Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) 31 Mart yerel seçimlerinden mağlubiyetle çıktığı iddiasını değerlendirmek gerekir. Bu iddia, MHP harici (İyi Parti ve Zafer Partisi gibi) milliyetçi partilere de teşmil edildiğinde daha anlam kazanıyor. Hele ki kazanılan belediye başkanlıkları hesaba katıldığında üç partinin de istenilen sonuçlardan epey uzakta kaldığı söylenebilir.

Her üç partinin ayrı siyasal kimlikler oluşturduğunu kabul ederek, sadece MHP’ye odaklanalım.  Siyaset bilimci Burak Bilgehan Özpek’e göre MHP’nin aldığı oydan istisna, özellikle inşa ettiği siyasi karaktere eğilmek gerekiyor. Bu karakter, özellikle 15 Temmuz sonrasında gelişen seyirle hükümete verili haldedir ve “Devlet” orjinli, güvenlikçi, hamasi yaklaşımın baskın tonudur. Özpek, o karakteri (kendince) doğru oynayabilen MHP’nin vesayet makamına dönüştüğünü ifade etmekte… Yani “Ak Parti’nin milli politikalarının sağlaması ve onay makamı MHP’dir” diyor…

Bana göre Özpek haklıdır; çünkü Cumhur İttifakı’na bakan, yönelen, oy veren kitle tarafından böyle algılanan bir MHP’den bahsediyor. İtirazı kabil olmadan eleştirenler nazarında MHP kadar “beka” vurgusu yapan ve fakat Ak Parti politikalarını sırlı gizli hikmet “mystification” kapısına taşıyan, bu partinin her ettiğini kabullenen başka bir siyasi parti de (şimdilik) yoktur.

Özpek’e göre “sürekli olarak milli güvenlikten bahsettiğinizde, terör ile mücadeleden bahsettiğinizde, Kürt meselesinden bahsettiğinizde MHP kendiliğinden güçleniyor; çünkü o bir onay makamı gibidir”. Durun bir dakika, bunlardan hariç MHP’nin başka (ekonomik, ekolojik, kültürel, sosyal) politikası yok mu yani? Şimdilik bunlara kimse değnmemiş, maalesef… Hoş, MHP kadrolarının söylem geneli de bu ağırlıktadır ki Özpek haksız diyemiyorum. Evet, MHP’nin “beka ve devlet” motivasyonu ile yetkinleştiği açıktır, ortadadır.

Özpek’in ifadeleri MHP söyleminin boş olduğu anlamını doğurmuyor, iddiamız bu değil; bilakis coğrafyayı ve etkilendiğimiz siyasal kuşağı göz önüne aldığımızda bu partinin ifadelerindeki önemi daha da anlaşılıyor. Bu anlamanın yanında sorun şu ki sizin mottolarınız ile sosyal-ekonomik çürüme arasındaki mesafenin uzaklığıdır. Bilmiyorum, MHP yönetimi ülkedeki vaziyetin farkında mıdır? Gün geçtikçe ülkede yaşamanın daha da zor, huzursuz edici ve karamsar hale evrildiğini ve toplum ile siyasetçilerin birbirini duyma şansının yok olmaya başladığını anlıyorlar mı? İşte o ilkeler, 10 bin lira emekli maaşı konu olunca, milyonlarca genç ve umutsuz işçi olunca; yüzbinlerce Belediye Şirket İşçisi (BİT) kadrosuz, yarın işten çıkarılma korkusu ile hayatlarını idame ettirmeye çalışınca sıfır ile çarpılma kaderini yaşıyor.   

Pekâlâ… 10 ay önceki seçimlerde aktif ve motive edici olan MHP söylemini yerel seçimlere aldığımızda düzlem değişimini ve öncelik farklılığını tartışalım. Örneğin Alparslan Türkeş’in ata yurdu Kayseri, Pınarbaşı veya Sarız’da MHP yahut adaylarının beka söylemi etkin olsa idi sanırım, belediye başkanlığını Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayları kazanmazdı! Yani “bize beka yeter, vatandaş oy ver” ile Cumhur İttifakı her kaleyi fethederdi… Vaziyeti hazmedemeyen MHP il yöneticisi arkadaşım, bir seçim haritası paylaşmış ve CHP’nin kazandığı, kırmızı ile boyalı illeri “şuna bak, sanki işgal haritası” diyerek yorumlamış. Mesela bu beledi (Pınarbaşı, Sarız) halkının en az bizler kadar vatansever olduğuna şüphe eder miyiz? Ben şüphe etmem.

