Elbistan, Kahramanmaraş iline bağlı ilçedir. İlçe konumu itibarıyla Akdeniz, İç Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu bölgelerinin kesiştiği noktada yer alır.TÜİK 2020 yılı ADNKS nüfus sayımına göre tüm ilçe nüfusu belde ve köyleriyle birlikte, şehir merkezinin nüfusu yaklaşık olarak 110.000'dir.

Elbistan, tarihi çok eski dönemlere kadar uzanan bir şehir olup Osmanlı Devleti'ne son katılan beylik olan Dulkadiroğlu Beyliği'ne başkentlik yapmıştır. Beyliğin başkenti ancak 1507'de Elbistan'ın savaşta tamamen yakılmasından sonra Maraş'a taşınmıştır.Ancak kısa bir süre Maraş'tan yönetilen beylik 1515'te Turnadağ Muharebesi ile Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır. Osmanlı padişahı II. Murat'ın annesi Emine Hatun Dulkadiroğlu beyi Nasıreddin Mehmed Bey'in kızıdır.Günümüzde çarşı yakınlarında bulunan eski Selçuklu hamamı civarında beylik kalesi ve sarayı kalıntıları bulunduğu bilinmektedir.

Tarihi bakımdan oldukça zengin olan Elbistan'ın başlıca gezilecek yerleri:

KIZ KALESİ

    Kalealtı Köyünde 150 metrelik bir tepe üstündedir. Adının nereden geldiği ve tarihi bilinmemektedir. A ve B olarak adlandırılan burçlarda kimi kalıntılar ayaktadır. Aburcu, moloz ve kesme taştan iki katlıdır. Duvardaki kiriş deliklerinden katların ahşap örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Muhtemelen gözetleme kulesi olarak yapılmıştır. Bir benzeri de Güblüce köyünde Asar tepesi üzerindedir.

TOPALLI HAN

    İsminden de anlaşılacağı gibi, Elbistan’ın Yazıtopallı mevkiindedir. Yapısı diğer hanlarda olduğu gibi kum ve kireç karşımı kist ve taştan yapılmış olup, dikdörtgen biçimindedir. Uzunluğu 60-70 m, eni ise 35-40 m.dir. Bu bölgede her altı saat mesafeye bir han yapılmıştır. Bugün bu hanların harabeleri kalmıştır. Selçuklu döneminde ticareti geliştirmek amacıyla her 30 km.ye konaklama mesafeli birer han yaptırılmıştır.

HİMMET BABA CAMİSİ VE TÜRBESİ

    Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, Dulkadirli eseri olduğu tahmin edilmektedir. Himmet (Ümmet) Baba ile ilgili Elbistan’da birçok rivayet mevcuttur. Himmet Baba’nın evliya bir zat olduğu, ölümüyle bu türbenin Selçuklu Kümbet mimarisindeki sekizgen yapı karakteri uygulanarak yapıldığını görmekteyiz.

    Önce türbe yapılmış, sonra mescit eklenerek günümüzdeki yapıyı oluşturmuştur. Sekizgen planlı türbenin kubbesi doğrudan duvarlara oturmuştur. Mescit ve türbenin kubbeleri dıştan konik çatılıdır. Türbe ve mescit vakıflar tarafından 2009 yılında restore edilmiştir. Türbe avlusunda restorasyon sırasında bir de sarnıç tespit edilmiştir. Ayrıca avluda 100 yıllık bir çınar ağacı mevcuttur.

ULU CAMİİ

    Güneşli mahallesinin ortasında bulunmaktadır. Son cemaat yerinde asıl portal üzerinde bulunan kitabe dört satırlık sülüs hatlı ve 1240 yılına tariflerin. Fakat bu kitabenin Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyasettin Keyhüsrev döneminde Emir Çavlı tarafından Çallıhan civarında yaptırılan başka bir camiye ait olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonraki yıllarda oradan Ulu Camii ye getirildiği düşünülmektedir.

    Ulu camiinin Dulkadirli hükümdarı Alluddevle Bozkurt beyin kardeşi Şehsuvar beyin oğlu Ali Bey tarafından yaptırıldığını Prof. Oktay ASLANAPA ve Prof. Hamza EROĞLU ifade etmektedir.

    Eskiden var olan fakat Safevi hükümdarı Şah İsmail’in 1505 yılında Elbistan istilası sırasında yıkılan camiinin yerine Osmanlı mimari üslubuyla yeniden yapılmıştır. Aslında iki minareli olan yapının minarelerinden birisi yıkılmıştır. Camii kareye dikdörtgen planlı üç gözlü son cemaat yeriyle Kuzeye doğru uzatılmıştır. Bey sarayından, Hünkâr mahfiline camiinin doğu tarafından bir kapı açılmaktadır.

Yunuslar turistlere gösteri yaptı Yunuslar turistlere gösteri yaptı

    İlk onarımı Kanuni Süleyman döneminde yapılmış, sırasıyla IV. Mehmet döneminde, 1816 yılında II. Mahmut döneminde onarım geçirmiştir. Minaresi 1834 yılında halk tarafından onarılmıştır. 1922 yılında yine halk tarafından camii kısmen onarılmış, 1932 yılında ise Vakıflar idaresince onarılmıştır. Son onarımı da yine Vakıflar tarafından 2009 yılında yapılmıştır.

    Alaüddevle Bozkurt Beyin kabri minare yanında cami haziresindedir.

