Rahmetle andığım Muhsin Yazıcıoğlu'nu Ankara Radyosuna yeni girdiğim dönemde bir dostum sayesinde Sıhhiye’deki Genel Merkezlerini ziyaretimde tanımıştım.

İlk tanıdığım siyasi lider de kendisiydi o yıllarda.

Geniş bir odada tam karşımdaki masanın arkasında o kocaman açık kahve gözleriyle gülümseyerek bana bakıyordu.

Ayağa kalktı “Buyurun Neşe hanım hoş geldiniz” diyerek oturmam gereken tam yanındaki koltuğu işaret etti.

Heyecanla iliştim o kocaman deri koltuğa.

Çay ikramından sonra biraz sanat ama daha çok memleket meseleleri ile ilgili hoş bir sohbetimiz olmuştu.

Mutlaka Türk Dünyasının bir araya gelme ve bir güç oluşturma fikrine inanıyor ve kesin gözü ile bakıyordu.

Neden partisinden ayrılarak yeni parti kurduğunu, hangi ilkeleri benimsediğini, farklılıklarının neler olduğunu özetledi.

Anadolu'nun bozulmamış samimi, asil, naif, kararlı, inançlı delikanlısı idi.

Yüzünde ilk bakışta insanı rahatlatan, güven veren ifadesi dürüstlüğü konusunda ikna edici idi.

Daha sonraki yıllarda sevgili eşim Ali beyle ziyaretine gitmiştim, özel bir konu görüşmüşlerdi aralarında.( Ali beyin gençlik yıllarından, üniversite yıllarından itibaren tanıyorlardı birbirlerini)

Bir helikopter kazasında enteresan bir şekilde şaibeli ölümü hala gizemini koruyor.

Kazayı duyar duymaz Genel Merkeze gittiğimizde, soru işaretleri bu günkü gibi hâlâ açıkta kalmıştı.

Şimdilerde geriye dönüp baktığımda bu Milliyetçi, yiğit Anadolu delikanlısının eğer teklif edildi ise neyi kabul etmediği takılıyor aklıma.

Ya da böyle bir gerçek var mıydı?

Uçak seyahatlerinden korkardı da, neden o helikoptere karda kışta binmişti.

Türk Dünyasının Birliğine çok kafa yoran, Türk Dünyasında sevilen milliyetçi bir siyasetçi idi.

Bu nedenle tehdit alıyor muydu?

SoruYorum

Batının, küresel güçlerin Türk siyasetinde yaptırım gücü var mıdır?

Partilerin içine iliştirilmiş Sorosçular var mıdır?

Milli düşünen siyasiler partilerinin içinden tavsiye edilmiş midir?

Soros'la görüşen liderler var mıdır?

Varsa ne istenmiş olabilir iktidar olmak için?

Değişmez olarak bildiğimiz 4.madde ile ilgili taviz istenmiş midir?

Küreselciler iktidar olma karşılığında neyi? Bu maddelerden ne kadarını kabul edebilirler?

Başta Amerika olmak üzere, tüm Batı'yla iş birliği halinde milliyetçiler ve solcular hep olmuşlar, emperyalizmin uç karakolu misali dinciler ve siyasal İslamcılar yurt sathında cirit atmışlar ve de atmaktadırlar.

Bu damarlar şimdilerde hangi NGO ve siyasal partilerdedirler?

Bizler bağımsızlığı ve hürriyeti hayat doktrinimizin orijinine koymuş Türk devrimcileriyiz.

Bugünden baktığımızda elbette muhalifiz amma, muhalefet ediyor görünen siyasal zeminlerin de bizi tam olarak ifade etmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Atatürk'ün ulus devlet anlayışı, tam bağımsızlıkçı düşüncesi ve modeli rafa mı kalkmıştır?

Batılılar Demokratik laik bir sistem yerine Başkanlığı, tek adam anlayışını dayatıyorlar mıdır?

Batılılar kendi ülkelerinde Demokrasiyi savunurken sömürecekleri ülkelerde Diktatör yaratarak onları mı desteklerler?

Ülkenin tüm kaynakları yabancıların elinde iken daha fazla neyi isteyebilirler peki?

Mesela, örneğin, Farz-ı misal özerklik midir tam olarak?

Milliciler bu nedenle mi partilerinden uzaklaştırılmıştır?

İktidar olmak için Siyonistlerle, Soros'la küresel güçlerle aynı masada görüntü vermek şart mıdır?

ABD deki seçimler TÜRK siyasetinde nasıl bir rol oynamaktadır?

Yeni seçilen Başkanla hangi konuda anlaşırsak müttefikliğimiz yara almadan devam eder?

Etmezse yaptırımları olur mu?

Biz Ortadoğucun plân kurucusu muyuz, yoksa Batının bizlere dayattığı bir plan var mıdır? (Türk Milletinin bilmediği )

Partilerin içerisinde Küreselciler ve tam bağımsızlıkçılar arasında bir çekişme var mıdır?

Batının dayatmasına karşın milliler mi kurban edilmektedir?

Liberalleşmek bu nedenle önemli ve şart mıdır?

Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN tam bağımsızlığa inanmış çocukları bu nedenle saf dışı kalabilirler mi?

Neyin karşılığı, kimin eliyle boğdurulurlar?

Muktedirler her şeyi muhalefet olduğu halde nasıl bu kadar kolay hayata geçirebilirler?

Halkın iktidarı, inkişafı yerine muktedirlerin yanında yer alanlar kimlerdir ve halkın isteğine kulak tıkayarak muktedir olabilirler mi?

Anlaşılan o ki bu et daha çok su çeker.

Biz de pişmesini bekleyemeyecek kadar açız.

En iyisi Anadolu’nun o çok besleyici tarhanasına hep birlikte kaşık sallamak.

Biz Anadolu insanıyız.

Bu dış kaynaklı önümüze dayatılan genleriyle oynanmış kokmuş et, bizi bozar.

Altını kapatmak da daha fazla pişmeden bize düşsün o zaman.