İran 'kıyamet silahını' ateşledi!

İran 'kıyamet silahını' ateşledi!
İran, son dönemde sahaya sürdüğü gelişmiş silah sistemleriyle 'kıyamet silahını' ateşledi.

Orta Doğu’da gerilim tırmanırken, İran’ın son dönemde sahaya sürdüğü gelişmiş silah sistemleri, İsrail’in uzun süredir güvenilir kalesi olarak görülen Demir Kubbe hava savunma sistemini etkisiz hale getiriyor. İran, geçtiğimiz günlerde hipersonik “Fattah 1” füzesini kullanmasının ardından, şimdi de “Kıyamet Silahı” olarak adlandırılan Hürremşehr füzesiyle savaşın seyrini değiştirdi. 1.800 kilogramlık ağır savaş başlığı taşıyan ve Mach 10 hızına ulaşabilen bu füze, yüksek manevra kabiliyetiyle İsrail’in savunma sistemlerini zorlayan bir tehdit oluşturuyor.

Demir Kubbe Çöktü mü?

İsrail’in gurur duyduğu Demir Kubbe sistemi, kısa menzilli roket ve füzelere karşı %90’a varan başarı oranıyla biliniyor. Ancak İran’ın hipersonik füzeleri, özellikle Hürremşehr ve Fattah 1, bu sistemi adeta çaresiz bırakıyor. Saatte 6.000 kilometreyi aşan hızları ve karmaşık manevra yetenekleriyle bu füzeler, radarlar tarafından tespit edilmeyi ve durdurulmayı zorlaştırıyor. İran’ın son saldırılarında, bazı füzeler İsrail’in hava savunma kalkanını aşarak stratejik hedeflere isabet etti.

Tel Aviv’deki Kirya askeri karargâhı gibi kritik noktalar bu saldırılardan zarar gördü. İsrail askeri yetkilileri, sistemin hâlâ %80-90 başarı oranı sunduğunu savunsa da, Hürremşehr füzesinin yarattığı boşluklar, savunma hattındaki zayıflıkları gözler önüne seriyor.

İran, İsrail’in savunma sistemlerini alt etmek için çok katmanlı bir strateji izliyor. Uzmanlar, İran’ın dron sürüleriyle savunma sistemlerini “yorma” taktiği uyguladığını belirtiyor. Bu strateji, radarları ve savunma sistemlerini meşgul ederek, hipersonik ve balistik füzelerin geçişini kolaylaştırıyor. Ayrıca, radar karıştırma teknolojileri ve düşük irtifada seyreden cruise füzeleri, İsrail’in savunma hattını delmede kilit rol oynuyor. İsrail’in Barak-8, David’s Sling ve Arrow gibi orta ve uzun menzilli savunma sistemleri, bu yoğun ve karmaşık saldırı dalgalarına karşı yetersiz kalıyor.

İran ve İsrail arasındaki bu yüksek teknoloji çatışması, bir yıpratma savaşına dönüşmüş durumda. Her iki taraf da füze ve savunma sistemi stoklarını tüketirken, uzmanlar savaşın sonucunun hangi tarafın kaynaklarını daha hızlı tüketeceğine bağlı olduğunu vurguluyor. İsrail’in savaş uçaklarının İran’a yakın bölgelerde uzun süre görev yapma kapasitesi, hava yakıt ikmali ve lojistik kısıtlamalar nedeniyle sınırlı. Bu durum, İsrail’in operasyonel kabiliyetini ciddi şekilde etkiliyor.

Ne Olmuştu?

13 Haziran’da İsrail, İran’ın nükleer tesislerini ve üst düzey askeri komutanlarını hedef alan geniş çaplı bir saldırı düzenledi. Saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Genel Komutanı ve bazı üst düzey komutanların yanı sıra 9 nükleer bilim insanı hayatını kaybetti. Sivil can kaybı ise 224 olarak açıklandı. İran, bu saldırılara misilleme olarak İsrail’e balistik füzelerle karşılık verdi. Bu saldırılarda 24 kişi öldü, 500’den fazla kişi yaralandı. Türkiye dahil birçok ülke, İsrail’in saldırılarını kınayarak uluslararası toplumdan tepkisini ortaya koydu.

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.