ÇARŞI ATİK CAMİİ

    Elbistan’ın ayakta kalan en eski ve tarihi yapılarından biri olan Çarşı içerisinde bulunan Çarşı Atik Camii, Alaüddevle zamanında, XVI. yüzyılın başlarında yapıldı. Caminin mimarı bilinmektedir.

    Cami, kesme taş, bazen de kaba taş yer yer tuğladan, kist denilen kum kireç karışımıyla dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır.

    İbadet mekânı sütunlarla üç sahne ayrılmış, bunlar üst örtü olan tavanı desteklemekte, Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

    Üst örtü ahşap kırma çatı ile kapatılmıştır. Camiye bitişik olan minare orijinalliğini korumuş, Dikdörtgen bir kaide üzerine Türk üçgenlerinin yardımı ile taştan yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli gövdeye geçilmektedir.

    Kahramanmaraş ve Elbistan’daki camilerinde çoğunda olduğu gibi bu caminin de şerefesi balkon şeklindedir. Minare ve cami, Hatay Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce 1997-2005 yılları arasında yapılan onarımla yenilenmiştir.

KIZILCAOBA CAMİİ

    Ceyhan nehrinin karşı tarafında Şardağı eteklerinde 1800’lü yıllarda yapılmış bir camiidir. Küçük bir mescit hüviyetindedir. Klasik Osmanlı mimarisiyle yapılmıştır. Yapı malzemesi olarak kesme taş kullanılmıştır. Tek kubbeli ve tek minarelidir. 2009 yılında Vakıflar tarafından restore edilmiştir.

SELÇUK HAMAMI

    Elbistan Kalesinin güney yamacında Ulu Camii ile sırt sırtadır. Ulu Camii Kalenin Kuzeyinde Hamam ise güneyindedir. İkisinin ortasında ise bugün ayakta olmamasına rağmen Dulkadirli Sarayı vardır. Ceyhan nehrine bakan hamam Kale toprağının altında kalmış bakımsızlıktan yıkılmak üzeredir. Elbistan’daki en eski tarihi yapıdır.

KARAHÖYÜK

    Elbistan merkeze 7 km uzaklıkta Karahüyük köyündedir. Hurman Çayı ve Ceyhan Nehri kenarında tarih öncesi insanların avcılık ve toplayıcılıkla yaşadığı dönemlere uygun bir konumdadır. Kültür toprağı 6 m. civarındadır. Höyüğün bir kısmı dolgu malzemesi olarak kullanılmış ve zarar görmüştür.

TİLHÖYÜĞÜ

    Akbayır Beldesinde Elbistan’a 15 km mesafededir. Güneyi Nurhak dağları, Kuzeyi Til ovasıdır. Kevgirli deresi kenarındadır. Tarih öncesi dönem Elbistan’da önemli bir yerleşim yeridir. Höyük civarında renkli taşlardan mozaiklere rastlanıştır. Taş aletler, obsidyen malzemeler bulunmuştur. Höyüğün bir kısmı yerleşimle tahrip edilmiştir.

GAVURVİRAN HÖYÜĞÜ

    Türkveren köyüne 500 m. Mesafede Söğütlü çayı kenarındadır. Elbistan’a 19 km uzaklıktadır. Savunması kolay bir tepe üzerindedir. Çok derin bir kültür toprağına sahiptir. Seramik kap parçaları kalıntıları mevcuttur.

    Köyün hemen altında Söğütlü çayı üzerinde en eski köprü ayağı kalıntıları mevcuttur.

MALAP HÖYÜĞÜ

    Akbayır Beldesinde 6 km doğuda aynı istikamette Nurhak dağları eteklerinde Bakış beldesinde bulunmaktadır. Elbistan’a uzaklığı 23 km dir. Til Höyüğü ile benzerlik gösterir.

OZAN HÖYÜĞÜ

    Doğan Köy beldesinde bulunmaktadır. Karahöyüğe 5 km, Elbistan’a 14 km uzaklıktadır. Höyük toprağı dolgu malzemesi olarak alınmış, tahrip edilmiştir. Hemen yakınında Kışla Höyüğü de bulunmaktadır.

TAŞLI HÖYÜK

    Büyükyapalak beldesi yakınlarındadır. Elbistan’a uzaklığı 20 km.dir. Höyük yakınında bölgenin tek su kaynağı Taşlı höyük pınarı bulunmaktadır. Höyük tarla haline dönüştürülmüştür.

    Bu höyükler ve Tümülüslerde hiçbir çalışma yapılmayıp tamamen köylünün ve definecilerin insafına terk edilmiştir.

ESKİ HÜKÜMET KONAĞI

    Elbistan Hükümet binası dönemin Kaymakamı Osman Bey (Kör Osman) tarafından 1925-26 yıllarında Kızılcaoba Mahallesinde yaptırılmıştır. Bu binaya otantik görüntü veren taşlardır. Bu taşlar Elbistan’daki yıkık tarihi yapılar, eski konaklar ve mezarlıklardan alınmıştır. Eski Hükümet Konağının yeri de eski bir mezarlıktır. Buradaki mezar taşları da kullanılmıştır.

    Bina göründüğü kadar eski tarihi yapı teşkil etmez. Cumhuriyet Türkiye’sinin Elbistan’a ilk hizmetlerinden birisidir. İlçe nüfusunun artmasıyla ihtiyaçları karşılayamaz olmuş, günümüzde Polis Evi olarak kullanılmaktadır.

Editör: Habererk Com