Futbol deyimidir bilirsiniz, hücum eden forvetler ceza sahasına girdiğinde son adamlar veya kaleci ters ayakla yakalanırsa golü yemek kaçınılmaz olur. Çok geçmeden foyası meydana çıkan resmi açıklamalara inanan kalmadı. Çünkü başlangıçta alınması gereken tedbirler alınamadı. Dünyayı kasıp kavuran kriz yerine her zamanki algıyı yöneterek atlatırız sanıldı. Olmadı, olamazdı, çünkü korona algıdan anlamıyor gerçeği dayatıyordu. Hükumet işi en başından ya anlamadı ya da hafife aldı.

Hatırlayın Cov-19 önlemlerine her sabah bir kaşık dut pekmezi önerisiyle başlandı. Tedbir de sadece sınır kapılarından gelenlerin ateşini ölçmekti. Ateşi olanlara eve gidin içeride kalın ricasında bulunuldu, olmayanlar elini kolunu sallayarak evlerine gittiler. Umrecilerin son partisi ancak karantinaya alınabildi. Öncekiler ve dışarıdan gelen yüzbinler her yere dağıldı ve virüsü dağıttı. O yüzden dünyada bir kişinin bulaştırması 2,6 iken İstanbul'da bu sayı 16 oldu.

Sonra konut kredilerini artırdı, turizm sektörünün olmayan vergilerini erteledi. Uçamayan uçak biletlerindeki KDV’yi düşürdü. Hesabı nasıl yaptı bilinmez ama bu teşviklerin bedelinin 100 milyar lira (yaklaşık 13 milyar USD) olduğunu iddia etti. Sonra, tüketici, ticari kredilerin ödemesini -faizli- 3 ay öteledi, işçi çıkarmalar yasak diyemedi. Kafe, bar, restoran, kuaför, berber, kahvehaneleri kapattı. Buralarda günlük- haftalık ücretle çalışanların tümü işsiz kaldı. Ne yiyeceklerine, elektrik su gaz gibi faturalarını nasıl ödeyeceklerine takılmadı.

Halkımız dünyada ABD-AB-Kanada'daki milyarlarca dolar-euro'luk teşviklerini hayranlıkla izlerken, Kongo gibi fakir ülkeler bile fakirlere nakit yardım ederken kendine kolonya ikramıyla yutkunup kaldı. Artık acı gerçek tüm çıplaklığıyla karşımızdaydı. Çünkü; 18 yılına giren ve söylemde ekonomimizi uçuran iktidarımız şunları yapmış ve sıfırı tüketmişti. Devleti kendileriyle var sayan öncesini her fırsatta yere çalan bilgisiz, beceriksiz ama halkı iyi aldatanlar; 1-Ülkenin kamuya ait varlıklarını özelleştirme adı altında satıp harcamıştı. 2-Yetmemiş borç limitlerini kullanarak özellikle dış borçta zirve yapmıştı. 3- ihtiyat akçesi dahil gelecek nesillerin gelirlerini Hazine garantisi adı altında şimdiden ipotek etmişti. Şu an harcadığı para da buydu, daha fazlasını yapmaya mecali yoktu.

Salgında ön ABB ve İBB başta muhalefete mensup Belediyeler derhal çözüm üretip halkın yanında durmaya başladılar. Ama o da ne merkezi hükumet olmaz, yapamazsınız dedi. Yasalarında gelir kalemi olarak bağış olan yerel yönetimlere bağışlanan paraların hesaplarını dondurdu. Gerekçe ise çok absürt idi. Devlet içinde devlet olmaz'mış! Anayasa 127 ve dayalı 5353 s. ve 5216 s. Belediye yasaları niye vardı? Yerel yönetimden yanayız diyenler halkın sevgisine medar olacaklar korkusuyla bağış almayı yasakladı. Belediyeler devletin idare organlarının içinde hep vardı, şimdi niye devlet içinde olamazlarmış gibi dışlandı?

Buna karşılık olacak diye “Biz bize yeteriz” kampanyası başlatıldı. Halkın çoğunluğu günü kurtarmak ulaşmak derdindeyken nasıl yardım yapacaktı, tabi ki yapamadı. Kampanya için bağışların çok büyük kısmı kamusal kurumlardan geliyor. Kamu bankaları, kamu kurumları bağış üstüne bağış açıklıyor.Asıl önemlisi kamu personelinin bağışları zorlamalı olsa bile azınlıkta kalıyor. Türkiye bir yanda gönüllü bağışı yasaklayan diğer yanda zorlayan siyaset anlayışıyla bu anlamda da dünyadan ayrılıyor ve komik oluyor.

Halkına 2500 pound evde oturması için karşılıksız maaş ödeyen İngiltere, İşleriniz ailenizi asla düşünmeyin biz varız diyen Kanada, korona ile mücadeleye 988 milyar dolar tutarında ülkenin gelmiş geçmiş en büyük teşvik paketini onaylayan Japonya. Salgında bir milyon kişinin ilave işsiz kaldığı bizden kötü denilen İspanya vatandaşa maaş bağlayacak. Biz ise sadece maske o da belediyelerin ön alma korkusu zorlamasıyla. Sakın bizde ilave yardımlar nakitler verilecek demeyin. Resmi açıklama eski dataya göre yardımlar yapılacak, yeni ilave kayır alınmayacak şeklinde. Zaten başvurulara Aile Bakanlığınca verilen cevapta bu yönde. Yani eskiden olan çoğunluğu yandaşa ilave yardım olacak ama işyeri kapanan milyonlar gene alamayacak.

Ne yazık ki durum kısaca böyle. Zaten ekonomi kötü, işsizlik yüksek, fukaralık diz boyu iken gelen bu bela halkımızın belini iyice bükecek. Ters ayakla yakanınca işte böyle golü de gene halk yiyecek.