“Gerçeğin Ezeli Huyudur; Kaçanı Mutlaka Bulur” başlığını taşıyan bir önceki yazımda “Sağlık’ta ve Tarım’da Neler Oluyor” diye sormuş ve olup bitenlerden örnekler vermiştim. Bu arada AKP Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, “Bir ayda sekiz Covid 19 testi yaptırdığını” açıklamasın mı?

İşte o zaman dananın kuyruğu koptu ve artık tut tutabilirsen! Bir başka deyişle, “Bir dokun bin âh işit kâse-i fağfurdan” misali ne ahlar, ne inlemeler, ne feryatlar yükseldi memleket sathından ve kirli çamaşırlar ortaya dökülüverdi. Parası olanın ve halkımızın deyimi ile “dayısı olanın” işleri zaten yürüyordu ve özellikle iktidar kanadından olan siyasetçilerimizin sahip oldukları ayrıcalıkların dillendirilmesi ayyuka çıkmıştı da insan sağlığını ilgilendiren böyle bir konuda yapılan haksızlık hepsinin üstüne tüy dikti.

Önce, işin tam merkezinde bulunan ve yaptığı objektif değerlendirmeler, ayağı yere basan teklifler ve koyduğu doğru teşhislerle güven kazandığı için basın yayın kuruluşlarının vazgeçilmez başvuru kaynağı olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan katıldığı bir televizyon programında şunları söyledi:

“Birlikte görev yapan üç sağlık çalışanımızdan birinin Covid – 19 testi pozitif çıkmıştı. Diğer ikisine de test yapılmasını istedim ama Sağlık Bakanlığı Kriterlerine uymuyor diye yapmadılar!”

Sonra bir arkadaşımın kızının testinin pozitif çıktığını öğrenince aradık. Gittikleri hastanede ilacını verip tavsiyelerde bulunmuşlar ve “Git evinde bir odaya çekil” deyip göndermişler. Birlikte yaşadığı anne ve babasına ise “Belirti yok, test yapamayız. Siz de evde kendinizi karantinaya alın” demişler. Derken bir başka arkadaşım tam da buna uyan başka bir örneği aktardı. Sonra da deniyor ki “Aile içindeki vakalar artıyor!” “Bir aileden 7 – 8 kişi pozitif çıktı!..” Peki, ey yetkililer! Bu şartlarda artmasın da ne yapsın?

Yalnız aileler içinde değil tabii. İşyerlerinde ve devlet kurumlarında da aynı durum söz konusu. Oralarda da hastaneye kaldırılan ve testi pozitif çıkanların yakın çalışma arkadaşlarında belirti yoksa test uygulanmıyor. Öyle olunca, tıpkı aile içlerinde olduğu gibi çalışma ortamlarında da vaka sayısı arttıkça artıyor.

Bir de tabii ah şu düğünler! Vur patlasın çal oynasın diyerek çekilen halaylar, göklere yükselen zılgıtlar, ders alınmamışçasına ve görgüsüzce atılan havai fişekler, patlatılan silahlar… Hepsi de bile bile lades, salgına bile bile çıkarılan davetiyeler. Bütün bunlar aslında, işin başında alkışlayarak moral vermeye çalıştığımız sağlık personeline, “Siz bizim için kendinizi feda etseniz de bildiğimizden şaşmadan güler oynarız” diyerek dalga geçmektir.

Ve işte genç bir doktorumuzun feryadı:

“Pandemide günde 350 hastaya bakıp herkesten test alan bizler KENDİMİZE TEST YAPAMIYORUZ. Ancak hasta olursak test yapabileceğiz kendimize ki o da yakındır… Hastalanırsak da “suçlu” biz oluyoruz! Böyle durumlarda Meslek Hastalığı tanısı bile alamıyoruz. Artık hepimiz yorgun ve moralsiziz!..”

Acaba diyorum, bir ayda tam 8 defa Covid 19 testi yaptırdığını doğrudan kendisi açıklayan o milletvekili -ve varsa benzerleri- şimdi rahat uyku uyuyabiliyorlar mıdır? Yalnızca o değil tabii, o ve benzerlerine bu imkânı verenler rahat ve huzurlu mudurlar? Bir arkadaşım, “Milletvekili konuşup kendisi için bir ayda 8 test yaptırdığını söylemiş ama aile fertleri de konuşmalıdırlar. Herhalde onlara da test yapılmış olmalı” dedi, bir şey diyemedim. Öyle ya, sayın mebus herhalde işkilli biri ki nerede ise 3,5 – 4 günde bir test yaptırdığına ve sonunda pozitifi yakaladığına göre aile fertleri ve yakın çevresi için de testler yaptırmış olmalı! Bu 3,5 – 4 günde bir test işi başka bir söylentiyi aklıma getirdi. Doğrulatmadan yazma prensibim olmamasına rağmen Cumhurbaşkanlığı ve bazı kurumların bünyesinde çalışan binlerce kişiye 3 günde bir test yapıldığı iddiası var. İddiayı duydum ama yalanlandığına dair bir habere rastlamadım. Öyle ise gerçekten yazıktır ve insanların aklına “Bazılarının taşıdığı can da bizimki patlıcan mı” sorusunun gelmesi normaldir.

Şimdi gelelim zurnanın “zırt” dediği yere!.. Madem ki bir kriter var -ki konan kriter kanun gibidir ya da öyle olmalıdır- sağlık çalışanlarına, bizzat testler yaparak her gün yüzlerce hasta ile muhatap olan doktorlara ve başka vatandaşlara uygulanan bu kriter, bu kıstas iktidara mensup birilerine niye uygulanmıyor?

Bu soruyu sorunca bir arkadaşım taşı gediğine koydu: “Kriter belli Osman Bey; siyasi gücün varsa dilediğin kadar test yaptırabilirsin, değilse oturup haline yanarsın!..”

Son söz Kur’an-ı Kerim’den olsun. Yüce Allah Enbiya Suresi 47. Ayet’te şöyle buyuruyor:

“Biz, Kıyamet Günü için adalet terazileri kurarız da artık kimseye hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Yapılan, bir hardal tanesi kadar dahi olsa onu getirir ortaya koyarız. Hesap görücü olarak biz yeteriz!”