Tarihçi ve yazar Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde öldürülmesinin ardından 20 yıldır faili meçhul kalan cinayette yeni bir tanık ortaya çıktı. Bütün tutuklu sanıkların tahliye edildiği davada Kazakistanlı emekli albayın ifadesi davanın seyrini değiştirdi. Albayın ifadesi ile tutuklu bulunan 7 kişi serbest bırakılırken, Savcı Zafer Ergül, karara itiraz etti.

Cinayetten hemen sonra olay yerine giden ve gördüklerini sürpriz tanığın ortaya çıkmasının ardından yeniden gündeme getiren Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk, "Tarihçi ve yazar Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde öldürüldü. Cinayetten yarım saat saat sonra olay yerindeydim. Hablemitoğlu'nun cenazesi karın, buzun üzerindeydi. Eşi Şengül Hanım, 'Ağlamayacağım, sana kıyanları sevindirmeyeceğim' diyordu. O günlerde devlet yetkilileri 'Bu cinayeti çözmek devletin namus borcudur' dediler. Şengül Hanım ve iki kızı, bu borcun ödenmesi için yıllarca bekledi. Gazeteci Zihni Çakır, eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır'ın kendisine anlattığına göre, Hablemitoğlu'nu Özel Kuvvetler mensubu Tarkan Mumcuoğlu öldürdü, kendisi de Tarkan'ı otomobiliyle olay yerinden kaçırdı. Bozkır, Ukrayna'ya gitmişti. Yoğun çabalar sonucu bu kişi yurda getirildi. Öldürme emrini Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın efsane isimlerinden Lievent Göktaş'ın verdiğini öne sürdü. Daha sonra ise bu ifadesini kabul etmedi" dedi.

SON DURUŞMANIN SEYRİ

20 yıldır faili meçhul kalan ve çözülmek üzere olduğu vurgulanan davada tutuklu sanıkların ağır cezalara çarptırılacağı beklenirken, davada yeni bir gelişme yaşandı. Levent Ersöz'ün avukatı Hüseyin Ersöz, bu gelişmeyi, “Son duruşmada Necip Hablemitoğlu davasında çok önemli bir aşama geçildi. Savcının soruşturma aşamasında bize göre eksik olarak dinlediği bazı tanıkların, duruşmada ayrıntılı bir şekilde beyanları alındı. Bunlardan belki de en önemlisi Kazakistan’da görevli olan, cinayet tarihi olan 18 Aralık 2002’de Tarkan Mumcuoğlu’nun, savcının iddiasına göre Kazakistan’dan yasadışı yollarla Türkiye’ye geldiği ve cinayet işlediği şeklindeydi. Ama bununla ilgili olarak bize göre somut nesnel bir delil ortaya koyamamıştı” sözleriyle anlattı.

Av. Hüseyin Ersöz

"MUMCUOĞLU'NUN TATBİKATTA KAZAKİSTAN'DA OLDUĞUNA TANIKLIK EDERİM"

Davadaki gelişmeler şöyle: Tarkan Mumcuoğlu'nun o tarihte Kazakistan’daki görevi esnasında kurs verdiği Kazak subaylardan albay rütbesi ile emekli olmuş bir asker, kursu bizzat Mumcuoğlu’nun verdiğini ve o tarihte VIP koruma kursu aldığını ifade etti. İfade veren Albay, “Kurs aralık ayında yapıldı. Bu eğitimi Tarkan Mumcuoğlu verdi. 23 Aralık'ta kurs bitirme belgelerini kendisi verdi. Mumcuoğlu'nun o dönemde yapılan tatbikatta da Kazakistan'da olduğuna tanıklık ederim" dedi.

