
BENİMLE OLMAYAN PKK'LIDIR.
Dün PKK ile masaya otururken bizimle olmayan kandan besleniyor,terörden medet umuyor,anaların ağlamasını istiyor diyordu.
Bugün, bizimle olmayan PKK ile beraberdir diyor.
İfrat ve tefrit arasında asla mutedil bir yanı olmayan bir siyaset biçimi.
Teröre karşı olmak için herhangi bir partinin seçmeni veya taraftarı olmaya gerek yok,insan olmak kafi. Çünkü görünürde bir ülkeyi, bir siyaseti hedef alsa da sonuçları bakımından insanlığımızı hedef alıyor. Parçalanan cesetler, yetim kalan çocukların hıçkırıkları, annelerin feryatları içimizde terör adına bir kin ve öfke birikimine neden oluyor. Bir noktadan sonra insan, bu hunharlıkları yapanları hiçbir insan hakkından yararlanmaya layık görmüyor. Vur,öldür,parçala,yok et, yakayı ele verince de insan haklarından dem vur. Sen insan değilsin ki o haklardan yararlanabilme hakkın olsun!
Bizimle beraber olmayan teröristtir mantığına gelince.. sen teröre, bölücülüğe karşı doğru bir çizgi takip etmedin ki seninle beraber olunsun.. Bugün teröristtir dediklerine, dün terörist diyenlere savaş açmıştın. Örgüte ve onun bebek katili liderine gösterdiğin tahammülün milyonda birini o örgütü eleştirenlere göstermemiştin. Senin derdin örgüt değil ki ,ne yaparsan yap insanlar benimle olsun,peşimden gelsin diyorsun. Çünkü teröre karşı durun demiyorsun, benimle olun diyorsun, benimle olursanız doğru yoldasınız, değilse teröristsiniz diyorsun. İfratla tefrit arasında gidip gelen bir siyasetin yandaşı olmak aynı tezatların vebaline ortak olmak değil mi? İnsanlar niye senin günahlarına ortak olsunlar?
İki zıt kutup arasında gidip gelen bir siyasetin omurgası, ilkesi yoktur. Terör, bir zaman karşı olunup bir başka zaman kendisiyle halvete girilecek bir konu değildir. Zamanında doğru bir siyaset takip edilse bugün yaşanan sıkıntıların hiç biri yaşanmayacaktı. Hem masaya otur,terör örgütünü semirt,silah yığmasına göz yum hem de gelin benimle olun de. Senin siyasi çizgine güvenmiyorum ki seninle olayım.
Bu kadar olaya, ödenen bedellere rağmen hala terörle mücadelede gereken derslerin çıkarıldığını söylemek zor. İktidar partisinin Anayasa değişikliği önerileri ile HDP ve PKK çizgisinin talepleri karşılaştırıldığında birebir örtüştüğü görülecektir. AKP’de Anayasa’nın devletin kimliği ile ilgili ilk maddelerinin değiştirilmesini istiyor HDP’de. Anayasa’nın 3. maddesi ,” Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir,” demektedir. Bu madde orada durdukça eyalet sistemine geçemezsiniz,Özerklik taleplerine evet diyemezsiniz,Federal bir sistem kuramazsınız. Bunlardan birini yapabilmek için bu maddeyi değiştirmeniz şart. Aynı madde de,dili Türkçedir, diyor. Bu da ikinci bir resmi dilin önünü tıkıyor. Mesela bu maddeyi devletin dili Türkçedir yaparsanız Türkçe sadece devletin resmi yazışmalarında kullandığı dil olur,onun dışında okullarda,resmi kurumlarda kısacası her yerde başka diller de toplulukların,azınlıkların dili altında kullanılır hale gelir. Ülkenin her yerinde farklı dil bölgeleri oluşur. Eğitim dili bölgeden bölgeye farklılaşır. Şimdi sen bu maddeleri değiştirmek istiyorsun,PKK’da istiyor,sonra da benimle olmayan PKK ile beraberdir diyorsun. Kim PKK ile beraber bunları isteyen mi, karşı olan mı?
Not.Sen tekil ifadesiyle muhatabım herhangi bir kişi değil, bir zihniyettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.