Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı isyanda bulunan Seyit Rıza'yı ananlara isyan ederek; Tuncelili Diyap Ağa'yı hatırlattı;

İşte Ümit Doğan'ın cümlesine 'Diyap Ağa’yı anarlar mı? Anmazlar...' diye başladığı beğeni yağan o paylaşımı;

"Tunceli’nin yiğit adamı o zamanki adıyla Dersimli Diyap Ağa.

Böyle bir vatansever dururken Seyit Rıza'yı parlatıp önümüze koyuyorlar. Diyap Ağa’yı anarlar mı? Anmazlar. Neden? Bu memlekette Atatürk ve cumhuriyete ne kadar düşmansanız malesef o kadar kıymete binersiniz."

1- Bakın ne diyor Diyap Ağa:

Gavur Anadolu’yu sardı. Türklük tehlikeye düştü. İşittik ki Erzurum taraflarında can kurtaran bir paşa çıkmış. Meclis kuracakmış. Hep onu gözledik. Öğrendim ki bu paşanın adı Mustafa Kemal imiş. Bizden iki mebus istedi.

2- İhtiyar halimle vatanı kurtaranların yanına koşmayı, başımı bile vermeyi göze aldım. Bana “gitme, ölürsün” dediler. “Zaten herkes mahvoluyor, varam gidem. Onlara ulaşam, hep beraber ölek!” dedim. (...) Sekiz günde Ankara’ya vardım."

CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol dedesi Diyap Ağa'nın Mustafa Kemal Atatürk ile olan anısını Meclis'te şöyle anlatmıştı;

ATATÜRK’E SUİKAST EDİLMESİ İSTENDİ

"Yıl 1919, İstanbul sarayı Elâzığ Valisi Ali Galip Paşa'dan Atatürk'ün Erzurum Kongresi'nden Sivas'a geçerken Dersimli milisler tarafından yolunun kesilip suikast düzenlenmesini ister. Bunun üzerine, Elâzığ Valisi Ali Galip Paşa Ferhatuşağı Reisi ve Rus harbinde Ruslara karşı sivil milislere albaylık rütbesiyle savaşan Diyap Ağa'yı çağırır. Diyap Ağa yaşı itibarıyla Elâzığ'a gidemez, küçük kardeşi Haydar Ağa'yı gönderir. Haydar Ağa Elâzığ Valisi Ali Galip Paşa'yla görüştükten sonra Dersim'e geri döner ve ağabeyi Diyap Ağa'ya bilgi verir. Fakat dönerken yanında Ali Galip Paşa yüklü bir miktarda altın vermiştir. Görüşmenin ve altınları almanın gerekçesi, Atatürk Erzurum'dan Sivas'a geçerken yolunun kesilerek suikast sonucu öldürülmesi.

DİYAP AĞA ATATÜRK’ÜN YOLUNU KESER

Diyap Ağa kendi aşiretindeki milisleri yanına alarak Atatürk'ün Erzurum'dan Sivas'a geçerken yolunu keser. Fakat bu istihbarat bilgi Atatürk'e daha önceden gitmiştir ve Atatürk'ün emir subayı "Paşam, Dersimli milisler yolumuzu kesti. Çatışalım mı?" diye sorduğunda Atatürk "Dersimlilerden bize zarar gelmez. Çatışmayın." diye talimat verir.

Onun üzerine Diyap Ağa Atatürk'ün aracının yanına giderek Atatürk'ün arabasının kapısını açar ve aldıkları altını Atatürk'e verir. "İstiklal Savaşı'nda sizin buna ihtiyacınız var. Bu altınları biz size suikast düzenlemek için aldık ama İstiklal Savaşı'nda kullanasınız diye size getirdik." diyerek altınları Atatürk'e verir ve Atatürk'e aynen şu ifadeyi kullanır: "Paşam, bizim dışımızda da yerel milislere para ve altın verilmiş olabilir. Başka milisler de size suikast düzenleyebilir. Size Sivas'a kadar eşlik etmek isteriz." Ve Sivas'a kadar eşlik eder. 1919 yılından daha da sonra, Meclis açıldığı zaman Atatürk Diyap Ağa'yı o günkü adıyla Dersim Milletvekili olarak, ilk kurucu Meclis üyeliğine Dersim Milletvekili olarak çağırır ve Diyap Ağa Dersim'i temsilen Ankara'ya Meclise gelir.

“BİZ BURAYA SAVAŞMAYA MI, KAÇMAYA MI GELDİK”

Diyap Ağa'nın Meclis tutanaklarında yalnızca iki konuşması vardır. Birincisi, Yunan ordusu Polatlı sınırlarına geldiğinde başkentin Ankara'dan Kayseri'ye taşınmasıyla ilgili Meclise önerge verilir. Bu önerge üzerine görüşmeler olur ve kargaşa çıkar. Diyap Ağa söz isteyerek "Beyler, biz buraya savaşmaya mı, kaçmaya mı geldik?" diyerek ulusal mücadeleye verdiği ruha ve katkıya destek vererek başkentin Ankara olarak kalmasını sağlar.

İkinci konuşması yine Parlamentoda. İstiklal Savaşı döneminde ülkenin dört bir tarafında etnik kimliği ne olursa olsun, Kürtler, Türkler, Lazlar, Çerkezler, herkes o Parlamento yapısında var. Kürtlükle ilgili bir mesele açıldığında Diyap Ağa ikinci defa söz alır ve "Beyler, dinimiz bir, diyanetimiz bir, mezhebimiz bir, Kuran'ımız bir, Peygamberimiz bir, biz kardeşiz ve bu ayrılık ne?" diye sorar..."

Editör: TE Bilişim