3 SUBAY DAHA MUMCUOĞLU'NU İŞARET ETTİ

Davada Tarkan Mumcuoğlu ile beraber Kazakistan’a giden Özel Kuvvetler’de görevli iki astsubay ile bir subay daha dinlendi. Bu subaylar da Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’dan ayrılmadığını, askeri bir kargo uçağının o tarihte Türkiye’den Kazakistan’a gelmediğini ve bütün eğitim faaliyetlerinin başında Tarkan Mumcuoğlu'nun durduğunu söyledi. Hatta bu astsubaylardan biri '23 Aralık'ta kurs bitimi belgesi verdiklerini, bu tarihin pazartesi gününe denk geldiğini, bu belgenin en iyi ihtimalle cuma günü imzalatıldığını, imzalatan kişinin Tarkan Mumcuoğlu olduğunu' aktardı. Yine beyanlarından biri de bu astsubayın söz konusu kurs bitim belgesinin dizaynının üzerinde yaklaşık 2-3 gün çalıştıklarını, Tarkan Mumcuoğlu'nun bu konuda kendisini yönlendirdiğini belirtti. Yani 20 Aralık'ta bu belgeler askeri ataşeye imzalatıldığına, 2 -3 gün de bunun üzerinde  uğraşıldığına göre geriye gittiğinizde yine cinayet gününü yani 18 Aralık'a geliyorsunuz.' Astsubay da bu sözleriyle Tarkan Mumcuoğlu'nun Kazakistan'da olduğunu söylemiş oluyor.

MAHKEME BÜTÜN SANIKLRA TAHLİYE KARARI VERDİ

İfadeleri dinleyen mahkeme, Tarkan Mumcuoğlu'nun Kazakistan'da olduğuna dair bir tespitin bulunduğuna kanaat getirerek, diğer sanıkların da cinayeti işleyen Tarkan Mumcuoğlu'yla irtibatta olduğu iddiasının, iddianamede olduğunu, Tarkan Mumcuoğlu Kazakistan'daysa diğerlerinin Tarkan Mumcuoğlu'yla bağlantısı kurulduğundan dolayı gerçek faillerini tespit etmeksizin bu kişilerin tutuklu kalması mümkün olamayacağından bahisle herkesin tahliyesine karar verdi.

28. Ağır Ceza tahliyeleri savundu. 29. Ağır Ceza ise itirazı inceleyecek.

ESKİ MİLLETVEKİLİ DE İFADE VERDİ

Davanın önemli tanıklarından biri de milletvekili Ramazan Toprak idi. 2002 yılında milletvekili olan Toprak ifadesinde şunları söyledi:

“Bu cinayetin işlenme sebebinin Necip Hablemitoğlu’un adının 2002 senesinde MİT Müsteşarlığı’nda geçmesiydi. Albay Mustafa Levent Göktaş'ın da ismi yine aynı görev için geçtiği için Mustafa Levent Göktaş'ın bu sebeple Necip Hablemitoğlu’nu öldürmek isteyeceği hususuydu. İddia makamı buna inandı. Tetikçi olarak nitelendirilen Tarkan Mumcuoğlu'nun cinayet tarihinde Kazakistan’da olmasının yanında, bu meselenin yani Necip Hablemitoğlu'nun MİT Müsteşarlığı’na isminin geçmesi çok önceki bir tarihe dayanıyordu. Bu çok fazla kişi tarafından bilinmiyordu. Necip Hablemitoğlu, aslında kibarca bu göreve talip olduğunu, Milletvekili Faruk Çelik aracılığıyla Abdullah Gül’e ve Recep Tayyip Erdoğan’a ilettirdi. Hatta Abdullah Gül ile bu konu ile ilgili toplantı yapıldı. Ancak bir iki gün içerisinde konu netleşti ve gündemden kalktı. Bir süre sonra Necip Hablemitoğlu, bana ‘Sizi tanıdıktan sonra AKP’ye bakış açım değişti' dedi. Benden, Ak Parti milletvekilliği talep etti.”

GÖKTAŞ'IN İSTEĞİ EDOĞAN'A İLETİLDİ

Avukat Hüseyin Ersöz, Ramazan Toprak'ın iddiasına göre, Göktaş'ın bu isteğini Recep Tayyip Erdoğan’la paylaştığını ancak Erdoğan'ın konuya sıcak bakmadığını ve milletvekilliği konusunun gündemden kalktığını söyledi. Ersöz, eski milletvekili Ramazan Toprak'ın açıklamasına ilişkin şu yorumu yaptı: “Aslında Necip Hablemitoğlu'nun MİT Müsteşarlığı meselesinin aylar öncesinden rafa kaldırıldığı ve gündemden kalktığı anlaşılıyor. Böyle bir durumda da yine cinayetin bu sebeple işlenmiş olabilme ihtimali ortadan kalkıyor."

