21 yıldır ülkeyi yöneten ve gün geçtikçe iktidarını perçinleyen güçlü bir isimden (Recep Tayyip Erdoğan) bahsediyoruz… Bu güç nedir? Recep Tayyip Erdoğan; çevreden-merkeze doğru (çeyrek asırdır) hareketlenen muhafazakâr, yeni kentli ve sermaye ile artık aşinalığı kesinleşmiş Anadolulu kütlenin tartışılmaz lideridir. Bu sosyolojiyi iktidara taşıdığına inandıran Ak Parti lideri ve Cumhur İttifakı’nın özgül ağırlığına yerleşmiş MHP adına (en çetin seçim sınavı olan) 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri (tartışma götürmez) siyasi bir zaferdir.

Türkiye (özellikle salgın hastalık sonrası) iki yıldır zorlu ekonomik sorunların içindedir. Akabinde Maraş Deprem’i taşınması zor acılara sebebiyet vermiş ve felaketin sebep olduğu yaraları sarma mücadelesi söz konusudur. Bu ahval içinde 2023 Mayıs seçimleri gerçekleştirildi ve sonuçlar ortaya çıktı. Seçim arifesinde manipüle edilmiş halde kimi muhalif odaklar -sözde- yoğun kanaatin şu olduğunu ifade ediyorlardı: “Seçimler bizim üstünlüğümüzde bir yarışla geçecek ve muhalif blok bu seçimlerden zaferle çıkacak!” Böyle tevatürlerle ve bizce içi boş medya şovlarıyla, hiçbir ciddiyeti olmayan anketlerle öyle acayiplikler yaşandı ki: mesela “MHP %5 oylarda kalıyor, falan…” denildi. Bunların üstüne TBMM çoğunluğu Millet İttifakına geçiyor ve Cumhurbaşkanlığı sistemi rafa kaldırılıyordu… Bugün ise işbu iddia sahiplerinin fena bir aldanma ve karavana rekoru kırdığına not düşüyoruz!

Elbette iktidar partisi (sandıktan birinci çıktığı halde) azımsanmayacak oy kaybına uğramış durumdadır. Bu vaziyet Ak Parti’nin oturup enikonu düşünmesini gerektiren bir meseledir; ama 2023 Mayıs seçimleri toplumun kahır ekseriyetinde diri kalmış Recep Tayyip Erdoğan inancını ilan etmiş ve MHP’nin ittifak içindeki özgül ağırlığı, seçmen tercihinde eşik değeri oluşturmuştur. MHP’nin Türk siyasetine ve Cumhur İttifakı’na sağladığı erdem, önce memleket diskuru, samimi her vatanseverin takdirindedir.

Türk milleti beka ufkundaki milliyetçi hassayı diri tutarken seçim sathı mailinde muhalif politikacılar ve sözde medya kalemşorları bu toplumsal hakikati göremediler, anlayamadılar. Türk toplumunun değerler sistematiğini bilmeyen, milliyetçi sezgilerinden bihaber mevcut muhalif anlayış ve onlardaki siyasi körleşme, MHP’nin baskın ve etkin ağırlığını ıskalama gibi bir sonucu da beraberinde getirdi… Velhasıl 2023 Mayıs seçimleri gerek Türk Milliyetçilerinin ve gerek Cumhur İttifakı’nın asli unsuru MHP’nin göz ardı edilemez politik, ideolojik temerküz halini tekrar beyan ve ispat etmiş bir seçim olarak kabul edilme durumundadır.

Ülkeyi; yani ülke sosyolojisinin okuyamayanlar, vatandaşlarının ekonomik koşullar sarih olsa da diğer kıymet önceliklerini anlamlandırmadıkları için siyaseten kaybetmişlerdir. Kamuoyunda aksi iddia edilemeyecek derecede koltuk paylaşma, makam alma kaygısı ayyuka çıkmışların bir mükellefiyet taşıyamayacağına inanan toplum iktidarı değiştirmeyerek cevap vermiştir. Bu sebep ve ardı sıra birçok sebepten ötürü Türk Yurdu’na hükümet etmeleri söz konusu olamayanların şimdi oturup, verilen mesajı 5 yıl boyunca iyice tahlil etmeleri lazım gelir.

Demokrasilerde iktidara/muhalefete lehte olsun aleyhte olsun sandıktan çıkan her sonucun önemi şüphe götürmezdir. Açıktır ki Türk toplumu ekonomik koşullarda zorlanmaktadır ve fakat bu zorluk tek ölçüt halinde seçmen tercihini belirlememiştir. Cumhur İttifakı adayına %52 üzerinde oy veren seçmen öbeği, asli olarak “Recep Tayyip Erdoğan’ı seçeceğim; fakat partisine de bir mesaj vereceğim” derken bu mesajı başarıyla iletmiştir. Cumhur İttifakı seçmeni söz konusu mesajı iletirken dünya görüşü çeperinin dışına çıkmadan MHP içinde ittifakın gücünü korumasını da bilmiştir. Bu Türkiye’ye has, karakteristik seçmen zekâ ve tutumunun numune olduğu ve dünyada az rastlanılacak bir tutum olduğu anlaşılmalıdır. Aksi görüş öne sürenler sandık sonuçlarını o halde neye yoracaklardır, cevabı meçhuldür…

Muhalif politik figürler; şayet siz “ekonomik sorunlar var” olduğu için yaptığınız her hamlenin kabul edileceğini zannettiyseniz… İşte; duvara tosladınız ve ibretlik, acı bir tecrübeyle baş başa kaldınız! Yani mealen “ekonomik kriz var nasıl olsa; hay de… HDP ile kucaklaşalım” ve böylece millet bir şey demez mi zannettiniz? Bu pişkinliğe Türk Milliyetçilerinin cevaz vereceğini mi sandınız? İşte Türk milliyetçileri ve Türk Milleti buna cevaz vermemiştir. Haddizatında Türk toplumu rasyoneldir ve kendine mahsus dünya okumasına sahiptir. Bu millet tercihlerini aklen vücuda getirirken sezgi ve vicdan muhasebesini bir kenara itmeyerek kararını vermektedir. Şüphe yok ki ülkede her şey dört dörtlüktür denilemez ve halledilmesi gereken yığınla mesele olduğu da ortadadır. Dolayısıyla tercihlerini belirlemiş her vatandaşa; ancak saygı duymak mecburiyeti hâsıldır. Saygı ile yetinmeyerek bu ülkedeki her ferdin istediği hayat, istikbal arzusu, iş ve geçim olanakları olduğunca temin edilmeli; hatta ötesi başarılmalıdır.

Türkiye her ferdin huzurla yaşadığı bir ülke durumuna evrilirken kamplaşmanın, bölünmenin ve ötekileştirmenin değil; liyakatin, birlik ve beraberliğin tesis edildiği “tek vatan” düsturunun asla zeval görmeyeceği günlere ilerleyecektir. Bu noktada Sn. Devlet Bahçeli’nin katkıları ve Ülkücü hareket mensuplarının kıymeti umarım şimdi herkes tarafından daha iyi anlaşılıyordur.

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!