorun hiçbir zaman bir milli kimlik mücadelesi haline dönüş(e)medi.

3-Örneğin Kosova'daki Arnavut-Sırp mücadelesi gibi olmadı. Kosova'da, Sırp Krallığı'ndan, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığına oradan Yugoslavya Krallığı'na ve Tito'nun kurduğu sosyalist Yugoslavya dönemleri boyunca iki etnik grup arasında geniş kapsamlı karışık evlilik hemen hiç olmadı.

4-Karışık evlilikler etnik/dini bariyerleri ortadan kaldırma iddiasındaki sosyalist/komünist yönetimde bile çok azdı çünkü toplumların her ikisi de birbirlerini 'öteki' olarak görmekteydiler. Kendi kimliklerini 'öteki' olmadıkları şeklinde tanımlıyorlardı.

5-Sırplarla Arnavutlar arasında başlayan mücadelede bölgede sayıca çok fazla ama askeri olarak zayıf Arnavutlar zorda kaldıklarında Sırbistan'ın diğer şehirlerine giderek oralara yerleşmiyorlar, Arnavutluk ve Makedonya'nın Arnavut bölgelerine gidiyorlardı.

6-Arnavutların Sırbistan'ın güvenli bölgelerine gitmek istememeleri iki sebepten kaynaklanıyordu. Sırpları öteki olarak görmeleri ve Sırpların da Arnavutları aynı şekilde değerlendirmeleriydi. Yani gitmek isteseler de oralarda rahat etmeleri, hayata tutunmaları mümkün değildi.

7-Bu tür etnik/milli kimlik mücadelelerinin çözümü kolay değildir ama Türkiye'de hiçbir zaman böyle bir sorun yaşanmamıştır. Aynı din, tarih birliği, bu coğrafyanın ortak yaşama değerleri ve etnik temelli olmayan Türk kimliği gerçeği ayrılıkçı bir 'Kürt Sorunu'na izin vermedi.

8-Özellikle Amerika ve AB çevrelerinin etnik sorunlara yönelik bölme stratejisi (otonomi, federasyon vs) çerçevesinde hatalar yapılmasına rağmen devlet bölgeye sahip çıkacağını gösterdiği andan itibaren halk devlete sıkı sıkıya tutunma taraftarı oldu.

9-Kürt kökenli insanların ülkenin her tarafına yerleşebilmesi, mahallelerde, varoşlarda herhangi bir etnik ayrıma tabi tutulmaması, modern temeller üzerine kurulan Atatürk Cumhuriyeti içinde devletin her kademesinde yer alması bir Kosova sorunu yaşanmasına engel oldu.

10-Tek kutuplu dünyada ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra açıktan destek vermesine, AB ile aldatılan Türkiye'ye otonomi, federasyon baskıları/telkinleri yapılmasına ve bu hükümetin başlangıçta büyük hatalarla başlattığı açılım politikalarına rağmen milli devlet yara almadı.

11-Tek kutuplu dünyada AB/D'nin bu denli desteğine rağmen Türkiye'nin milli/üniter yapısını koruyabilmesi Atatürk'ün bu devleti etnik değil modern milliyetçilik esasları üzerine inşa etmiş olmasındandır. Ve Türkiye'nin bu mücadeleyi kazanması olağanüstü bir başarıdır.

12-Bu mücadelenin başarısında Muhammet Serttaş gibi kardeşlerimizin şehadetinin ve devlete sadık kalan/sahip çıkan Kürt kökenli insanlarımızın büyük payı olduğuna hiç şüphe yoktur. Çok kutuplu dünyada PKK/PYD ve türevlerinin başarı şansı kalmamıştır.

13-Tek kutupluğun zorlamalarıyla artan etnik/dini/mezhebi çatışmalar birçok bölgeyi/ülkeyi kana boğdu. Türkiye bu mücadeleden büyük kayıplar/zararlarla ama başarıyla çıktı. Artık ulus devletin yükselişi zamanı. İktidara aday olanlar bunu, Şehit Serttaş gerçeğini unutmamalıdırlar.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.