Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'na yakınlığıyla bilinen, Gelecek Partisi'nin siyasal iletişim çalışmalarını yürüten Taha Ün dün sabah saatlerinde evine gelen polis ekipleri tarafından gözaltına alınıp ifadesi alınmak üzere karakola götürülmüştü. Gözaltıyla ilgili tuhaf detaylar bugün ortaya çıktı. Taha Ün, dün yaptığı paylaşımda, "Yine hiçbir tebligat gelmeden, hiçbir telefon açılmadan bir sabah polis kapımıza dayandı. İfade vermeye gidiyoruz" dedi. Taha Ün serbest bırakıldıktan sonra ise “Görmeye duymaya alıştığımız cinsten bir hukuk skandalı ile sabah evimizde arama yapılarak, kelepçelenerek gözaltına alındık. Şimdi serbestiz, detayları ilerleyen saatlerde inşaAllah paylaşacağım. Ama şu kadarını söyleyeyim yakışmadı” diye yazmıştı. Fakat bugün yapılan açıklamalardan sonra anlaşıldı ki Taha Ün, Memur-Sen’in bir tweetini alıntılayarak retweet ettikten sonra tweetinin altına yazılan küfürlerin Memur-Sen avukatları tarafından şikayet edilmesi sonrasında gözaltına alındı. Ün’ün açıklamasına göre kendisine edilen küfür nedeniyle gözaltına alınmasının yanı sıra evinde de polisler tarafından arama yapıldı. Ün yaptığı açıklamada, “Özetleyecek olursak 2020 Türkiye’sinde bir kara komedi filmi Pardon’un günümüz uyarlamasıyla karşı karşıya kaldık” ifadelerini paylaştı. Memur-Sen ise gözaltı kararının ardından yaptığı açıklamada, “Bizi de üzen işlemlere muhatap olan Taha Ün tarafından konfederasyonumuza veya Genel Başkanııza yönelik bir hakaret ve sövme suçunun işlenmesi söz konusu olmadığı gibi konfederasyonumuz ve Genel Başkanımızın da Taha Ün’e yönelik herhangi bir suç duyurusunun bulunmadığını kamuoyuyla paylaşırız” ifadeleri kullanıldı. İşte Taha Ün’ün o açıklamasının tamamı: "Bugün sabah 07:00 sularında evimize gelen polisler hakaret suçu iddiasıyla hakkımda gözaltı ve konut araması kararı olduğunu tebliğ ettiler. Ardından konut aramasıyla alakalı işlemleri tamamlayıp tutanak ile imza altına aldıktan sonra polis eşliğinde bir başka ekibe teslim edildim. Bu sırada eve gelen polislerin yüksek sesle konuşmalarından çıkan gürültü sebebiyle yan dairemizde oturan annem ve babam ve onların evinde misafir olan yeğenlerim endişeye kapılarak bir panik yaşadılar. Aynı şekilde bir alt katımızda misafirimiz olan Suriyeli bir aile ve küçük çocukları da endişeye kapıldı. Evden ayrılmamızın ardından yaklaşık olarak 50 metre gittikten sonra beni bir başka ekibe teslim ettiler. Söz konusu ekip beni daha önce FETÖ mensubu Emre Uslu'nun şikâyeti sebebiyle de gidip ifade verdiğim Çengelköy Polis Karakolu'na götürdüler. Burada bir müddet beklememin ardından yine bir başka ekip bu kez beni Doğancılar Polis Karakolu'na götürdü. Çengelköy Polis Karakolu'ndan çıkarken annemin ve babamın karakol önüne geldiğini gördüm. Bu sırada yanıma yaklaşan bir polis memuru dışarıda bekleyenlerin ailem olup olmadığını sordu. Evet demem üzerine onların görebileceği bir şekilde koluma kelepçe taktı. Doğancılar Polis Karakolu'nda da bir müddet bekletildikten sonra bir başka ekip arabasıyla Kartal Adliyesi'ne götürüldüm. Burada da kelepçeli bir şekilde yakalanma işlemleri için savcılık birimlerine teslim edildim. Hakkımda yakalama kararı verilen, evimin aranmasına da neden olan suçlama aşağıdaki gibidir: Memur-Sen'in Twitter hesabındaki bir Tweeti destekleme amaçlı paylaştıktan sonra hiç tanımadığım ve takipçisi olmadığım bir Twitter kullanıcısı hem Memur-Sen'e hem de bana küfür etmiştir. Ardından Memur-Sen avukatı Ahmet Günenç’in şahsımın da mağdur olduğu bu küfürü şikâyet konusu ettiği belirtilmiştir. Fakat Memur-Sen avukatı Sayın Ahmet Günenç ile yaptığım görüşmede kendisinin ya da Memur-Sen'in beni hedef alan bir şikayeti veya suç duyurusu olmadığı belirtilmiştir. Fakat soruşturmada bu küfürleri sanki ben etmişçesine hakkımda soruşturma başlatılmıştır. Sosyal medya ve hukuk tarihine geçecek bu yanlışlık bilinçli bir manüpilasyonun ürünüdür. Ne hazindir ki mağdur olduğum bu dosyada hiçbir hakim ve savcı dosyanın içeriğine bile bakmadan böylesine bir rezalete imza atmışlardır. Siyasi iktidarın mevcut uygulama ve politikalarını hala destekliyor ve savunuyor olsaydık böyle bir muameleye maruz kalıp kalmayacağımızın takdirini değerli kamuoyuna bırakıyorum. Özetleyecek olursak 2020 Türkiye’sinde bir kara komedi filmi Pardon'un günümüz uyarlamasıyla karşı karşıya kaldık. Şimdi bu mağduriyete yol açan sırasıyla tüm kişi ve kurumlar hakkında gerek cezai gerekse de maddi ve manevi haklarımı arayacağımı belirtmek isterim. Son olarak herkes bilmeli ki, bizler Türkiye'de fikir ve duruş sahibi olmanın bir takım bedeller ödemeyi de beraberinde getirdiğini bilen insanlarız. Dolayısıyla bu ve benzeri uygulamalar bizleri ne inandığımız yoldan ne de ideallerimizden vazgeçirmeye muktedir olamayacaktır." İşte MEMUR-SEN'in açıklamasının tamamı: