Kazakistan’da yaşanan olayları Ağustos'ta öngören Meriç Köyatası, ABD-Çin çekişmesinin altını çizerek Kazakistan olaylarının Türkiye’ye etkileri konusunda uyarıda bulundu.

Köyatası, Suriyeli, Afgan ve Pakistanlı sığınmacılara dikkati çekti.

Kazakistan’da yaşanan protestoları Ağustos ayında yazdığı ve Uğur Dündar’ın yayımladığı öngörmüş ve Türkiye için büyük riskler oluşturabileceğini belirterek uyarmıştı.

Köyatası, sosyal medya hesabından paylaştığı yeni yazısında Kazakistan olaylarının Türkiye’ye ve getireceklerini tek tek sıraladı.

Tarihe, olaylara, günümüze ve geleceğe iktisatçı gözüyle bakılırsa olan bitenin daha kolay anlaşılabilir ve tahmin edilebilir olduğunu belirten Meriç Köyatası, sosyal medya hesabından paylaştığı yazısında işin sırrını şöyle açıkladı:

“Dünyayı ve olup bitenleri anlamaya çalışırken, ekonomiyi hem kendi dinamikleriyle, hem de iktisat tarihi penceresinden analiz edebilmek… Değerli dostum iktisat tarihçisi Dr. Serdar Şahinkaya’nın zaman zaman William Shakespeare’den yaptığı alıntı gibi: ‘Bütün dünler, bugünü ve yarını aydınlatan fenerlerdir…”

Bu sebeple Kazakistan’da olanların sürpriz olmadığını belirten Köyatası, “Üstelik bunların olabileceğini, hatta Türkiye için büyük riskler oluşturabileceğini 21 Ağustos 2021’de yazdığımız mektupla sevgili Uğur Dündar’ın Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde açıklamıştık da…

Kazakistan’da halk, doğalgaz fiyatlarına yapılan yüksek zamlar nedeniyle ayaklandı. Kazakistan’da demokrasi yok. Üstelik ülkeyi yönetenlerin ağır bir baskısı ve Kazakistan’ın zenginliklerini halkla paylaşmak yerine yağmalaması var. Hiçbir şekilde Kazak yönetimini haklı göstermeye çalışmam. Diğer taraftan, ayaklanmalar doğalgaz fiyatlarına bir karşı çıkış olarak başlasa bile birden şekil değiştirdi ve ABD’nin organize ettiği bir kalkışmaya dönüştü. Rusya’nın müdahalesi ile şimdilik bastırıldı.” ifadelerini kullandı.

“KAZAKİSTAN OLAYLARINI KİM, NİÇİN ÇIKARDI?”

Köyatası, “Kazakistan olaylarını kim, niçin çıkardı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Görüşlerine büyük değer verdiğim, dış politikanın, uluslararası hukukun-ilişkilerin duayen bilim adamı, Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Günuğur ve yine öngörülerine çok değer verdiğim, gazetecilik – televizyonculuk yaptığım dönemlerde görüşlerine sık sık başvurduğum güvenlik ve strateji uzmanı emekli Tuğgeneral Nejat Eslen’in (Veryansın TV 10 Ocak 2022) yazıları, bana ışık tuttu. İkisinin de işaret ettiği nokta, dünyanın yeni düzeninde ABD – Çin çekişmesi ve ABD’nin Çin’in Kuşak Yol Girişimi üzerindeki ülkelerde kargaşa yaratmak için her fırsatı kollaması…

ABD-ÇİN ÇEKİŞMESİ VE KUŞAK-YOL GİRİŞİMİ

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen özetle şu tespiti yapıyor. ‘ABD'nin küresel güç mücadelesi içerisinde en büyük rakibi Çin'dir. Çin'in yükselişini sağlayan en önemli faktör Kuşak-Yol Girişimi’dir. O halde rakip Çin'in yükselişini dizginlemek için öncelikle Kuşak-Yol Girişimi’ni engellemesi gerekir. Kazakistan coğrafi konumu nedeniyle bu amaçla kullanılabilecek en uygun ülkedir.”

21 Ağustos 2021 tarihinde Uğur Dündar’ın Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde yayımladığı mektubu hatırlatan Köyatası, o tarihte, sayılarını bilmediğimiz 10 milyona yakın Suriyeli, Afgan, Pakistanlı sığınmacının yanı sıra yürüyerek Afganistan’dan gelen 350 bin kişiye dikkati çekti. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı göç dalgası ile ilgili, “Özetle dediğimiz şu idi: Göç mühendisliği, emperyalizmin iç savaş ve yıkım planıdır.” ifadelerini kullandı.

