
O YARBAY....
Kardeşinin cenazesinde,”düne kadar çözüm sürecini savunuyordunuz, şimdi ne oldu da sonuna kadar savaş diyorsunuz” diyen Yarbay’ın feryadı olay oldu. Kardeş acısıyla söylenen sözler bağlamından çıkarılarak farklı anlamlara çekildi. Yarbay paralelci,Alevi,DHKP-C’li ilan edildi. Kardeşinden sonra kendisi de kalem erbabının acımasız darbeleriyle linç edildi.
Bazıları için iktidardan farklı düşünmenin her şekli ihanettir. Dün çözüm sürecini eleştirenler haindi, bugün çözüme dönülsün diyenler hain. Aynı siyasi partide mevzilenip dün başka şeyi, bugün başka şeyi savunmak bize mahsus bir garabet.Fikir namusunun olmadığı yerde bir duruş istikrarı olmaz.Bu kadar tezadın, tenakuzun arkasında –paralı asker –olma zaafı var.Kalemini namusu bilen yazar çizer takımı tarihe karışalı yıllar oldu.Onun için bu çelişkiler çok da abes karşılanmıyor,parayı kim veriyorsa düdükler ona göre ötüyor.
O Yarbay’ı suçlamak kolay esas olan o feryatların arka planını anlamaya çalışmaktır. Askerlik bir savaş mesleğidir. O mesleğe adım atan son ve en üstün rütbenin şehitlik olduğunu kabullenerek adım atar. Şehitlik şikayet edilecek bir son değil, varılması hedeflenen bir rütbedir. Bir İnsanın canından, kanından birini kaybetmesi elbette son derece üzücü ve yıkıcıdır. Ama bir asker buna zaten hazırlıklıdır. O makam bir yakınına nasip olduğunda herkes gibi davranmaz,tepkileri,reaksiyonları ölçülü olur. Düşmanı sevindirecek bir zaaf göstermez. Acısını içine gömer,kendisiyle başbaşa kalıncaya kadar dimdik durur. Ona bakanlar attıkları kurşunun boşa gittiğini, hedefe varmadığını düşünür,kahrolurlar.Bir Türk subayına yakışan budur.
Cenazede böyle bir duruş gösteremediği için o Yarbay eleştirilebilir. Ama unutulmamalıdır ki Yarbay’da olsa Mareşal’da olsa insan insandır.Ağlamak,feryad etmek kalp taşıyanlara mahsus bir keyfiyettir. Acısı büyük olana asker disiplinini aşsa da tölerans göstermek,anlayışla karşılamak ahlaki bir zorunluluktur. Asıl eleştirilmesi gereken,bu anlaşılabilir kardeş feryadını farklı anlamlara çekerek son derece ahlaksızca eleştirilerde bulunanlardır.
Şehidin kardeşine bu tamamen insani çıkışından dolayı giydirmedikleri kimlik kalmadı. Önce paralel ilan ettiler, tutmayınca Alevi dediler,bazıları daha ileri giderek DHKP-C ile ilişkilendirmeye çalıştı.Yazı ahlakı denen şeyin nasıl dibe vurduğunu bu olay vesilesiyle bir defa daha görme imkanı bulduk.Bu suçlamaların hepsi o Yarbay’ı aşağılamak amacıyla yapıldı Yanı Alevilik de,cemaat mensubu olmak da –kardeşi şehit olsa bile- büyük bir cürüm olarak takdim edildi. Alevilik İslam çerçevesi içinde bir duyuş ve hissediş biçimidir. Aksini iddia edenler olmasına rağmen, ayrı bir din ayrı bir inanç sistemi değildir. Öyle olsa bile canını,kanını bu ülkenin selameti için sebil eden herkes azizdir, her türlü saygı ve hürmete layıktır. Cenazesi milyonların omuzunda taşınmayı hak etmiştir.Şehit cenazesinde Alevi-Sunni ayırımı yapacak kadar gözünü siyaset bürüyenler bu ülkeye düşmanlıktan,fitneden,ayrılıktan başka bir şey vermezler. Sarayın sakini rahatsız oluyor diye bizi bir araya getirmesi gereken olaylardan bile ayrışma sebepleri çıkarmak bu ülkenin birliğine, varlığına suikasttır.
O feryattan çıkarılması gereken asıl ders, terörle mücadeleye henüz o Yarbayın bile ikna olmadığıdır.İnsan inanmadığı bir savaşı kazanamaz. Her şeyin sarayın ikbal hesaplarına endekslendiği bir ülkede insanları bu tip mücadelelerin doğruluğuna ikna etmek zordur.PKK da bu zorluğun farkında olduğu için güvenlikçi politikaların bir yerde duracağını, taleplerine evet denileceğini ummaktadır. Konuşulacaksa o feryadın –bu savaşa ikna olmadığını- gösteren yönü konuşulmalıdır. Acısı yüreğinden taşarak dudaklarına dökülen tarafı değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.