Özpek’in saptaması ile yerel seçimlerde iktidar partisi; bildik, meşhur kutuplaşma taktiğini sağlayamadı, hayata geçiremedi. Neydi bunlar? “Milli ve yerli”, “dış güçler”, “başörtülü bacım” gibi söylem ile sloganlar… Özpek’ göre birebir yaşam koşullarındaki zorluklar o radde baskındı ki MHP’ye de bu noktada bir rol kalmadı. Keza “MHP, iktidarla aynılaştı” iddiasını ortaya atanlar, bu argümana sahip çıkıyor ve “iktidara oy vermeyen Cumhur İttifakı seçmeni, gidip MHP’ye de oy vermedi” diyorlar. Saptamanın yanlış olmadığını; ama yine de Ak Parti ile MHP arasında farkın bulunduğunu düşünenlerdenim. MHP, Ak Parti ile aynılaşmaz; çünkü düşünsel genetik kodların buna hâlâ müsaade etmediğine inanıyorum. 1921 Anayasası’na göndermeler yapan Numan Kurtulmuş ile Mustafa Kemal’i ve onun Cumhuriyet rejimini eşiğe alan Devlet Bahçeli nasıl aynılaşacaktır?

Yerel seçimlerde yığınla faktörün devreye girdiğini elbette biliyoruz; ama hamasetin neredeyse hiç işlemediği bir seçim yaşadığımızı da görülüyor. Yani şimdiye dek devreye girmeyen; fakat tıngırtısını duyduğumuz o meşhur “boş tencere” sandığa girdi ve hakikaten galip geldi. İktidarın hangi politikasına ne dereceye kadar dâhil olduğu kestirilemeyen MHP, şok dalgasının etkisine maruz kalsa da başarısız sayılmamalıdır. Eğer mesele, belediye başkanlıkları sayısı ise… İktidarın ekonomi politikalarında MHP’nin sorumluluğu bulunmamakla beraber, Devlet Beğ’in banisi olduğu yeni sistemdeki sorunları masaya yatırması artık önem kazanıyor. Kurumsal özerkliğin, hukuk işleyişinin ve siyasal partilerdeki demokratik yönelimin hiçbir olumlu emaresinin bulunmadığı Türkiye’de umarım MHP, bu konuları es geçmez.

Seçimleri nasıl yorumluyor isek yorumlayalım; ister Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) başarılı diyelim, ister demeyelim; ama Ak Parti’nin direnç eşiğinin artık kırıldığını kabul etmek gerekir. Öyle böyle, 22 senedir yenilmeyen Ak Parti mağluptur ve her şey yolunda giderse 2026’dan önce toparlanması nâmümkün bir ekonomik gösterge ile nasıl başa çıkacakları belirsizdir.

Üç dört yıl sonraki seçimleri şimdiden değerlendirerek MHP’nin yol haritasını çizmesi hem bu parti hem ülke için hayati zorunluluk haline geldi. MHP, milliyetçiler için önemlidir; fakat politik parçalanmışlık, böyle giderse sürmeye devam edecek gibi… Dikkatimi çeken bir ileriye dönük yansımayı da ifade etmeliyim. O da şu anki değişkenler sabitken düşünülenlerin aksine Zafer Partisi’nin oylarının yükseleceğine dair kimi araştırmalardır. İyi Parti’nin bulunmadığı bu önermede Ümit Özdağ, dirençle partisini yaşatmaya devam ederse 2028 seçimlerine dek %7 seviyelerine oylarını yükseltme durumunda olabilir ve bu MHP’ye zarar verir. Sığınmacı sorunu ile genç seçmenin radikal söylemlere itibar edeceğini ifade edebiliriz. Önümüzdeki yıllarda Recep Tayyip Erdoğan, şayet siyasette olmayacak ise o zaman MHP n’apacaktır? Bu öngörüye göre hazırlanmayan bir MHP konuşulursa işte o zaman MHP yenik sayılır!