1979 yılında, Humeyni Fransa’dan uçağa bindirilir. Tahran havaalanında 4 milyona yakın insan bekler ve hepsinin eline karanfil verilmiştir. Ve Humeyni havaalanına iner. Halk elindeki karanfilleri askerlerin elindeki silahların namlularına sokarlar.

Humeyni’nin ilk demeci “bizim askerlerimizle hiç problemimiz yok”. Yönetime el koyduktan sonra 3 ay için de 3bine yakın üst rütbeli subay, pilot v.syi, idam ettirir.

Kendine yardımcı olan Müslüman Kardeşler, demokratik solcular içinde akıbet aynı olmuştur.

Hocası olan Şeriat Madari Humeyni’ye der ki; “Devlet yönetimine el koyduk, ancak din işleri ile devlet işlerini ayır." Bunu dediği için Humeyni Şeriat Medari’yi hapse attırır. Ve hapishanede zehirleterek öldürtür.

Devrim Muhafızları diye bir kolluk kuvvetleri kurdurur. Sistemini yürütmek için.

Bugün bu Devrim Muhafızları tüm ticaretin içinde, ve bir fırın kursan bile bunlar ortaktır.

Humeyni’ye o günün Komünistleri olan fedailer bile destek vermişlerdir.

1979’daki istatiklerde İran, Türkiye’den her konuda 35 yıl ilerde idi.

Bugün 80 yıl geridedir.

İran’da bugün seçim olur. Listeye ancak Hamaney’in onayından geçebilenler alınır. Yani Hamaney’in onayını alamayan hiç bir kimse Milletvekili olamaz.

Ayrıca, 35 milyon Azerbaycan Türkü, 5.milyon Türkmen ve Kaşgaylar vardır.

İran nüfusu 85 milyon olup, bunun 45 milyonu Türktür. Acı olan şudur, Şah Türklere kızmış diğer Türklere gözdağı olsun diye Türkmenleri kırmıştır.

Humeyni rejimi Türklere göz dağı vermek için Türkmenleri kırmıştır.

Türkmenler ve Kürtler sünni.

Azerbaycan Türkleri Şia’dır. Farslar, Türklere “eşşek Türk” diye hitap ederler. Türklerde Farslara "it" derler.

Bir dostum anlatmıştı, 2002 yılı idi. Tebriz’den Tahrana gitmek üzere Tebriz havaalanındayken takım elbisem, kravatım vardı ( İranda, İranlıların kravat takması yasakmış)

50 yaşların da bir kadın bana dedi ki; (Azerbaycan şivesiyle) Türk müsün?

“Sen ne kadar Türksen bende o kadar Türküm” dedim.

“Onu sormuyorum. Türkiye’de yaşayan Türk müsün?”dedi.

“Evet dedim.”

Kadın dedi ki “Siz ne kadar mutlu insanlarsınız.”

“ Neden” diye sordum.

“Burada yaşamadığınız” için dedi.

Ben de bundan 15 sene önce Ağrı’dan Bazargan ve Tebriz'e gitmiştim.

Daha genç, ateşli ülkücü.

Turan hayaliyle yanan bir ülkücü olarak, korkunç hayal kırıklığına uğramıştım.

Oradaki soydaşlarımızın önceliği mezhepti, mezhepçilikti.