Herkes adaleti kendisi için istiyor, sıra ötekine gelince kimse adaleti hatırlamıyor. Kavala'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından sonra gösterilen tepkilerde de aynı mantığı görmek mümkün.

Belli çevreler kararın adil olmadığını yazıp çiziyorlar, muhalefet liderleri neredeyse bir bütün olarak karara tepki gösterdi. Keşke bütün adaletsizliklerde aynı duyarlılığı gösterebilsek.

CB Erdoğan Kavala'ya verilen cezayı meşrulaştırmak için -Sorosçu- suçlamasını yöneltti.

George Soros, Macar kökenli bir Amerikalı. Soros Fund Managament LLC isimli dünyanın en yüksek performansına sahip yatırım fonunun başkanı. Sovyetler dağıldıktan sonra Doğu Avrupa ülkelerine en büyük finansal yardımı yaptı. Gürcistan ve Ukrayna'daki renkli devrimlerin arkasındaki isim olarak öne çıktı. Kendisi de dünyanın her yerinde bu tür devrimleri desteklediğini ifade ediyor. İşte onu bazıları için tehlikeli hale getiren de bu yönü.

CB Erdoğan her ne kadar Kavala'yı Sorosçulukla suçlasa da kendisinin de Soros'la çeşitli tarihlerde görüşmeleri var. Bunlar resimleri, görüntüleri ile birlikte basına da yansıdı.

Ceza hukukunda Sorosçuluk diye bir suç yok, bunu CB Erdoğan da biliyor ama Sorosçu suçlaması ile verilen mahkumiyet kararına meşruiyet kazandırmak istiyor. Doğru olan Soros'tan şikayet etmek değil, servetini ideallerine harcayan Soros gibi iş adamlarının bu ülkede niye yetişmediğine hayıflanmak olmalıdır.

Bu davanın çok olağan dışı bir seyir izlediği ortada.Hukuksuzluğu tespit etmek için hukukçu olmaya gerek yok. Kavala hakkında önce darbeye teşebbüsten dava açıldı, 18 Şubat 2021'de Kavala bu suçtan berat etti, ama tam hapishaneden çıkacakken CB Erdoğan'ın bir açıklaması üzerine bu defa casusluktan tutuklandı. Son kararda mahkeme casusluktan da berat vererek tekrar darbeye teşebbüse döndü, daha önce aynı delillerle berat verdiği Kavala ve arkadaşlarının cezalandırılmasına hükmetti. Yani o olmadı bu olsun, bu olmadı şu olsun hukuku. Cezalandıralım da ne olursa olsun mantığı.

Kavala'dan hoşlanmayabilirsiniz ama hukuk herkese lazım. Göz yumuldukça hukuksuzluk daha da yaygınlaşarak, umumi bir hal almaya başlar. Bu tür kararlara karşı demokratik tepkiler göstermek hem daha adil bir dünya inşasının, hem de insan olmanın gereğidir.

Ancak, bu tepkiler, sadece belli kişilere yönelik kararlara karşı değil, hukuksuzluk kime yapılırsa yapılsın ayırımsız gösterilmelidir.

2016 darbesinden sonra on binlerce insan, haklarında hiç bir mahkeme kararı ve somut suçlama olmadan KHK ile işlerinden atıldılar. Bir çoğu ekmeğe muhtaç hale getirildi. Bugün Kavala için adalet isteyenlerin bir çoğunun sesi çıkmadığı gibi bu hukuksuzluğu teşvik eden yayınlar yapıldı. Adalet arayışında samimiyet bu gibi olaylarda ayırımsız, kişinin kimliğine bakmadan tepki göstermekle ölçülür. Herkes için adalet istenmedikçe istenen şey adalet değil, ayrıcalık istemek olur.

Kavala niye ceza aldı? Daha önce de yazdım: 2013 yılında ki akla ziyan çözüm sürecinde Kavala HDP milletvekilleri ile Öcalan'a haber gönderip başkanlık sistemine destek olmamalarını, bunun Türkiye'yi diktatörlüğe götüreceğini söylemişti. Bu diyalog medyaya da düşmüştü.İşte Kavala şimdi "sen misin başkanlığa mani olan" suçunun cezasını çekiyor.

Kime yapılırsa yapılsın zulme, adaletsizliğe karşı çıkmak insan olmanın gereğidir.Başkalarına yapılan haksızlığa kendinize yapılmış gibi karşı çıkmadığınız müddetçe adalet nutuklarınızın slogan ve iki yüzlülükten başka bir anlamı olmaz. Sadece Kavala için değil, herkes için adalet istemeliyiz.