Yaşanan göç dalgasını, iktidarın, yandaş medyanın ve sözde demokrat-aydın-liberal-solcu-hümanist “yetmez ama evet”çi benzeri bir zihniyet tarafından iç siyaset sorunuymuş gibi tartışıldığını söyleyen Köyatası, bu konuda haksız yere iktidarın göçmen politikasını eleştirenlerin haksız yere ırkçılık ile suçlandığını vurguladı.

Türkiye’de bir savaş silahı olarak stratejik göç mühendisliğinin yürütüldüğünü vurgulayan Köyatası “Niyeti de belli. ‘ABD, ihvan zihniyetindeki siyasal İslamcılarla birlikte, Türkiye Cumhuriyetini yıkıp Federe İslam Devletini kurma hedefini, siyasal yollarla başaramadığı takdirde, iç savaş tezgâhlayacak.” dedi.

“TÜRKİYE’NİN NATO ÜYELİĞİNİN, ABD’NİN UMURUNDA DEĞİL”

Dünyanın yeni düzeninde, Türkiye’nin NATO üyeliğinin, ABD’nin umurunda olmadığını belirten Köyatası, şu ifadelerle devam etti:

“Yıllardır NATO toplantılarında Türk subaylarının gözünün içine baka baka Türkiye topraklarından koparılmış Kürdistan haritalarıyla da bu mesajı veriyorlar. Emperyalizmin paylaşım savaşını dikkate almadan analizlerimiz eksik kalır. ABD’nin hedefinde Çin’in Kuşak Yol Girişimini baltalamak var. Çin’in Kuşak Yol Girişimine bakmadan, ABD’nin Orta Doğu’da ve Asya’da ne yaptığını ve bundan sonra Türkiye’de ne yapmak isteyeceğini gerçekçi bir şekilde analiz edemeyiz. Projede Türkiye’nin yer aldığı Orta Kuşakta Çin demiryolu ile 15 Avrupa’ya günde ulaşıyor. O nedenle Kuşak Yol Girişimini baltalamak açısından ABD, istikrarsız ve tamamen kendi kontrolünde, demokrasi ve hukuktan uzak bir Türkiye istiyor.

ABD’nin hedefinde sadece Türkiye yok. Kuşak Yol Girişiminde yer alan tüm ülkelerde ABD sürekli sorun çıkartıyor. Kuşak Yol Projesinin Çin’den batıya açılan ilk kapısı Şincan Özerk Bölgesi… Urumçi Ekonomi ve Teknoloji Kalkınma Bölgesi, Kuşak Yol Projesinin lojistik merkezi… Bizim Doğu Türkistan dediğimiz Şincan’da karışıklıklar bitmiyor. Güney Çin Denizinden, Hint Okyanusu’na ulaşan rotada Çin-Hindistan-Pakistan-Bangladeş-Mynamar koridorunda deniz yetki alanları ve limanların güvenlik sorunları, Arap Yarımadası, İran Körfezi, Kızıldeniz, Somali, Kenya, Mısır rotasındaki karışıklıklar, korsanlıklar, çatışmalar herkesin malumu… Mynamar’da yaşanan Arakanlı Müslümanlar ile Hintler, Hindistan Pakistan çatışmalarının arkasında hep aynı güç ve aynı hedef var. Suriye’de, Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, Doğu Akdeniz’de, Afganistan’da olan bitenin altında yatan kök neden budur.

Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Afganistan’da olup bitenler yakın bir gelecekte Türkiye’de, Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de yaşanacaktır.”

“ABD’NİN POLİTİKALARININ TÜRKİYE’Yİ RAHAT BIRAKMAYACAK”

Dünyanın ekonomi politiğine bakıldığında emperyalist güçlerin, özellikle ABD’nin politikalarının Türkiye’yi rahat bırakmayacağını vurgulayan Köyatası, “Maalesef ekonomimizin dışa bağımlı borç yapısı nedeniyle dış politika ve güvenlik alanında da elimiz güçlü değil. Yıllardır, ‘ürettiğimizden fazla tüketmeyelim, borç batağına saplanmayalım, cari açık beka tehlikesi yaratır, kendi kaynaklarımızla büyüyelim’, ‘dış borç üreten değil döviz üreten ülke olalım’, Atatürk’ün ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’, ‘Yurtta barış, cihanda barış’ ilkelerinden sapmayalım dememizin nedeni esasında budur.

Zaman, her şeye hazırlıklı olma zamanıdır. Unutmayalım. Bütün dünler, bugünleri ve yarınları aydınlatan fenerlerdir.” ifadeleri ile yazısını sonlandırdı.

Editör: TE Bilişim