TRT yani Türkiye Radyo Televizyon Kurumu bir kamu kuruluşudur, devlet organıdır, Türk Milleti’nin ortak malıdır. 30 yıl boyunca TRT’de Program Yapımcısı, Program Denetçisi, Eğitim ve Kültür Yayınları Müdürü, Strateji Geliştirme Uzmanı gibi görevlerde bulunduktan sonra emekli olmuş biriyim.

TRT hemen her devirde iktidardaki siyasi patilerin gözdesi olmuş, bir şekilde kullanmak için gayret gösterilmiş, ona göre kadrolaşılmaya çalışılmıştır. Bir dönem, atanan bir Genel Müdür hakkında bilgi almak için birilerini atayan bir bayan prodüktör, telefonun öbür ucundaki muhatabına -herhalde bizleri kastederek- “Genel Müdür buradaki köylüleri atacak biri mi?” diye pervasızca soruyordu. Neyse ki bizi atan olmadı. TRT’nin bir Yayın İlkeleri ve Kanun’la kendisine verilen görevler vardı. Konuk seçimlerinde ve kültür programlarında gelenin keyfine göre hareket ediliyor olsa da TRT yayıncılık açısından bir okul olarak kabul ediliyor, özel radyo ve televizyon kanallarına kaynak oluşturuyordu. Şöyle ya da böyle o ilkelere ve verilen görevlere uyuluyor ya da uyulmaya çalışılıyordu.

Gel zaman git zaman TRT bir okul olma özelliğini kaybetmeye başladı. Öyle bir dönemde Ankara Radyosu’nda Eğitim ve Kültür Yayınları Müdürlüğüne gelince Prodüktör ve Spiker arkadaşlarla yaptığım ilk toplantıda “TRT bir okuldur” parolasına vurgu yaparak bu yolda çalışmamız gerektiğini anlatmıştım.

Gelin görün ki ne kadar idealist olursanız olunuz, TRT Yayın İlkeleri ve Kanun’la verilen görevlere ne kadar bağlı kalmaya çalışırsanız çalışınız bir yere kadar gidiyor/dayanıyor sonra bırakmak zorunda kalıyorsunuz. Çünkü Türkiye’de uygulanan siyaset çok kötü bir şey. Allah’a şükür boyun eğmedik ama görevi bırakıp ayrıldık. Ayrıldık ama programlarda gördüğümüz yanlışlıklar, spikerlerin vurgu hataları, tarafsızlık ilkelerinin çiğnenmesine şahit oldukça rahat etmemiz, hatta sessiz kalmamız mümkün olmuyor.

Şimdi bir seçim havasına girildi. Pek çok radyo ve TV kanalı var. Yayın dünyasında ağırlık iktidarın ezici üstünlüğünde. Muhalefeti destekleyen çok az radyo ve TV kanalı var, onlar da fraksiyonlara ayrılmış durumda.

En son AKP’nin Aday Tanıtım toplantıları ve İstanbul’la Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının proje tanıtımları başta TRT olmak üzere iktidar yanlısı ya da iktidara yakın olma ihtiyacı hisseden pek çok kanalda canlı olarak yayınlandı, Yayın sonrası ve akşamında da konuklarla allandıra ballandıra anlatıldı, övgüler düzüldü. 27 Ocak akşamı da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın Proje Tanıtım toplantısı varmış. Kanallar arasında dolanırken tesadüfen rastlayınca merak edip diğer kanallara da şöyle bir geçiş yaptım. Haliyle iktidar yanlısı ya da iktidardan çekinen kanallarda hiç bahsedilmiyordu. Muhalefet yanlısı kabul edilen Halk TV, Sözcü TV, KRT TV ve FLASH TV’de başka programlar vardı. Mesela Sözcü TV sanki inadına Muharrem İnce ile canlı yayın yapıyordu. Halk TV lütfedip aralarda bağlandı galiba. Mansur Yavaş’ın programını canlı olarak sanırım yalnızca TELE 1 verdi

Hani “Orantısız güç” deniyor ya, Türkiye’deki seçimlerde gerçekten de olağanüstü bir orantısız güç kullanılıyor. Zaten “Partili Cumhurbaşkanlığı” adı verilen acayip, ucube, garip, garaip sistemin gereği olarak en başta bir orantısız güç var. Böyle olunca da hak, hukuk, adalet, ahlak, kul hakkı, haber alma hakkı baştan iflas ediyor.

Uzun yıllar TRT’de görev yapmış biri olarak TRT’nin uyması gereken kuralları ve yayın ilkelerini iyi biliyorum. Ancak son yıllarda gözlediğim kadarıyla TRT tarafgirlik bakımından oldukça popüler olan a Haber Kanalı ile bir yarışa girmiş gibi. Hemen bütün haberler “Cumhurbaşkanı” diye başlıyor. Gönül bunu normal karşılamak istese de işin içinde “Partili Cumhurbaşkanlığı” meselesi olunca kantarın topuzu kaçıyor ve dürüst bir yayıncılık olmuyor. Oysa Cumhurbaşkanı’nın siyasi partisi olmamalı, herkesi kucaklayabilmeli, herkesten de saygı görmelidir. İşin içine siyaset girince bu mümkün olmuyor.