GAZETECİNİN SÖZLERİ

Duruşmada dinlenen gazeteci Zihni Çakır'ın ifadesinin de soruşturmanın sıhhati açısından önemli olduğunu vurgulayan Avukat Ersöz, “Zihni Çakır, soruşturma aşamasının başlangıcında savcının kendisine bir takım evraklar verdiğini, bunları WhatsApp üzerinden davanın bir numarasına ve başlangıçtaki sözde itirafları yaptığı ileri sürülen sonra bu bayanlarından dönen Gökhan Nuri Bozkır'a ilettiğini söyledi. Yani bir nevi soruşturmanın gizliliği ihlal edildi. Bu dosyanın başlangıçta tanığı, bilgi vereni konumundaki Gökhan Nuri Bozkır'a iletilerek soruşturma bir anlamda yönlendirildi. Hatta Bozkır'a, savcının e-mail adresinden gönderdiğini ve bu e-mail adresi üzerinden de yazışmaların yapıldığını ifade etti. Bunlarda yine önemli tanıklık noktalarından bir tanesiydi, soruşturmanın sıhhatti  açısından önemliydi. Bunlar tahliye kararının verilmesinde çok önemli etken oldu.” diye konuştu.

HABLEMİTOĞLU'NUN AVUKATINDAN ÖNEMLİ AÇIKLAMA

Necip Hablemitoğlu'nun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu'nun avukatı Ersan Barkın ise tutuklu 6 sanığın serbest bırakılması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.  Barkın, SÖZCÜ'ye yaptığı açıklamada, “Soruşturma Savcısı Zafer Ergün, tahliyelere bir üst mahnkemeye itiraz etti. 29. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı değerlendirecek. Onun kararını beklemek gerekiyor. Biz, yargılama başladığı andan itibaren sanıkların tutukluluk hallerine ilişkin bir değerlendirme yapmadık. İnsanların özgürlük durumları söz konusu. Mahkeme, mevcut delilleri yeterli görür görmez bu mahkemenin takdiri.” ifadelerine yer verdi.

İddianamede, tetikçi olduğu belirtilen Tarkan Mumcuoğlu'nun olay tarihinde Türkiye'de olmadığına dair tanık tarafı deliller sundu. Buna karşın hala toplanmayan telefon HTS kayıtlarıyla ilgili deliller, bilir kişi raporları var. İddianamede var olup da sanık tarafının doğru olmadığını ifade ettiği HTS iletişim kayıtları daha sonra mahkemeye Turkcell tarafından gönderildi. Bunların da doğru olduğu saptandı.

Av. Ersan Barkın

"TUTUKLU OLSAYDI DEMEK Mİ FETHULLAH GÜLEN TAHLİYE EDİLECEKTİ"

Davaya objektif bakmaya çalıştığını ifade eden Saygı Öztürk, "Biz ‘Bu katildir, bu senin eşini öldürmüştür' denmesinden memnun olacak değiliz. Gerçekten katil değilse. İnsanlar boş yere cezaevinde yatmasını da istemeyiz. Tarkan Mumcuoğlu'nun Türkiye'de olmadığını hadi kanıtladılar. Bu cinayetin Tarkan Mumcuoğlu Türkiye'de değilse kalan diğer sanıkların hiçbirinin de bu cinayetin içinde değildir biçiminde varsayım doğru bir varsayım değil. Eğer bu varsayım doğruysa Fethullah Gülen firari değil. Bu duruşmada, Türkiye'de tutuklu olsaydı demek ki Fethullah Gülen de tahliye edilecekti. Bu varsayım doğru değil. Bu yüzden bugün mahkeme kararının beklenmesini doğru buluyorum.” yorumunu yaptı.

Editör: Yadigar Hanım