Albay Türkeş,Hacı Türkeş,Başbuğ Türkeş‏

Albay Türkeş,hacı Türkeş,Başbuğ Türkeş

Evet Allah rahmet etsin,mekanı cennet olsun,Başbuğ
milletimizin ayrı ayrı lakaplar ve unvanlar verdigi ender liderlerden biriydi.

Uğrunda ölecek kadar dostu çok,gördüğü yerde onu görmeye Sabrı bile olmayan,gördüğü yerde bir kaşık suda boğacak Kadar'da düşmanları vardı.

Yani bir söz vardır,dostun güvenecek,düşmanın korkacak diye, onların hepsi mevcuttu rahmetlide,dostu tam manası ile güveniyordu,düşmanında korktuğu bir kişilikti.

Benim en iyi gördüğüm tarafı rahmetli çok cesur bir insandı.

Bugün dört Nisan olduğu için herkes bir şeyler yazacaktır mutlaka,ben özellikle 1992'de rahmetliye Almanya'da romatizma tedavisi yaptırırken, yirmi birgün beraber olduğumuz ve gerçekten sevdiğim,saydığım insanı yakından
Tanıdıktan sonra ikiye katlanan, sevgimin sebeplerinden bahsetmek istiyorum.

Rahmetli bir defa hem köylünün sofrasına,hem şehirlinin sofrasına yakışan bir kişiliğe sahipti.

Almanya'nın Friedberg şehrinde yaptırdığımız tedavisinde,o zaman büyükelçi olan sayın Onur Öymen kendisini ziyarete gelip otele bir ahçı getirelim, size günlük yemek yapsın dediğinde onu kibarca reddederek, hergün bir Türk ailesinin sofrasına misafir olacağını ve onlarla hasbihal edeceğini söylemişti.

Gerçekten bulunduğumuz bölgede hergün bir aileye,ailesi ile giderek hem yemek yiyordu,hemde sohbet ediyordu.
Zannedersem o zaman en küçük oğlu Ahmet 13-14 yaşlarında,en küçük kızı Ayyücede 15-16 yaşlarında idiler.

Başbuğumuz milletimizi iyi tanıyor ve çok deger veriyordu.
Birgün Braunfels diye bir köye gittik ve kalesini gezdik,kaleden ayrılırken,bir Türk ailesinin rahmetliyi tanıması sonucu evine misafir olduk,inanın bütün köydeki Türkler eve geldi ve rahmetli hiç erinmeden, yaklaşık üç saat sohbet etti ve çoğunluğu Uşak'lı olan ailelerin hepsine moral verdi milletimizin değerlerini anlattı.

Başbuğumuz her Almanya'ya gelişinde,sendikalara üye olmamızı,partilere üye olmamızı toplumun bir parçası olmamızı ister ve aktif olarak topluma katkı yapmamızı isterdi.

Turk milletinin mensuplarına bıkmadan usanmadan,anlatmamız gerektiğine inanır ve yılgınlığa düşmeden insan ayrımı yapmadan, bu büyük millete hizmet etmemiz gerektiğini anlatırdı.

Muazzam ingilizcesi ile hastanede herkesi mest eden rahmetli, her akşam üstü yemekten önce, ziyarete gelen yöneticilerle sohbet ediyordu.

Bazen rahmetli Mevlanadan,Abdulhak Tarhandan,Tevfik Fikretten uzun uzun şiirler okuyup,geçmişte başından gecen olayları anlatıyordu.

Hindistan sürgününü anlatıyordu.
Orta Asyadaki Türk varlığını anlatıyordu,21.yuzyıl Türk yılı olacak diyerek,Türk milletinin bu yüzyıla iyi hazırlanması gerektiğini söylüyordu.

Amerika'da kaldığı günleri anlatıyordu.

Her cuma sabahı yanına gittiğimizde,bugün cumayı nerede kılıyoruz diyerek planlamasını yapıyordu.

Kesinlikle en yakın camilere gidiyorduk ve hangi görüşün camisi olması önemli değil, hepsi Allah'ın evi diyerek o zamanlar Avrupa'da yapılan cami ayrımlarının,Türk milletini bölme planları oldugunu, bu tuzağa Ülkücüler düşmemeleri gerektiğini anlatıyordu.

Başbuğumuz Avrupa'da gördüğü her gence, mutlaka bir üniversite bitirmesini ve Türkiye'ye faydalı birer genç olmasını arzu ediyordu.

Cehaletin Türk milletinin belası oldugunu,milletimizin bu beladan kurtulmasının gereğini, her ortamda gençlere anlatıyordu.

Tabiki kendi kurduğu emek verdigi, Türk federasyonun teşkilatlarını ziyaret ediyordu.

Gittiğimiz heryerde yıllardan beri tanıdığı evlere konuk oluyor, onlarla bir iki saat ne ise sohbetler ediyordu.

Bir gün sabah tedaviye götürecek arkadaşımız,geliyor kaldığı yere rahmetliyi bulamıyor,arkadaşımız en sonunda çarşıda tek başına gezerken buluyor.

Arkadaşımız kaygı ile efendim,buralarda yoğun PKK'lı var dediğinde cevabı oğlum bizler kadere inanan insanlarız,diyerek cesaretinin nereden geldigini ne kadar güzel anlatıyordu.

O günlerde ayrılan arkadaşlarımız için, onların harekette rızıkları bu kadarmış diyerek,onlara hakaret etmeyiniz diyerek nasihatlar veriyordu.

Rahmetlinin en önemli özelliğinden biride, baba olması ve beş tane kızı olmasından kız evlatlarına, iyi sahip çıkılması gerektiğini ve mutlaka kız çocuklarının, iyi bir meslek sahibi veya okumasının gerekliliğini tavsiye ediyordu.

Rahmetli Türkeş cehalet,fakirlik doğurduğunu,fakirlikte insanlarımızı köleleştirdiğini anlatarak,insanlarımızı cehaletten kurtarmak gerektiğini sık sık vurguluyordu.

İnşallah bu konuda unutamadığımız olayları yazmaya devam edeceğim.
Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun.


Allah'a emanet olunuz.


HABİB YALÇIN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi