
SİLVAN'DA ASLINDA NE OLDU?
İktidarın terör örgütü ile mücadelesine baştan beri ihtiyatla yaklaşmak gerektiğini söyleyenlerdenim. Zira terör örgütü ile masaya oturmuş, ayrışma zemini olacak düzenlemelere imza atmış bir iktidarın birden bire mücadeleye karar vermesi çok inandırıcı değil. Üstelik en yetkili ağız, çözüm sürecini çöp tenekesine attık demek yerine buzdolabına koyduk diyorsa hiç inandırıcı değil. Buzdolabına konulan şey kullanılmak içindir, zamanı geldiğinde çıkarılarak servise verilir. Demek ki günün birinde ülkeyi bölünme eşiğine getiren sürece kaldığı yerden devam edilecek.
Bu durumda, mevcut operasyonlar da bir ülke ve millet kaygısı ve sonuna kadar gitme kararlılığı olduğu söylenebilir mi? Söylenemez!
Çözüm sürecinin buzdolabına konulmasının üzerinden neredeyse bir ay geçti. Terör mücadelesi çok yönlü bir mücadele. Sadece askeri operasyonlarla –ayrılık fikri- yok edilemez. Kadronuzun,medyanızın,toplumsal iklimin de buna müsait olması gerekir. Düne kadar Apo’ya övgüler düzen,teşekkür eden valiler hala iş başında. Güvenlik güçlerinin operasyon taleplerini geri çeviren ekip olduğu gibi yerinde duruyor. 4.Yargı paketiyle bırakılan KCK’lılar federalizm temelinde bir ayrışma için harıl harıl çalışıyorlar. Hiç biri içeri alınmadı. Daha kötüsü örgütsel faaliyetlere göz yumuluyor olması.
Burada özellikle güncel olduğu için Silvan’la ilgili iddiaları gündeme getirmek istiyorum. Bilindiği gibi birkaç gün önce DBP Silvan’da özerklik ilan etti. Asker müdahale etmesin diye sokaklarda çukurlar kazıldı,barikatlar kuruldu.Beş yüz civarında silahlı dağ kadrosunun ilçede olduğuna dair haberler çıktı.Ellerinde roketatar bulunan militanların resimleri yayınlandı. Güvenlik güçleri üç gün önce ilçeyi kuşattı. Herkes büyük bir operasyon beklerken, dün kuşatma kaldırıldı. Medya da kaç militanın yakalandığına dair tek bir haber yayınlanmadı. Güvenlik güçlerinden de ele geçirilenlerle ilgili bir açıklama yapılmadı. Peki nereye gitti bu kadar militan? Bölgeden gelen bilgiler doğruysa durum çok vahim; hem operasyonların ciddiyeti, hem de PKK’nın geldiği nokta açısından. İddiaya göre dün örgüt ile anlaşma yapılarak ilçeyi terk etmeleri halinde kendilerine dokunulmayacağı garantisi verildi. Örgüt kabul edince, ilçenin kuzeyinde ki kuşatma kaldırıldı, canlı kalkan eşliğinde militanlar Silvan’ı terk ettiler.
Bu iddiaların ne kadarı doğru ne kadarı yalan önümüzde ki günlerde anlaşılacak… Ortada görüntülerle mütenasip gözaltıların olmaması bu iddiaları doğruluyor. Düşünebiliyor musunuz, bir ilçe örgüt tarafından ele geçiriliyor, günlerce kontrol ediliyor,örgütle savaştığını söyleyen yönetim müdahale etmek yerine çareyi anlaşma yapmakta buluyor. Bu manzaraya tanıklık eden o ilçe halkı ne düşünür? Bir daha o devlete güvenir mi? Kendini örgüte karşı güvende hissedebilir mi?
Başta iktidarın salvolarına ihtiyatla yaklaşmak gerekir derken, bu tip örneklere bakarak diyordum. Hala örgütle bir kaç bombalamanın dışında esaslı bir mücadele yok.Esasında onunla mücadele edecek bir kadro da kurulmadı. Daha dikkat çekici olanı örgütle mücadelenin başkanlık sistemi tartışmaları ile at başı gitmesi. Sanki örgütü silah bırakmadan çok başkanlık sistemine razı etmek için operasyonlar yapılıyor. Demirtaş’ın erken seçimde başkanlık sistemini de referanduma götürelim yahut yeni hükümet için sorumluluk almaya hazırız şeklindeki beyanları bir arada değerlendirildiğinde –operasyonların ciddiyeti- iyice tartışılır hale geliyor.
Türkiye bu kadro ile terör örgütü ile mücadele edemez.Bu kadro örgütün taleplerini ve mücadelesini meşrulaştıran ve bu arızalı bakış tarzıyla onu büyüten bir kadro. Arınç’ın “ben de olsam dağa çıkardım, “Erdoğan’ın ,”inkara,asimilasyona son verdik ,”beyanları örgüte mesafeli olanları bile örgütün kucağına iten bir işlev gördü. Hala da bu bakış tarzının değiştiğine dair bir belirti yok. Başkanlık sistemi ile terör mücadelesinin birbirine bağlı hale getirilmesi ise ayrı bir sakatlık. Silvan gerçeği örgütle mücadele de bir kararlılık olmadığını ve bu operasyonlara ihtiyatla bakmak gerektiğini gösteriyor. İddialar doğruysa PKK’dan önce örgütü bu hale getirenlerden hesap sormak lazım. Böyle göstermelik operasyonlarla kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.