
MAHKEME KARARLARINI TANIMAMAK...
Cumhurbaşkanı giderayak AYM kararına saygı duymadığını,tanımadığını söyledi. Bir de hakimlere yol gösterdi,direnme kararı verin AYM kararlarını uygulamayın.
Cumhurbaşkanının yargı kararlarını tanımadığı bir ülkede yargı kararlarına saygı ve güven olur mu? AYM’nin görevi bellidir; yasaları anayasaya uygunluk bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları Anayasa ve AİHM kararları ışığında değerlendirmek.
AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül kararı doğrudur. Yüksek mahkeme, başvurucuların Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. İlgili mahkeme de bağlayıcı olan bu karar karşısında Dündar ile Gül’ü tahliye etti.
Bu kararın diğer basın davaları için de emsal teşkil edeceği açık. Aslında Cumhurbaşkanının çıkışı da daha çok öteki davalarda benzer kararlar çıkmasını önleme maksadına matuf. Yargı’ya adeta talimat vererek, olan oldu bundan sonra ki benzer davalarda AYM’ye uymayın telkinin de bulundu. Anayasaya göre hiç kimse ve hiçbir kurum mahkemelere talimat veremez. Nitekim Anayasanın 138. Maddesi açıktır: ‘Hiçbir organ makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz’ Bu, Cumhurbaşkanını da öteki makamları da bağlayan bir hükümdür. Kimse kendini hukukun üstünde göremez, yargıyı kendi hissiyatına göre yönlendiremez.
Cumhurbaşkanının yaptığı telkin aslında yargıya hukuk dışına çıkın telkinidir. Zira bir mahkemenin anayasaya aykırı bir işlemi sürdürmesi normlar hiyerarşisinin en üstünde bulunan Anayasayı tanımaması demektir. Bunun sonu da yargıda anarşinin ortaya çıkması,mahkemeler arasında karar birliğinin ortadan kalkması, idarenin iş ve eylemlerinin temel bir kriterden yoksun kalması demektir.
CB nın açıklaması nereden bakılırsa bakılsın son derece talihsiz bir açıklamadır. Bir mahkeme kararını beğenmemekle tanımamak aynı şey değildir. Hiç şüphesiz bir mahkeme kararını beğenmeyebilir, eleştirebilirsiniz. Ama tanımıyorum diyemezsiniz. Bu başkalarının da başka mahkeme kararlarını tanımamasına meşruiyet sağlar. Cumhurbaşkanı tanımıyorsa halk niye tanısın? Mesela 17/25 Aralıkla ilgili mahkeme kararlarının hiç biri Yargıtay veya AYM denetiminden geçmedi. Vatandaş bu kararları niye tanısın. Herkes beğenmediği kararları tanımazsa devlet diye bir şey kalır mı? Devlet hukuk demektir,hukukun olmadığı yerde devlet de yoktur.
Cumhurbaşkanının açıklamaları Türkiye’nin ciddi bir yönetim ve zihniyet sorunu ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor.Yönetimde hukukun yerini keyfiliğin alması hukuk devletinin yerini diktatörlüğün alması demektir.Hukuki denetimi kabul etmeyen hiçbir makam meşru değildir. Yazık ki bu gibi durumlarda Anayasa’da devleti keyfilikten koruyacak yeterli mekanizmalar bulunmamaktadır.ABD anayasasında yeminine aykırı davranan bir başkanın kongrenin üçte iki çoğunluğu ile düşürülmesi mümkündür.Bizde bırakınız bir Cumhurbaşkanını bir parti başkanını bile yerinden etmek mümkün değildir. Yeni anayasa tartışmalarının yapıldığı şu günlerde üzerinde esas durulması gereken konulardan biri budur.Türkiye Cumhurbaşkanının kişisel eğilimleri yüzünden ciddi bir sistem sorunu ile karşı karşıyadır. Bu sorun çözülmedikçe diğer sorunlarının hiç birini çözmesi mümkün değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.