27 Ocak günü arabamda TRT Nağme açıktı. Saat başlarında verilen haberler yine “Cumhurbaşkanı” diye başladı, AKP ve iktidar ortağı MHP’nin adayları ile devam etti, ardından da İstanbul Büyükşehir Adayı Murat Kurum ve Ankara Büyük Şehir Adayı Turgut Altınok’un faaliyetleri peş peşe verildi. Sanırsınız ki Türkiye’de başka siyasi parti ve onların Belediye Başkan Adayları yok! Oysa mesela o akşam CHP Ankara adayı Mansur Yavaş’ın Proje Tanıtım Toplantısı da varmış, hiç söz edilmedi.  TRT sunucuları da davet ettikleri konuklar gibi haberle yorumu ayırt etmeden iktidarı öven, muhalefeti yeren ifadeler kullanıyor, kesinlikle cevap hakkı kuralına uymuyorlar.

Yukarıda, TRT’nin bir Yayın İlkeleri ve Kanun’la kendisine verilen görevler olduğundan bahsetmiştim. Şimdi hazır bir seçim ortamına girmişken bu ilkeleri hatırlamakta ve TRT yetkilileri ile Muhalefet partilerinin dikkatini çekmekte fayda var.

2954 Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 5. Maddesi’nde Yer Alan Genel Yayın Esaslarının k, l, m fıkraları şöyle der:

k. Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında TARAFSIZLIK, DOĞRULUK VE ÇABUKLUK İLKELERİ ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak.

l. Haberler ile yorumları ayırmak ve kaynaklarını açıklamak.

m. Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için, kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; TEK YÖNLÜ, TARAF TUTAN YAYIN YAPMAMAK ve BİR SİYASİ PARTİNİN, GRUBUN, ÇIKAR ÇEVRESİNİN, İNANÇ VE DÜŞÜNCENİN MENFAATLERİNE ALET OLMAMAK.

Şimdi herkes TRT yayınları ve haberciliği ile bu ilkeleri karşılaştırsın bakalım, sonuç ne olacak?

Bu kadar da değil; 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. Maddesi’nde yer alan Yayın Hizmeti İlkeleri’ne de göz atmamız gerekiyor. Uzatmaya gerek yok; bu maddenin c, k ve o fıkraları şöyle:

c. Yayın İlkeleri, Hukuk’un üstünlüğü adalet ve tarafsızlık esasına AYKIRI OLAMAZ.

k. Yayın İlkeleri, Siyasi partiler ve demokratik gruplar ile ilgili tek yönlü veya taraf tutar nitelikte olamaz.

o. Yayın ilkeleri, Kişi veya kuruluşların CEVAP VE DÜZELTME HAKKINA SAYGILI OLMAK ZORUNDADIR.

Durum bu…

Durum bu da gerçekten çok merak ediyorum; acaba TRT yetkilileri, haber editörleri, redaktörleri, Haber Dairesi Başkanı, TRT Haber Koordinatörü bu ilkeleri okumuşlar mıdır, okumuşlarsa neden uymazlar?

Bir sözüm de MUHALEFET PARTİLERİNE: İşte haklarınız burada. Hiç merak edip araştırdınız mı? Araştırmış iseniz hakkınızı aradınız mı? Yetkili mercilere ilettiniz, hatta dava açtınız mı?

İnsanın kendi çalıştığı bir kurum hakkında bunları yazıp söylemek zorunda kalması ne kadar acı değil mi? Ama ortada hak, hukuk, adalet diye bir kavramlar bütünü varsa ve bunlara uyulmuyorsa bilenlerin, haksızlığa hukuksuzluğa karşı tahammülleri olmayanların bunu hatırlatması gerekir. Hiçbir siyasi parti ile bağlantım yok. Öyle ki bunca kokuşmuşluktan sonra hiçbiri ile gönül bağım da kalmadı. Hiçbiri adına konuşmuyor, hiçbiri için yazmıyorum.

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmaktansa yazıp söylemeli, gördüğümüz kötülüğe, haksızlığa elimizle engel olamıyorsak dilimizle ya da yazımızla önlemeye, önleyemiyorsak da ikaz etmeye çalışmalıyız. Ben işte bunu yapıyorum. Biliyorum, bunlardan rahatsız olup kalbi ile buğz edenler/kin besleyenler, düşmanlık edenler çok ama Peygamber Efendimiz önleme imkânı varken hiçbir şey yapmayıp kalpten buğz etmeyi “İman zayıflığı” olarak görüyor. Allah’a şükür iman zafiyetim yok.