Almanların meşhur bir hikâyeleri var hayata dair, hayatta ders çıkarma alma üzeri.

Hikâye şöyle başlar.

Büyük bir çiftlikte tabiri caizse bir eli balda, bir eli yağda yaşayan bir küçük fare vardır.

Çiftliğin kedisi de salamlar, sosisler, peynirler bol bol bulunduğu için bayağı hantal olmuş.

Yan gelip miskin miskin yatar evde fare var mı? Yok mu? Umurunda değil.

Bu rehavet her ikisini de tembelliğe, gevşekliğe, kedi de özellikle sürekli uyku hali alır.

Günün birinde fare, uzun zamanın verdiği güvence ile çiftlik evin ortasında sallana sallana hareket eder.

Bunu gören kedi ev hanesinin olduğu ortamda onurunu kurtarma refleksi ve içgüdüsü ile farenin arkasından kovalamaya başlar.

Kedi için bu bir prestij meselesi olur, sahibine çok şey borçludur kendini gösterme zamanı geldiğine inanır.

Fare bütün odaları dolaşır evin geniş avlusunda bir kaç tur atar.

Kedi takipte, fare nereye nasıl gizlenirim düşüncesi ile bir iki hamle yapıp kapıyı bulur, ahıra doğru koşar.

Kedi ensesindedir, fare ahıra girer her yer açık ne yapacağını düşünmeden önünde duran sarı ineğin arka iki ayağının arasına sığınır.

Kedi deli gibi dönüyor, inek durumu fark eder fareyi kurtarmaya yardım etmeye karar verir.

Farenin üzerine kocaman bir pislik bırakır. Fare pisliğin içine gömülür, görünmez bir hal alır.

Kedi, farenin ineğin yanında buralarda olduğunu düşünerek, oradan ayrılmaz, bir gözü ineğin paçasının arasında bir gözü pisliğin üzerinde.

Aynı zamanda pisliğin etrafında deli gibi dolanır.

Bir müddet sonra ne görsün pisliğin içinde bir hareketlilik var, fare kendini emniyette hissiyle kuyruğu oynatmaya dik tutmaya başlar.

Bu durumu fark eden kedi pozisyon alır, bir hamlede fareyi pençesi ile yakalar, farenin işi bitmiştir.

Sahibine görevini yerine getirme gururu, onuru ile fareyi ikram eder.

Buradaki hikayenin esprisi söyle :

Almanlar diyor ki ;

1.Her üstüne pisleyeni

"Düşman "

2.Her seni pislikten çıkaranı

"Dost"

3.Bu kadar derin pisliğin içindeysen kuyruğunu "Dik" tutma derler.

Bunu niçin yazdım buradan baktığımızda maalesef Türk siyaseti iktidarı, muhalefeti bu kadar pisliğin içinde olmasına rağmen karşılıklı birbirlerini suçlayarak.

Tabiri caizse kuyruğu "DİK" tutmaya devam ediyorlar.

Siyaset ahlak, dürüstlük, şeffaflık ister bu meziyetleri olmayanların Israrla kuyruğu "Dik" tutmaları sahiplerinin müsaadesi kadardır.

Kalın sağlıcakla