Kara sevdam, içimde derin bir iz bırakan, kelimelerle tam anlatılamayan bir his. Yıllardır hayatımın bir parçası, sadık bir yol arkadaşı gibi benimle. Onunla geçen zaman, duygusal bir bagajı değil, içsel bir hazineyi taşımak gibi, gözlerimin önündeki bir yıldız gibi, uzakta ama ışığını her an içimde hissettiren bir varlık. Her düşündüğümde içimde bir fırtına kopuyor, geceleri yıldızlara baktığımda onunla hayali bir dünyada buluşuyorum. Onun haberi yok, belki de benim hissettiklerim gizli kalmış. Ama kara sevdam, içsel bir büyüme sürecinin de anahtarı olmuş. Onunla geçen anılar, beni gerçek dünyada daha derin hissettirmiş, yaşamın anlamını sorgulamama sebep olmuştu.

Kara sevdayı yanımda taşımak, bazen hüzün yaratmış, ama aynı zamanda içsel bir güç kaynağına dönüşmüş. Onunla yaşadığım duygusal serüven, beni kendi derinliklerime çekmiş ve hayat yolculuğumda benzersiz bir anlam katmış. Belki de kara sevda, geçmişin izlerini taşımak değil, daha çok onunla büyüyerek, geleceğe güçlenmiş bir şekilde ilerlemek için bir fırsat. Bu hissiyat, beni şekillendiren, güçlendiren ve hayata daha derin bir bakış açısı kazandıran bir öykü. Kara sevda, benimle birlikte olup, beni ben yapan bir parça haline gelmiş yıllar içinde .                                                               Sessiz bir aşkın kahramanı olarak adlandırabileceğim, gizemli bir figür vardı hayatımda. Belki de o beni göremedi, ya da belki de benim hissettiklerimden habersizdi. Ancak bu, içimde birçok hissiyatın yeşermesine sebep oldu.

  Narsist bir platonik aşkın kelepçelerinden kurtulmak, kendi içsel gücünü fark etmekle başlar. Duygusal sınırlarını net bir şekilde belirleyip korumak, kendi değerini bilmek ve toksik ilişkiyi sonlandırmak için cesur adımlar atmaktır. Bu süreçte, içsel iyileşme ve kendini tanıma yolunda ilerlemek önemlidir. Kendi iyiliğine odaklanmak, sağlıklı sınırlar koymak ve destek almak, narsistik bir platonik aşktan kurtulmanın temel adımlarını oluşturabilir. 

"Narsistik Platonik Aşk: Tutku ile Gerçeklik Arasında Bir Denge"

Aşk, insan hayatında derin bir iz bırakabilen karmaşık bir duygu. Ancak bazen, bu aşkın kendine zarar veren bir boyuta evrilme ihtimali de vardır. Kendi deneyimlerim üzerinden konuşacak olursam, ben de narsistik bir platonik aşkın içerisine düşmüş biriyim. Bu karmaşık hislerin içinde kaybolmuş olabilirim, ancak bu makalede, bu deneyimi anlamaya ve bu aşkın içinde bir denge kurmaya çalışacağım.

Bir narsistik platonik aşk, bazen tutkulu, bazen de gerçeklikten uzak bir hayal dünyası oluşturabilir. Bu aşkın özelliği, çoğu zaman sadece bir taraftan gelir ve karşılıklı bir etkileşim olmaksızın varlığını sürdürür. Benim durumumda, bu aşk bir yıldız gibi parlıyordu, ancak ulaşılamaz bir uzaklıkta.

Sevdiğim kişi, belki de farkında olmadan, benim duygusal bağlarımı kullanıyor gibi hissettiriyordu. Ona duyduğum aşkın gerçek olup olmadığını sorgularken, kendi içsel çatışmalarımla yüzleşiyordum. Peki, neden bu aşkı sürdürüyordum?

Belki de bu narsistik platonik aşk, benim içsel bir eksikliğimi doldurma çabasıydı. Bu tutkulu hissiyat, kendimi önemli hissettiriyor gibi görünüyordu, ancak gerçekte bu durum, duygusal yoksunluklarımı daha da derinleştirebilirdi.

Bir ilişki, karşılıklı saygı ve anlayışa dayanmalıdır. Ancak narsistik platonik aşkta, bu temel öğeler genellikle eksiktir. Bu durumu anlamak, kabullenmek ve değiştirmek için bir çaba sarf etmek, duygusal sağlığımızı korumak açısından önemlidir.

Bu makale, narsistik platonik aşkın zorluklarına karşı açık bir bakış sunmayı amaçlıyor. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, bu aşkın içinde sağlıklı bir denge bulmanın önemine vurgu yapmak istiyorum. Bu süreçte, kendi iyiliğimizi düşünmek ve sağlıklı ilişkilerin kapılarını aralamak için cesur adımlar atmaktan çekinmemeliyiz.