
SEROK AHMET,DİYARBAKIR ve DİĞER PARTİLER...
Başbakan önceki gün Diyarbakır'daydı. Her zaman olduğu gibi önce Ulucami avlusunu miting meydanına çevirdi. Ardından miting alanına geçerek bir konuşma yaptı. Konuşması serok Ahmet sloganları ile kesilen Davutoğlu operasyonlardan sonra ortaya çıkan yıkıntılara işaret ederek vatandaşın mağdur edilmeyeceğini söyledi. Serok Ahmet sloganlarından ne kadar hoşlandığını ise," bana Serok Ahmet diyen dilleriniz sağ olsun," diye cevapladı.
Serok sözcüğü Apo için kullanılarak dolaşıma girmiş bir kelime. Dolayısıyla kim için söylenirse söylensin akla PKK ve onun bebek katili liderini getiriyor. Yani örgüt kültürünün AKP tabanına da sirayet ettiğini rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Ülkeyi yönetenlerin dil birliğine halel getirecek hitap,konuşma ve söylemlere dikkat etmeleri gerekir. Bugün etnisite dediğimiz şey aslında dil farkından başka bir şey değildir. PKK'nın tek iddiası dil farkını etnik farklılık iddiasına mesnet yapmasıdır.Halkın ağzını tıkayalım demiyorum ama meydanlarda sloganları parti teşkilatları tespit eder. Atılan her slogan o teşkilatın kimliğini, niyetini, görüş ve düşüncelerini ele verir. Seroklu karşılama AKP teşkilatına hakim olan örgüt kültürünü de ele veriyor.
Miting sönük geçti,alanda en fazla iki bin kişi vardı. Halbuki AKP'nin beklentisi en az yirmi bin kişinin alanda olacağı idi.Gelenlerin yarısı da Elazığ,Malatya ve Bingöl gibi çevre illerden getirilen partililerdi. Bunun nedeni halkın hala PKK korkusunu üzerinden atamaması,iktidara güvenememesi, yeni bir çözüm sürecine her an geçilebileceği endişesidir. Başbakan'ın yanında götürdüğü gazetecilere bakıldığında halkın endişelerinde hiç de haksız olmadığı görülür. Vahdettin İnce gibi bir çok Kürtçü yazar Başbakan'a Diyarbakır seyahatinde eşlik ettiler. Gazetecilerle görüşen ve organizasyonun içinde bulunan bir dostum,bu gazeteciler yeni bir çözüm sürecinden söz ediyorlar,eğer doğruysa buraları kaybederiz dedi. Başbakan kürsüde terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaparken gazeteciler arkasından kuyusunu kazıyorlardı.
Bölgede HDP'nin büyük kan kaybına uğradığı açık. Ancak HDP benzer süreçleri daha öncede yaşadı,kısa zamanda toparlandı.Çünkü, HDP'ye güvenini kaybeden topluma başka alternatif sunma imkanı yok. Diyarbakır'ın yıkılmasının yegane sorumlusu PKK/HDP ikilisi. Bunu herkes biliyor.Halkın tereddüde düştüğü noktada onu kazanacak alternatif çalışmalar olmayınca bir süre sonra tek taraflı propaganda vatandaşı yeniden HDP'nin ağına düşürüyor.Bölgede kamu düzeni sağlanmadıkça,her siyasete kendini ifade edecek ortam temin edilmedikçe hiç bir şey değişmez. Ne başbakanın ne de etrafındaki kadronun bunun çok şuurunda olduğunu sanmıyorum. Danışmanlarının neredeyse tamamı Kürtçü olan bir siyasetçinin bölgede olup bitenleri doğru görüp algılayabilmesi mümkün değil.Üstelik Başbakan'ın bir zaafı daha var,üniversitenin yalıtılmış ortamında toplumu hiç tanıma imkanı bulamamış;hala kitapların dünyasında yaşıyor,gerçeğin teoriyi aştığını göremiyor.Elinde toplumsal gerçekleri okuyacak bir kıstas yok.Etrafına bakıyor,danışmanlarının verdiği bilgilerle hareket ediyor.
Terör bölgelerine gidip gelmek,oraları boş bırakmamak doğru bir tavır. PKK'nın bir gün önce bombalı bir eylemle 7 kişinin ölümüne neden olması bu teşebbüsün doğruluğunu gösteriyor.Yapılan eylemle PKK hem rahatsızlığını dile getirdi, hem korku havasını sürdürerek mitinge katılımları engelledi.Diğer partilerde bölgeye giderek halkı alıştırmalı. PKK bölgeyi HDP dışındakiler için siyaset yapılamaz hale getirmek istiyor.Bölge diğer partiler tarafından boş bırakıldığı ölçüde hedefine ulaşmış olacak. Diğer partilerin gelip gitmesi halinde foyasının ortaya çıkacağını,halkın farklı siyasetleri mukayese ederek tercih değiştirebileceğini biliyor. Onun için bölgeyi diğer partiler için gidilemez hale getirmek istiyor.Başbakan gitti geldi, sunumunun yanlışlığına rağmen AKP'nin bölgede olduğunu, olacağını gösterdi. Bunu CHP ve MHP de yapmalı,hem de böyle yasak savma kabilinden değil, sık sık vesileler yaratarak yapmalıdırlar.Unutmayın gidip gelmediğiniz yer sizin değildir.Halkı yalnız bırakırsanız o da sizi bırakır sonra niye demeye bile hakkınız olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.