Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit sayısındaki artışı paralele bağlamış. Havuz medyası da mal bulmuş mağripli gibi bu sözleri manşete taşıyor.

Cumhurbaşkanının siyasi çizgisini takip edenler şu gerçeği açıkça görürler; başarıları sahiplenmek başarısızlıkları başkalarına yıkmak.

Bugüne kadar Erdoğan'ın herhangi bir politikasında yanlış yaptık dediğini duyan oldu mu? Yanlış varsa mutlaka başkaları yapmıştır, o her türlü hatadan, yanlıştan, eksiklikten münezzehtir çünkü.

Yazık ki bu gerçek dışı beyanlar bir çok medya organında tekrarlanınca insanlar hakikat olduğunu sanıyor.Medyanın gücü hakikati görmeyecek kadar insanları körleştiriyor.

İnsanın olduğu yerde hata da, kusur da vardır. Hiç bir cemaat,parti, tarikat veya topluluk eksiksiz,yanlışsız olduğunu söyleyemez. Ancak gruplar değerlendirilirken grubun değerlendirilmesi ile kişilerin değerlendirilmesini birbirine karıştırmamak gerekir. Grup kimliği,karakteri başka şeydir,fert fert kişilerin yaptıkları başka şeydir. Grup kimliği fertlerden bağımsızdır.Peygamber sancağı altında Kuzman gibi cehennemliktir hükmüne muhatap olmuş kişilerin varlığı bu değerlendirmelerin nasıl yapılması gerektiğini göstermektedir. Kuzman'ın içinde olduğu grup, kimlik açısından dünyanın gelmiş geçmiş en nezih topluluğudur. Çünkü başlarında kainatın efendisi,peygamberler Başbuğu şanlı Peygamberimiz ve onun güzide sahabileri vardır. Ama fert fert değerlendirildiğinde Kuzman gibi Peygamber efendimizin cehennemliktir dediği insanlar da vardır. Kuzman'a bakarak o güzide topluluk hakkında menfi bir kanaat ileri sürülebilir mi? Cemaatler,partiler,sosyal gruplar da böyledir,esas olan onların grup ruhuna,kimliğine  bakmaktır. Bazı istisnai örneklerden yola çıkarak hüküm oluşturmak bizi yanlış sonuçlara götürebilir. Paralel tamamen Erdoğan'ın muhalefeti temizlemek için bulduğu bir araç,kullandığı bir bahanedir.

Şehit sayısında ki artışa gelince.. bugün ödediğimiz bedellerin tamamı Cumhurbaşkanının başlattığı Çözüm masalının bir sonucudur. Askere,polise, bürokrasiye PKK'ya dokunmayın,göz yumun emrini veren dönemin Başbakan'ı yani Sn.Cumhurbaşkanıdır. Dolmabahçe'de ikinci Sevr'i imzalayanların tamamı bugün cemaate ana avrat küfür eden AKP'li vekiller ve Bakanlardır. Attıkları imzadan dolayı kimse onlardan hesap sormadığı gibi üstelik daha iyi mevkilere getirilerek ödüllendirilmişlerdir. Eğer bölgenin valilerine,kaymakamlarına PKK'ya dokunmayın emrini cemaat vermişse elbette gelen şehitlerden onlar da sorumlu olur. Ama emir veren de,Pkk ile masaya oturan da,Apo'ya övgüler düzen de bellidir. Türkiye'yi bu noktaya Erdoğan ve onun partisi getirmiştir. Bunu, sorumluluğu ona buna atarak kapatmak mümkün değildir.

Bir diğer husus da onu bunu HDP' destekçisi,Paralel ilan ederken gösterilen pişkinliktir. Siz on yıl PKK ile önce gizli sonra açıktan masaya oturun. Her türlü kirli alış verişi yapın. HDP'yi çözüm sürecinde partner yapın. Sabahtan akşama kadar özerklik,öz yönetim,mahkumların affı,KCK'lıların bırakılması için pazarlıklar yapın, sonra da kendi yaptıklarınızı görmeyip muhaliflerinizi HDP'li ilan edin.

Aynı şey paralel suçlamaları için de geçerlidir. on yıl iş birliği yap,ne istediler de vermedim de, sonra da yolu hiç cemaatle çakışmamış olanları paralel ilan et. Bu ülkede ona buna paralel veya HDP'li suçlaması yöneltemeyecek birileri varsa o da AKP ve onu yönetenlerdir. PKK ile masaya otur başkalarını PKK yardakçısı ilan et,cemaatle on yıl beraber ol ama başkalarını paralel ilan et. Ne güzel dünya değil mi? Suçu sen işle cezasını başkaları çeksin,milletin bu yalanlara karnı tok.Kim PKK ile masaya oturmuş, kim on yıl cemaatle beraber olmuşsa paralel de HDP iş birlikçisi de odur! Gerisi propaganda ve suçtan kurtulma telaşıdır.

Not.Hadis kitaplarında Kuzman hadisi olarak meşhur olan hadiste,bir Gazveden dönen Allah Resulüne yaralanmış olan Kuzman'ın savaştaki fedakarlıklarından söz edilir. Kainatın efendisi o cehennemliktir der. Herkes hayret eder, Kuzman'a gelirler savaşa niçin katıldın,Allah Rızası için mi? O da hayır nam olsun diye katıldım der,bir süre sonra da yaralarının acısına dayanamayarak intihar eder.