İNÖNÜ CAMİLERİ AHIR YAPIP KAPATTI MI

Evet İnönü, camilerin önüne asker dikti, halkın camilere girişini yasakladı. Bunlar olmadı denemez. Bu söylenenler, Niğde ve Ulukışla’da yaşandı.

Neden yaptı, niçin yaptı, neden neydi? Bunu araştırmayan cehalet ve siyasal islamcılar ağzını doldurarak İnönü’ye iftira etmede suizanda bulunmaya devam eder. Bu işin arkasındaki sır-gizem neydi, kimse sormadı, araştırmadı. Meydanı boş bulan Atatürk ve cumhuriyet düşmanları 70 yıldır bu edepsiz propagandayı yaptı, yapmaya da devam ediyorlar. Gerçek bilgiye ulaşma olasılığı olmayan halkımızın büyük bir kısmı da ne yazık ki bu yalan ve iftiralara inandı.

Bu yalanın siyasi getiri sağladığını gören kimi siyasetçiler, bunun dozunu artırarak yalanlarına devam ettiler. İşi öyle ileri taşıdılar ki, ilahiyatçı bir öğretim üyesi Tv ekranlarında, “Atatürk döneminde genelev yapılan camiler vardı” deme hadsizliğini bile göstermişti.

Bu yalanlarını ekranlarında günlerce tekrarlayacak Tv kanalları ve köşelerinde yazacak yandaşları bile var. Gerçek olan İnönü’nün kimi camileri kapattığı ve kimseleri camilere sokmadığı idi. Bir başka gerçekte İnönü’nün bütün bu iftiralara karşı açıklama ve izahat yapmamasıydı.

İyi de neydi bunun gerekçesi?

Atatürk rahmetli olmuş, İkinci Dünya savaşı başlamış, İnönü cumhurbaşkanı seçilmişti. Hitler’in orduları Avrupa ülkelerini birer birer ezip işgal ediyordu. Alman Panzerleri, Fransızların geçilmesi olanaksız dedikleri Maginot Hattı’nı bile ezip geçmişti. Alman ordusu, yıldırım gibiydi. Henüz savaşın başı olmasına rağmen 1941 yılında Almanya 13 ülkenin işgalini bitirmiş, Almanlar Türkiye sınırına dayanmıştı.

Türkiye’de boş durmuyordu, Alman Tanklarına karşı Trakya’nın altına korugan yapmıştı, bununla da yetinmeyip Alman ordularının İstanbul’a girişini önlemek için Çatalca- Büyükçekmece hattına Çakmak Hattı inşa etmişti. Hitler’in tarihi eser ilgisi ve tutkusu da biliniyordu.

Alman ordusunun bir de güçlü hava gücü vardı. Alman uçakları İstanbul’u havadan bombalarsa. İşte sıkıntı buradaydı. Milletimizin tarihimizin maddi-manevi en değerli hazineleri olan, “KUTSAL EMANETLER” ne olacaktı?

Bu endişe ile İstanbul’da bulunan kutsal emanetlerin, Alman uçaklarının menzili dışına taşınması kararı alındı.

İnönü, her şeyin derin bir gizlilik içinde yapılmasını, Almanların kutsal mekanlara dokunulmayacaklarının hesaba katılmasını istedi. Düşünüldü taşınıldı. İstanbul saray ve müzelerindeki tüm değerli eşyaların, Anadolu’nun ortasında Niğde ve Ulukışla’daki mabetlerde saklanmasına karar verildi.

İçi çinko, özel bölmeli sandıklar yaptırıldı. Özel tren hazırlatıldı. Dolmabahçe, Topkapı Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müze’sindeki kutsal emanetler, (Hz. Muhammed’din hırkası, mührü, kılıcı, oku, yayı, Kabe’nin anahtarı, Hz. Osman’ın kanlı Kuran’ı, padişahların tahtları, eşyaları, hazine, silah, tablo, porselen, paha biçilmez el yazması eserler) büyük bir itina ve gizlilikle, bu sandıklara yerleştirilir.

1942 yılı. Alman Ordusu’nun sınırımıza dayandığı yıllar. Bir gece tam 391 sandık, 48 vagona yüklenir. Tren paha biçilmez yüküyle ve sıkı korumayla Anadolu’nun bağrına doğru hareket eder.

Kutsal emanetler Niğde’de Ak Medrese ve Sarı Han ile Ulukışla’daki bir camiye yerleştirilir. Her şey büyük bir gizlilik içinde yapılır, bu da bir zorunluluktu zaten. Yerel yöneticilere bile bilgi verilmez, camilerin etrafına özel askeri birlikler konuşlandırılır, askerler bile bilmez ne koruduğunu.

Bu ibadet yerlerine kimseler yaklaştırılmaz. 1943 yılında İnönü, Churchill ile görüşmek üzere Adana’ya giderken treni Ulukışla’da durur. Kutsal emanetlerin saklandığı mekanları teftiş eder. Kendisine bile içeri girmesine izin verilmez. Birliğin komutanından bilgi almakla yetinir. Ayrılırken:” Bize emanet, size emanet. Gözüm arkada kalmasın yavrularım!” der.

Dört yıl sonra, savaş biter. Dünya barışa kavuşur. Kutsal emanetler 1947 yılında tekrar İstanbul’a aynı gizlilikle getirilir, yerlerine yerleştirilir.

Yıllar geçse de ne İnönü, ne CHP bu konudan söz etmez, kendilerine paye çıkarmaz; devlet adamlığı budur işte sevgili okurlarım.

Fakat bunu fırsat bilen cumhuriyet düşmanları yıllardır, “İnönü camileri kapattı” yalan ve iftirasını yaymaya devam ettiler, özel birlik askerlerinin atlarını bahane ederek de: “İnönü camileri ahır yaptı” iftirasını sürdürdüler.

İşin aslı esası budur, sevgili okurlarım. Tanrı onlardan razı olsun. Şimdikiler gibi müzelerdeki milyonlarca değerli eşyaları kaybetmediler, sahip çıktılar, gözleri gibi baktılar ve millete iade ettiler.

Esen kalınız. Eğitimci-Yazar. Nazım PEKER

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazım Peker Arşivi

Anayasa madde 10

19 Ağustos 2025 Salı 00:53

Bahçeli’nin çağrısı

18 Ağustos 2025 Pazartesi 11:34

Neden 10 yıl gizlenecek?

12 Ağustos 2025 Salı 04:02

CHP çuvala neden girdi

10 Ağustos 2025 Pazar 13:13

Mucize kekik nedir?

08 Ağustos 2025 Cuma 03:35

Biz neyle eller neyle uğraşıyor

05 Ağustos 2025 Salı 01:30

Zeytinliklere kıymayın

02 Ağustos 2025 Cumartesi 22:13

Terörsüz Türkiye komisyonu ve CHP

30 Temmuz 2025 Çarşamba 11:17

Komisyon neden isteniyor

28 Temmuz 2025 Pazartesi 20:41

Neden yanıyoruz

28 Temmuz 2025 Pazartesi 00:34