Ülkücüler paraya secde etmediler. Kanlarını ve canlarını vererek davayı, Türkiye gündemine taşıdılar. Ey ülkücü geçinip ama ülkücü gibi olamayanlar, iyi okuyun ve düşünün.

MHP, 1973 seçimlerine hazırlanacaktı. Seçimin hemen öncesiydi.

Yüreği, fikri, bileği güçlü on binlerce gence sahip ülkücü harekette; cep delik, cepken delikti.

Yusuf İmamoğlu, İstanbul Edebiyat Fakültesi’nin önünde bir sabah pusu kurularak şehit edilmişti.

Cebinden ne pudra (!) şekeri ne ABD doları çıkmadı. Cebinden çıkan bütün parası: 35 kuruştu.

Otopsi raporunda da iki gündür bir şey yemediği, midesinin boş olduğu yazılıydı. Fakülteye giderken de bir simit parası olmadığı için aç gidiyordu

Sevgili ülkücüler, değerli okurlarım! Ülkücü gibi ülkücülerin, parayla arası ne zaman iyi oldu ki?

1973 seçimleri gelip çatmıştı. MHP’nin yine kasası tamtakır, kuru bakırdı.

Sn. Ramiz Ongun, Muhittin Çolak, Mithat Evci, Salih Dilek arkadaşlarıyla oturmuş, eller şakaklarda ÇARE düşünüyorlar, çare ne idi bu parasızlığa?

R. Ongun: “Kanlarımızı satacağız arkadaşlar.” Hepsi hayretle gözlerini başkanlarına çevirdiler, umutla. “Kızılay’la görüşelim.” Dendi.

Onlar ülkücü idiler. Ne ihale komisyonculuğunu, ne kara para mafyacılığını, ne haraççılığı, ne de temsil ettikleri güçlü makamların üzerinden maddi çıkar sağlamayı düşünmezlerdi. Zira iman ettikleri, inandıkları davaları, böyle bir kirli düşünceleri akıllarından geçirmelerine izin vermezdi.

Güçleri ancak kendi kanlarına yetiyordu, akılları ancak buna izin veriyordu.

O kanı, bazen vatan için dökerler, bazen de teşkilatlarının ihtiyacı için Kızılay’a satarlardı. Kızılay’la görüşüldü, konuşuldu ve anlaşıldı. Her ülkücü, makbuz karşılığı kanlarını Kızılay’a verecek, makbuzlarını da teşkilatlarına getireceklerdi.

Kızılay Kan Merkezleri önünde uzun “Ülkücü Kuyrukları” oluştu, kan vermek için. Zevkle, şevkle kanlarını verdiler.

14 Ekim 1973 seçimleri öncesi toplanan KAN BEDELLERİ, bir milyon lirayı aştı.

Bir gün kan sırasında, “AKSAKAL” bir ihtiyarı, sıra beklerken gördüler. Tanıdılar, yanına vardılar. “Amcacığım senin burada ne işin var?”

Amca gururla: “Kan vermeye geldim” Gençler “ama” dediler gerisini demeden amca: “Ne aması, ben kan veremez miyim?”

“Ama amca” dediler ki;

Ne oldu? Benim oğlum ülküdaşınız, kardeşiniz bütün kanını, bu dava için döküp şehit olmadı mı? Onun fedakârlığı yanında ben bir ünite kan vermişim çok mu gördünüz?”

21 Mart 1970 günü komünistlerce işgal edilen Yüksek Öğretmen Okulu’nda esir alınarak şehit edilen Süleyman Özmen’in babasına sarıldıklarında; MHP’nin gelecekteki iktidarının müjdecisi gözyaşları, göz pınarlarından boşalmış, boğazlar düğümlenmişti.

Bütün şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Bilgilerin kaynağı: Türkhaber Gazetesi.

Şimdi MHP, nerelerde, kimlere kayıtsız-şartsız destek veriyor?

Acaba bu kanların hiç mi vebali yok, bu gençlerin hiç mi hatırı ve saygınlığı yok?

Yorumu Ülkücü gibi ülkücü olanlarla, sezgisi yüksek Türk kamuoyuna bırakıyorum.

Esen Kalınız.

Eğitimci-Yazar