Çocuk savaşçı kullanmak uluslar arası hukuk açısından suçtur.PKK uzun yıllardır çocuk militan kullanıyor.13-14 yaşlarındaki çocukları ya kaçırarak ya da ikna ederek Kandil’e götürüyor. Açılım sürecinden sonra bu daha da arttı. Siyasi iktidar olup bitenleri sadece seyrediyor. Diyarbakır annelerinin başlattığı eylemden sonra gözler Başbakan’a çevrilmişti. Herkes Başbakan’ın ülkeyi bölünmeye götüren bu süreç ve mağdur annelerin yüreğine su serpecek bir şeyler söylemesini bekliyordu. Ancak Başbakan öyle bir laf etti ki süreçle ilgili kaygıları olanları haklı çıkardı.Öyle ki, ülkenin tümünün Başbakan’ı olduğunu unutarak Türkiye’de iki ayrı otorite varmış gibi HDP’yi çocuklar için insiyatif almaya çağırdı. Bu PKK’nın baştan beri yapmak istediği şeydi;Doğu’da başka Batı’da başka bir otoritenin olduğuna toplumu ikna etmek. Başbakan kendi görev alanında olan bir konuda HDP’den yardım isteyerek kendi otoritesinin bölgeyi içine almadığını adeta itiraf etmiş oldu. Bunun Türkiye’nin geleceği açısından çok korkunç sonuçları olacağını söylemeye gerek yok.İki ayrı iktidar odağı varmış gibi davranan bir Başbakan bu ülkenin birliğini koruyamaz. Sağda solda konuşulan tek devlet, tek millet ifadeleri de boşlukta kalır. Başbakan’ın HDP’yi devreye sokmasının bir başka sonucu da, PKK’ya imajını parlatma fırsatı vermesidir. Muhtemelen birkaç gün içinde PKK büyük gösterilerle bu çocukların bir kısmını ailelerine teslim ederek ne insani ve barış sever bir örgüt olduğunu göstermiş olacak.Nereden bakılırsa bakılsın kazanan örgüt, kaybeden Türkiye olacaktır.

***

Kaçırılan çocuklar için kimse ağzındaki baklayı çıkarıp gerçek suçluyu ilan edemiyor.Dikkatler cemaatin üzerine çekilerek Doğu’daki ihanet örtülmeye çalışılıyor. PKK bir terör örgütü,yaptığı hiçbir şeyin meşruiyeti yok.Bir ihanet örgütüne bunları niye yapıyorsun diye sormak, ondan farklı tavırlar beklemek ahmaklığın danıskasıdır.Bir ihanet örgütünden farklı şeyler beklenemez. Asıl suçlu, barış masallarıyla terör örgütünün önünü açanlardır. PKK tarihinin hiçbir döneminde bu kadar militan devşiremedi,hiçbir dönemde bu kadar psikolojik üstünlük sağlayamadı, hiçbir dönemde toplumun hassasiyetleriyle bu kadar oynayamadı.Bugün yapılanlar kan dökülmesinden hazmı daha zor olan eylemlerdir.Fiilen Güneydoğu terör örgütünün insafına bırakılmıştır. Bir haftadır Bingöl-Diyarbakır yoluna çadır kurup yolu trafiğe kapatan örgüt militanlarına mani olmayan bir yönetim o eylemin birinci derecede sorumlusu olur. Terörün en yoğun olduğu dönemlerde bile PKK bu yolu hiç kapatamamış, gündüz hiç eylem yapamamıştı.PKK’yı bu noktaya getirip sonra da barış hikayeleri ile toplumu uyutmak, bu ihanete bile, bile çanak tutmaktır.

***

Terör konusunda bilinçli bir çarpıtma, gerçekleri gizleme kampanyası yürütülüyor. Havuz medyasının cemaatle ilgili iddiaları köpürtmesinin sebeplerinden biri budur. Toplum cemaat hikayeleri ile ne kadar meşgul edilirse Doğu’daki acı gerçek o kadar gizlenmiş olacak. Sadece kendi bölgemden bir örnek vermek istiyorum;PKK kurulduğu günden bugüne Elazığ’a neredeyse hiç giremedi. Bunda Elazığ halkının milli hassasiyetlerinin ve siyasal bilincinin büyük etkisi var.Zaman, zaman Arıcak ilçesi kırsalına en çok 5-6 kişilik gruplar halinde gelen teröristler de hiçbir zaman etkili olamadılar. Şimdi aynı ilçe kırsalında 60 kişilik bir terörist grubu ve hakim tepelere yerleştirilmiş 4 adet Doçka var.Bunu köylüler ve bölge halkı bildiğine göre devletin bilmemesine imkan yok.Kimse bu süreç bizi barışa götürecekse, bu hazırlık, bu yayılma niye diye soramıyor.PKK’nın bölgede faaliyetlerini gören güvenlik mensupları,paralel  yapı veya açılımı sabote etme suçlamasına muhatap olmamak için sesini çıkaramıyor.Başbakan’ın açılımla ilgili söylediklerinin hiç biri doğru değil.Bugüne kadar söylenenlerin hiç biri yapılmadı. Adeta PKK bölgeye iyice yerleşsin, bölgenin tek otoritesi olsun diye bilinçli bir suskunlukla bekleniyor.Bu sürece bir an önce müdahale edilmesi gerekiyor,aksi takdirde ülkenin daha büyük bedeller ödemesi kaçınılmazdır.