
TÜRKİYE ARTIK BİR ULUS DEVLET DEĞİLDİR!
Bu sözler Başbakan Davutoğlu'na ait.
Osmanlıcılık,İslamcılık derken en sonunda ağızlarındaki baklayı çıkardılar. Osmanlıcılık da,İslamcılık da iktidar tarafından hep -milli Devlet-karşıtlığı olarak kullanıldı.
Her iki kavramın açılımı yapılırken -eskiden Kürdistan,Lazistan- gibi eyaletlerin varlığına vurgu yapıldı.Eyaletleşme,bölgeselleşme,Özerklik gibi PKK'ya ait taleplerin önü, toplum içinde itibarı olan kavramlar yoluyla açılmaya çalışıldı. Türkiye bir ulus devlet değildir demek, aynı zamanda bir üniter devlet de değildir demektir. Çünkü devletin tekliği, bölünmezliği, ulusun tekliği ve bölünmezliğine bağlıdır. Ulus devlet değildir dedikten sonra mevcut statükoyu koruyarak kalmak mümkün değildir. Zira, bu sözün icaplarından biri ulusun çokluğuna bağlı olarak devletin de tekliğinden vaz geçilmesidir.Özerkliğe,federatif yapıya ancak ulus devletten vaz geçilerek gidilebilir. Devletin tekliği ile ulusun tekliği birbirine bağlı kavramlarıdır,biri olmadan öteki olmaz.
Davutoğlu'nun bu sözü durup dururken söylediğini sanmıyorum. Öcalan'ın HDP'lilerle yaptığı görüşmelerde de benzer ifadeler var. PKK/HDP cephesi yıllardır Ulus Devletten vaz geçilmesi gerektiğini söylüyor. Çünkü bölücü,ayrılıkçı hareketler karşısında en dirençli devlet biçimi ulus devlettir.
Bir kaç gün önce benzer bir düşünceyi Sabah'taki köşesinde H. Bülent Kahraman yazmış,özet olarak, artık ulus devletten vaz geçilerek Osmanlı tipi çok uluslu bir sisteme geçilmesi gerektiğini söylemişti. Bu taleplerin ortak noktası; ulusla etnisiteyi karıştırmaları ve Osmanlıcılık Osmanlılar tarafından bir bütünleşme ve devleti kurtarma ideolojisi olarak kullanılırken iktidar ve yandaşları tarafından bir ayrıştırma,bölme doktrini olarak kullanılmasıdır. Osmanlıcılıktan Osmanlılar bile kısa bir denemeden sonra vaz geçmiştir. Osmanlı'nın gayri müslimler ayrıldıktan sonra Osmanlıcılık diye bir ideolojisi yoktur.
Ayrıca ulusu etnik bir küme ve aidiyet olarak görmek büyük hatadır.Bu düşünceler, PKK'yı tatmin amacıyla gündeme getirilen ve toplumu yoklayarak tepkilere göre strateji belirlemeyi amaçlayan düşüncelerdir.Çıkış noktası ,Türk milletini bir kültürel varlık olarak değil, etnik bir aidiyet olarak görmeleri ve öteki etnisitelerle eşitlemeleridir.İslamcıların en büyük hatalarından biri kavmiyete karşı çıkarlarken aslında en keskin kavmiyetçiliği yapmalarıdır. Türk Milleti yok ama Kürt,Laz,Çerkez,Ermeni şu bu var demek, millet altı kimlikleri görmek onlara takılmaktır.
Davutoğlu'nun bu sözü devletin birliğine PKK nın koyduğu dinamitin fitilini tutuşturmak anlamına geliyor.PKK'nın ayrılıkçı taleplerinin Osmanlıcılık adı altında meşrulaştırılmasıdır.Bu sözün siyasetteki karşılığı devletin tüm kurumlarıyla çok uluslu bir temel üzerinden yeniden yapılandırılması,ulus sayısı kadar özerk bölgelerin oluşturulması,vatan toprağı içinde yeni siyasi coğrafyaların ortaya çıkması,kurumların,kadroların oranlama yoluyla etnik gruplara dağıtılması,her bölgede ayrı bir dille eğitim yapılması, orta gelecekte TSK'nın lazca,Çerkezce,Kürtçe,Türkçe konuşan birbirinden kopuk birliklerden oluşması kısacası devletin ve milletin her alanda etnik gruplar arasında paylaştırılmasıdır.
Şimdi sormak lazım, milleti bir bütün olarak görmek mi kavmiyetçiliktir,yoksa etnik parçalar halinde görmek ve devleti ona göre yapılandırmak mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.