MHP lideri Bahçeli'nin, Diyarbakır Büyükşehir Belediye'sinin bir bulvara verdiği Şeyh Said Bulvarı adlandırmasına gösterdiği tepki yerindeydi. 

Lakin o tepki, verilen ismin kaldırılması halinde bir anlam ifade eder. Aksi takdirde konu meydanlarda İsrail'i yuhalayıp, arkadan gemiler dolusu mal göndermeye benzer. Yapılan yanlışsa- ki yanlıştır- doğru olan yanlıştan dönülmesi, o bulvara herkes için -değer taşıyan- bir ismin verilmesidir. 

Bahçeli, gerçekten bu isimlendirmeden rahatsızsa muhatap bellidir, ismi veren halk değildir, halka gitmek, halkın balonunu söndürmekten başka bir anlam taşımaz. Hiçbir şey değişmeyecekse konuşmanın, kamuoyunun havasını boşaltmaktan başka bir anlamı olmaz. İktidarda olanlar, vaat etmez, yaparlar. 

Şeyh Said' Doğu'da bazı çevreler tarafından bir Kürtlük davacısı olarak görülmez. Onun isyanını Kürtleştiren PKK ve Doğu'daki her olaya etnik pencereden bakanlardır. Bu tavırlarıyla, PKK'nın inşa etmeye çalıştığı -savaş tarihine- malzeme taşırlar.  Ayaklanma, İslam'ı kullanarak o günkü rejimi devirmek, belli bir coğrafyada hakimiyet kurmak içindir. İçinde Azadi örgütünün üyeleri de olmasına rağmen hâkim renk etnikçilik değildir. Din, her zaman olduğu gibi araç, kişisel hırslar amaçtır. İsyanın İslam'la telifi mümkün olmadığı gibi o dönemin din alimlerinin birçoğu isyana karşı çıkmıştır. 

Şeyh Said'i ululayanlara şunu hatırlatmakta fayda var, Şeyh Said yargılama safhasında birçok kez mahkemenin savcısı Ahmet Süreyya Örgeevren'le görüşmüş, kendisiyle birlikte hareket edenlerin ele geçirdikleri yerlerde yaptıkları azgınlıklar hatırlatılınca, pişmanlıklarını, hayal kırıklıklarını dile getirmiş, yaptıklarını savunamamıştır. Örgeevren'in bu konuda bir kitabı da vardır. 

İsyanda ele geçirilen illerden biri de Elazığ'dır. Vali'nin korkaklık ederek şehirden ayrılması Elâzığ’ı savunmasız bırakmış, şehir kolayca düşmüştür. İsyancılar, Hüseynik mahallesindeki cephaneliği havaya uçurmuş, sokaklarda kadınlara, kızlara musallat olmaya başlamış, bunu gören halk, Elâzığ Türkocağı öncülüğünde örgütlenerek birkaç gün içinde isyancıları Elâzığ’dan atmıştır. Görüntüde şeriat diyenler uygulamada birer eşkıyadan farksız davranmışlardır. İslam, bir defa daha dünyalık hırsların aracı olmuştur. Sonradan isyanın İngilizlerin teşvik ve kışkırtması olduğu ortaya çıkmıştır. Şeyh Said'in savunamadığı bir ayaklanmayı savunmak dindarlık değil, ahmaklıktır. 

17-25 ARALIK 

Aradan tam 11 yıl geçmiş, oysa dün gibi hafızalarda tazeliğini koruyor. O gün ayakkabı kutularına şeref ve haysiyetlerin nasıl doldurulduğunu görmüş, milletçe bir şok yaşamıştık.  Olay kumpas denilerek kapatıldı. Evet bir kumpasçı vardı ama bir de AKP içinde yuvalanmış,  hedefi bu ülkeyi soymak, yağmalamak olan bir suç örgütü de vardı. Kumpasçı gitti, o yağma örgütü duruyor.  O kadar büyüyüp serpildiler ki, artık ayakkabı kutularına sığmıyorlar.