Türkiye, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin yaralarını sarmaya başlarken, depreme hazırlık, depremde, deprem esnasında ve sonrasında yapılacaklar, bina güvenliği, yapı stoğu gibi kavramlar da sorgulanmaya başladı. Uzmanlar, bu konularda yapılması gerekenlerle ilgili uyarılarını tekrarlarken, depremin ilk 72 saaatinin önemine Dünya Gazetesi Yazarı Levent Akbay dikkat çekti.

Akbay, "Altın saatler" olarak nitelendirdiği depremin ilk 72 saatinde yapılması gerekenleri Gölcük depreminden örnekler vererek anlattı. Depremi yaşayan bir kişinin bu altın saatlere kendisini hem eğitimlerle hem de psikolojik olarak hazırlaması gerektiğine vurgu yapan Akbay, 10 ili sarsan Kahramanmaraş depreminde de yardımlar yapılırken atılacak her bir adımın amacının yardım ve arama kurtarma ekiplerinin işini kolaylaştırmak olması gerektiğine işaret etti.

Levent Akbay, "İlk 72 saat" başlıklı yazısında şunlara değindi:

"Bu kavramı Gölcük Depremi ile birlikte öğrendik. Sonra yine ‘öğretici’ büyük depremler yaşadık.

Depremde ilk 72 saat ‘altın saatler’ olarak nitelendiriliyor. Bir insan enkaz altında kal­mışsa en yüksek direnci ilk 72 saatte göstere­biliyor. Üstelik ilk 72 saati ‘yalnız’ geçireceği, bunun için de bu süreyi yalnız geçirmeye ha­zırlanması gerektiği varsayılıyor.

Bir şişe su, bir küçük paket bisküvi yaşa­ma tutunmayı doğrudan etkiliyor. Umalım ki “Çök kapan tutun” başta olmak üzere deprem bölgesi olan ülkemizde ve bugün depremin ya­şandığı 10 ilde başta okullar olmak üzere veril­miş olan ve ‘çocukların önemsediği’ eğitimler başarılı sonuç vermiş olsun.

Önleme şansımızın olmadığı ülkemizin can yakan bu gerçeği ile bir kez daha ve maalesef ‘uykuda’ karşı karşıya gelmişsek öncelikle bu ‘altın saatler’i çok iyi değerlendirmeliyiz.

Ne yazık ki bu, bölgesel ve çok güçlü bir dep­rem. Acılar ve trajediler yaşayacağımız ortada. Ama şu an öncelikli amacımız enkaz altında kalanları kurtarmak.

Türkiye, Gölcük Depremi’nden sonra ara­ma kurtarma çalışmalarında deneyimini, mü­dahale ekiplerinin sayısını ve kalitesini faz­lasıyla artırdı. AFAD’ın 2009’da kurulması ve sonrasında yürütülen çalışmalar afetlere mü­cadele gücünü üst seviyelere çıkardı. Bu kez deprem 10 ili etkilemiş olsa da zarar gören bi­na sayısı Gölcük Depremine göre oldukça az sayıda. Bu, 81 ilden bölgeye yönelen arama kurtarma ekiplerinin arama kurtarma etkinli­ğini artıracak bir husus.

İletişim ve trafik önceliği

Bu sabah itibariyle ilk 24 saati geçirmiş ola­cağız. Kritik saatlerimiz sürüyor olacak. Ata­cağımız her adımda önceliğimiz kurtarma ekiplerinin işini kolaylaştırmak olmalı.

Geçmiş depremlerde iş makinalarının yol­ların dolu olması nedeniyle bazı binalara ulaş­makta sıkıntı çektiklerini, deprem bölgesinde­ki insanların tahliye edilemediğini, ambulans­ların sıkışıp kaldığını gördük.

İletişim önceliğini de, trafik önceliğini de depremzede vatandaşlara vermeliyiz. Gerek­medikçe telefon kullanmamalı, gerekmedikçe araç kullanmayarak yolları boşaltmalıyız.

Bazı hastanelerin de yıkıldığından söz edi­liyor. Bu süreçte ilk yardım da çok önemli. Ambülansların zamana karşı çalıştıklarını ya­şayarak gördük.

Güvenli tahliyenin sağlanması, güvenli alan­larda toplanmanın sağlanması, ayrı düşen aile bireylerinin bir araya getirilmesi yine ya­pılması gerekenler arasında.

‘Neden böyle oldu?’ sorusuna yanıt aramak bugünün işi değil. Bugün, bütün dik­katimizi enkaz altında kalan vatandaşlarımıza yöneltip, bütün gücümüzü onlar için kullan­mak zorundayız.

Ülkemiz geçmişte olduğu gibi kamusuyla, özel sektörü, sivil toplum kuruluşları ve va­tandaşları ile depreme ve depremin yol açtığı acıları gidermek için yekvücut olacak. Tabii ki yaralar sarılacak.

Bu anlamda kültürümüzün bir parçası olan ve daha önceki afetlerde de örnekleri ser­gilenmiş olan birlik ve dayanışma herkes tara­fından gösterilecek.

Şimdi önümüzde arama ve kurtarma ekiplerinin performanslarını en üst düzeye çıkarması için yardımcı olmamız gereken 48 saat daha var. Türkiye nefesini tuttu, dualarla deprem bölgesinden iyi haberler bekliyor."

Editör: Yadigar Hanım