Karotenoidler, vücutta oluşan ve dışarıdan alınan kanser yapıcı reaktif türleri etkisiz hale getirerek kanserin oluşma riskini azaltabilirler. Karotenoidler, koyu turuncu, sarı, yeşil ve kırmızı sebzeler ile meyvelerde bulunmaktadır. Balkabağı ve tatlı patates, en zengin karotenoid kaynaklarını oluştururlar. Bunun yanı sıra havuç, kayısı, mısır, domates, yeşillikler, şeftali, nektarin, portakal ve karpuz da karotenoidlerin diğer zengin kaynaklarıdır. Bu besinleri mevsimine göre günlük beslenme planınıza eklemek önemlidir.

Üzümsü meyveler arasında yer alan çilek, böğürtlen, ahududu, yaban mersini, dut, üzüm, kızılcık, kiraz ve vişne gibi meyveler, vücut hücrelerini serbest radikal hasarından koruyan bileşikleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu sayede, kanser öncüsü hücrelerin oluşumunu engelleyerek koruyucu bir etki gösterirler.

Balık, omega-3 yağ asitleri bakımından zengin bir kaynaktır. Omega-3 yağ asitlerinin tümör oluşumunu geciktirdiğiyle ilgili yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Sardalya, uskumru, somon, kalkan, ringa ve ton balığı gibi balıklar, omega-3 açısından zengin olan türler arasında yer almaktadır. Onkoloji Diyetisyeni Dilşat Baş, kanser riskini azaltmak için beslenme planınıza haftada en az 2 porsiyon balık eklemenizin önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, balığı fırında veya buğulama gibi sağlıklı pişirme yöntemleriyle hazırlamanız gerektiğini belirtmektedir. Kızartma yöntemiyle pişirildiğinde, yağ içeriği artmakta ve kızartma yağında oluşan zararlı maddeler kanser öncüsü hücrelerin oluşumuna neden olabilmektedir.

Domateste, retinole dönüşemeyen ve likopen adı verilen bir karotenoid bulunmaktadır. Likopen, sebze ve meyvelere kırmızı rengini veren güçlü bir antioksidandır. Domatesin yanı sıra greyfurt, kayısı ve karpuz da likopen açısından zengin meyvelerdir. Domates ürünleri pişirildiğinde, yani domates püresi, domates salçası, makarna sosu ve pişirilerek hazırlanan domates suyu gibi ürünlerde çiğ domatese göre 2 ila 8 kat daha fazla likopen bulunmaktadır. Kanser riskini azaltmak için beslenme düzeninizde bu ürünleri sık sık kullanmanız önerilmektedir.

Prebiyotikler, bağırsaktaki dost bakterilerin besin kaynağını oluşturan maddelerdir. Bu dost bakterilerin beslenmesini sağlayan besinler, bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkıda bulunur ve böylece kanser öncüsü hücrelerin oluşumunu engelleyebilirler. Enginar, kereviz, pırasa, kuşkonmaz, soğan, sarımsak, muz, yer elması, hindiba, buğday kepeği, tam tahıllı ürünler ve kuru baklagiller prebiyotik açısından zengin olan besinler arasında yer almaktadır. Günlük beslenme planınızda bu gruba dahil olan birkaç besine yer vermeye özen göstermek önemlidir.

Ceviz, fındık, fıstık, badem, brezilya fıstığı ve kaju fıstığı gibi kuruyemişler, sert kabuklu olarak adlandırılır. Bu atıştırmalıklar, küçük bir miktarında yüksek miktarda enerji ve protein içermektedir. Sert kabuklu kuruyemişler, magnezyum, selenyum ve E vitamini gibi antioksidan özelliklere sahip vitaminler ile minerallerin mükemmel bir kaynağını oluştururlar. Antioksidanlar, kanser öncüsü hücrelerin oluşumunu engellemek için vücudumuzun faydasına çalışır. Günlük beslenme planınızda bir avuç sert kabuklu kuruyemiş bulundurmanız faydalı olacaktır. Sindirim sistemi kanserlerinin oluşma riskini arttıran tuz ve tuzlanmış besinleri tercih etmekten kaçınmanız önemlidir. Bu nedenle, tuzsuz olanları tercih etmenizde fayda vardır. (Yeniçağ)

Editör: Gökçe Sevim