
21'inci Yüzyılı Iskalamak…
Nereden nereye!... 21’inci yüzyılın Türklerin Yüzyılı olacağı iddiasıyla 20’inci yüzyılı uğurlamıştık. Umutluyduk!.. Sovyetler Birliği dağılmış ve bağımsız Türk devletleri ortaya çıkmıştı. Yıllarca, Esir Türklere Özgürlük diye haykırarak yollarını gözlediğimiz kardeşlerimiz, bağımsız devletlerini kurmuşlar, özgür olmuşlardı.Adriyatik’ten Çin Seddi'ne kadar, geniş bir coğrafyada, ekonomik ve siyasi nüfuz alanımızı genişletecek, rahat bir iklim ortaya çıkmıştı.
Demokrasiyle tanışma imkanı bulamamış, teknolojisini yenileyememiş, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını pazara taşıyamamış, uzun yıllar dünyadaki gelişmelere kapalı kalmış kardeşlerimize, sahip olduğumuz imkanları götürmek ve onlarla kenetlenmek için, tarihi bir fırsat yakalamıştık!..
İki kutuplu dünyanın ortadan kalkmasıyla birlikte, Ortadoğu ve Asya üzerinde, ittifak arayışları içinde olan, ABD ve AB, gözlerini Türkiye'ye çevirmiş, bizim üzerimizden o bölgelerde ittifaklar oluşturmayı düşündüklerini, telaffuz etmeye başlamışlardı.
Rusya bile yaklaşık yüzyıl birlikte olduğu toplumların kurduğu devletlerle olan ilişkilerinde, Türkiye'yi dikkate alan bir bakış açısını hissettiriyordu. Yakamıza yapışan bölücü terörü önemli ölçüde temizlemiştik. Suriye başta olmak üzere, bölge ülkeleriyle aramızdaki problemleri asgariye indirecek bir süreci, çalıştırma niyetimiz karşılık bulmuştu. Bölgesel bir güç konumuna gelmemiz için, pürüz oluşturacak konular, yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlamıştı.
Gürcistan, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelere kredi açarak, o ülkeleri uluslararası platformlarda, yanımıza almayı bile düşünebiliyorduk. Yeni kurulan Türk cumhuriyetlerinin yöneticileri tarafından yapılan, aynı millet, iki ayrı devlet türü açıklamaların sıcaklığıyla, 300 milyonluk bir pazarın kapısının açıldığını görüyorduk.
Dostumuz ve düşmanımız, bizi bir dev uyanıyor düşüncesiyle izliyordu. Ağabeyleri olduğumuzu iddia ettiğimiz ülkeler, neredeyse tüm imkanlarını önümüze koymuş, bize ümitlerini bağlamıştı. Kimi ordumu, kimi bankacılık sistemimi kur diyordu. Kimisi ise pamuğunun, petrolünün, altınının işlenmesi ve satılmasına yardımcı olmamızı istiyordu.
Velhasıl, 20’inci yüzyılın son on yılındaki Türkiye fotoğrafının özeti buydu. 21’inci yüzyıla bu imkanlarla merhaba dedik!..
Dedik de ne oldu?
2015 yılına geldiğimizde, yukarıda ifade etmeye çalıştığım imkânların tamamını tüketmiş, ianeye muhtaç, teröre teslim olmuş, içerde bölünmüş, itibarsızlaşmış, komşularıyla çatışan, 21’yüzyılı ıskalamış, birliğini dirliğini yitirmiş, ağır bir borç batağına saplanmış, demokrasisini çürütmüş, savrulan, bir Türkiye ortaya çıktı.
Yeni kurulan Türk devletlerine ulaşmak isteyen ABD, Rusya ve AB ülkeleri hedeflerine ulaştı. Biz ise seyirci kaldık. Eksik ve yanlış kararlarımızdan ve tutumumuzdan dolayı kardeşlerimizle aramız açıldı. Ne onlara faydalı olabildik ne de kendimize.
Bırakın 21’inci yüzyılın Türk Yüzyılı olmasını, Türkiye'nin, dünyada yaşananları ve yaşanacakları planlayanların masasına, bir yanaşma gibi oturtturulduğu hale geldik.
Yazık!..
Gürcan Dağdaş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.