
APO İSTEDİ CHP GENEL BAŞKANI DEĞİŞTİ...
Suruç patlamasına herkes belli tonlarda tepki gösterdi. Kimse iyi ki böyle oldu nadanlığında bulunmadı. Buna rağmen –terör örgütü- patlamayı bahane ederek bir çok ilde olaylar çıkardı, iki polisimizi şehit etti, iki vatandaşımızı IŞİD’ sempatizanı diye katletti.
Bu tip olayları çözecek anahtar, eylemden kimin istifade ettiğine bakmaktır. Suruç patlamasından sonra kimse PKK’nın alan kaybettiğini, HDP’nin imaj kaybına uğradığını söyleyemez. Tam tersine ciddi bir psikolojik üstünlük sağladığı, neredeyse mağdur gömleği giydirilecek duruma getirildiği ortada. Bunda hafızasız medya ile kripto bölücülerin medyada verdiği desteğin de büyük payı var. Demirtaş’ın şehit edilen polisler için lütfen bir üzüntü beyanı köpürtüle köpürtüle terör karşıtlığı olarak sunuldu. Oysa Demirtaş terörü kınamadı,cinayet işleyenleri takbih etmedi sadece dudağının ucu ile üzüntülerini bildirdi. Üzüntü beyanı terör örgütleri için hiçbir şey ifade etmez. Önemli olan milletçe örgüt ayırımı yapmadan her tür terör faaliyetine karşı durmaktır. Ben üzüldüm ama PKK’yı kınamıyorum tavrı terörü geriletme bakımından hiçbir anlam ifade etmez.
Terör örgütü bu olayı yıllar yılı sağarak sömürmeye çalışacaktır. Tıpkı Uludere,Dersim ve Sivas olayları gibi. Önemli olan ölenler, onların gençlikleri değil, örgüt için önemli olan bu olaydan kazanacaklarıdır. Onun için Suruç patlaması da diğerleri gibi bir kan davasına çevrilerek bir ayrışma, kamplaşma aracı haline getirilecektir. Dramatik bir olaya dayanmak –olayları tarihi arka planına bakarak değerlendirmekten-uzak insanlar üzerinde ciddi tesirleryapar. Bir çok kişi bu eylemi PKK eylemlerini haklılaştıran bir gerekçe olarak görecektir. Nitekim, özellikle sosyal medyada bunu görmek mümkün.Örgüt kendini devletleşme aşamasına getiren çözüm ihanetinin sürmesi için bu olayı bahane ederek protestolarını ülke geneline yayacak, vazgeçme alametleri gösteren iktidarı yeniden masaya oturmaya razı etmeye çalışacaktır. Demirtaş’ın Dolmabahçe mutabakatı üzerinden yaptığı eleştiriler bunu göstermektedir.
İktidar bu şantaja boyun eğer mi? Eğer, çünkü Öcalan’a o kadar tavizler verildi, o kadar büyük yanlışlar yapıldı ki –konuşmasını engellemek için de olsa- örgütle yeniden el ele tutuşmak mümkün görünüyor. Oslo-İmralı hattında çözüm adı altında bir çoğu müebbetlik suç kategorisine giren yanlışlar yapıldı. Siyaset Apo’nun taleplerine göre dizayn edildi. Anlatacağım tek bir olay bile kuyruğun nasıl kaptırıldığını göstermeye kafi.. Baykal kaseti üzerinden bir çok spekülasyon yapıldı, haksız ve mesnetsiz bir şekilde cemaat suçlandı. Kimse dönüp o tarihte meydana gelen politik gelişmelere bakmadı. Çözüm sürecinden önce haftalarca İmralı’ya gidilip gelindi. Öcalan her seferinde ben bu Baykal ile yapamam. Bu CHP ile yapamam, onunla böyle bir süreç yürümez dedi. Gidenler ne yaptılarsa Öcalan’ı ikna edemediler. Görüşmelerin tıkandığı bir noktada birden bire Baykal kaseti patlayıverdi. Bu bir komplo teorisi değil, zamanı geldiğinde o konuşmaların tamamı yargının önüne getirilecek, bugün suçlayanların aslında kendilerinin suçlu olduğu görülecektir. Sonra ne oldu, Apo’nun çözümüne müsait bir genel başkan CHP’nin başına getirildi. CHP kimliksizleştirildi, PKK’ya karşı olanlar ulusalcı diye tasfiye edildi. Bugün yürütülen çözüm projesiyle ilgili ilk paketi Kılıçdaroğlu, dönemin Başbakanı Erdoğan’ı ziyaret ederek ona takdim etti. Türk siyaseti Öcalan ve çözüm ihanetine göre yeniden yapılandırıldı. Kendine İslamcı diyen(İslamı milyon defa tenzih ederim) milliyetsiz yazarlar,politikacılar vasıtasıyla toplum zehirlendi. Gazeteler, TV’ler özerklik, federalizm, bölgeleşme, yerelleşme propagandaları ile dolduruldu. Apo’ya Mandela rolü biçildi. Arınç tarafından kader kurbanı, eskiden namaz kılan bir sabi olarak takdim edildi. Geldiğimiz nokta ortada. Şimdi hala Fidan niye görevden alınmıyor diye bağıranlar var. Alabilirler mi, bu yanlışları, ülkeyi felaketin eşiğine getiren bu operasyonları beraber yaptılar. Taraflar arasındaki ilişki bürokrat siyasetçi ilişkisini aşarak bir nevi suç ortaklığına dönüştü. Taşlardan birinin çekilmesi bütün bu kirli yapının çökmesi demek. Baykal da kaseti kimin yaptığını, kimin servise verdiğini biliyordu. Çünkü muhtemelen önce istifa etmeye zorlanmış ,yahut kendisine aba altından sopa gösterilmişti. Onun için daha olayın başından itibaren bu olayla Pensilvanya’nın alakası yok dedi.
Burada çözüm sürecinden önce iktidarı da muhalefeti de dizayn ettiler diye defalarca yazdım. Bugün Türkiye o gün yapılan yanlışların sıkıntısını çekiyor. Gün gelecek KCK’yı kim veya kimlerin silahlandıracağı da ortaya çıkacak. Şimdi biz siyasetini idamlık bir teröristin belirlediği bir ülkenin iflah olmasını bekliyoruz. Hiç bir zaman umutsuz olmadım,yine umutsuz değilim, her şey düzelir ama bu kadrolarla, bu siyaset anlayışı ile değil. Ülkeyi bölenlerden ülkeyi kurtarmalarını beklemek ahmaklıktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.