Gençler geleceğimiz, yarınlarımızın umudu.

Büyük Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği emanetçiler.

X kuşağı, Y kuşağı, sonunda Z kuşağı diye adlandırdıklarımız.

Besledik, büyüttük, okuttuk, sözümüz ona adam ettik hepsini ebeveynler hocalar olarak.

***

Nasıl bir dünya bırakıyoruz onlara farkında mıyız?

Soruyor muyuz nasıl bir ülke ve dünya bekliyorsunuz diye?

Yıllarca her türlü sıkıntıyla, emek ve mücadeleyle gidip geliyorlar okullarına, yetmiyor dershanelere.

İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, yarı aç yarı tok geçen yıllar.

***

Sonuçta ortaya çıkardığınız eserle gururlanıyorsunuz.

Çektiğiniz bütün sıkıntıları bir anda unutuyor, sonra da kuş gibi hafifliyorsunuz ana baba olarak.

Kızınız oğlunuz, üniversiteyi bitirmiştir nihayetinde.

Kimi makine mühendisi, kimi inşaat mühendisi, kimi mimar, kimi bilgisayar mühendisi, kimi iktisatçı, kimi öğretmen vb.

İşe girecek, çalışıp kredi borçlarını ödeyecek, askere gidecek, bir an önce yuvalarını kurmalarını hayal edeceksiniz.

***

Geçersiniz PC başına önünüze gelen her firmaya, her kuruma CV’ler atarsınız.

Umutla bekleyişiniz sürer gider.

İlk günleri, ilk ayları, hatta ilk yılları önemsemezsiniz.

Henüz yeni mezunum dersiniz, sürdürürsünüz umutlarınızı.

Bu arada yabancı dili ilerletmeye çalışırsınız, mesleki çalışmalara ağırlık verir kendinizi geliştirmekle geçirirsiniz zamanınız.

Kendinize olan güveniniz artmıştır artık.

Ancak ne firmaların, ne kurumların davetini alırsınız.

Ne KPSS belasını aşabilirsiniz.

***

Yıllar yılları kovalar.

Hayalleriniz, umutlarınız kırılır.

Artık ne sizde, ne ailenizde huzur kalmıştır.

Ailedeki her bireyi etki alanınıza almış ve her birey psikolojik sıkıntılar içine girmiştir.

İşiniz duaya kalmıştır ve sürekli dua eder durumda geçer günleriniz.

***

Bir gün dualarınız kabul görür.

Şanslılardan, sırtı kalınlardan, ya da sizden çok daha başarılı olanlardan geriye kalan işyerlerinden birinden davet alırsınız, iş görüşmesine gidersiniz.

Tamam, eğitimlisiniz, donanımlısız ama biz size ancak asgari ücretle iş verebiliriz.

Çaresiz kabul etmek zorunda kalırsınız, hatta sevinir, mutluluktan uçarsınız.

Sonra barınma yolları ararsınız.

1500.2000 TL gibi kiralar talep edilir sizden.

İşyerine ulaşmak bile size yıkılır.

Ulaşım masrafları bindiği gibi 8 saat çalışma zamanınız 12-14 saate ulaşır eve girene kadar.

Artık kara kara düşünme, hatta ağlama vaktidir.

Başınızın çaresine bakacaksınız.

Yollarda yürüyecek, gerekirse ekmek yemeyeceksiniz.

***

Üzülmeyin, bu suç sizin değil.

Sizi, bizi yönetenlerin, size hayal ettiğiniz bir dünya yaratamayanların.

2 Milyon yerine 7 milyonu üniversiteye tıkanların, istihdam alanlarını daraltanların, yeni istihdam alanları yaratamayanların.

Bunun hesabını sormak, bedelini ödetmek sizin elinizde.

Hayatınızdan memnunsanız destek verin, memnun değilseniz köstek olun yönetenlere.

Girin siyasete, ortak olun, talip olun yönetmeye.

Kalın sağlıcakla görüşmek üzere haftaya...