Bu yazı için bir sürü dedikodu eleştiri olacak mutlaka , bu söylemler benim değil , ülkücü hareketin genel manada düşündükleridir , ülkücü hareketin bu söylediklerime yazdıklarıma çare bulması gerekmektedir.

Ülkücü hareketin bugünlere gelmesinede şükür , bu kadar sıkıntılı bir iktidara rağmen , ülkücüler iktidar olmanın yollarını bulmalıdır.

Bizim partimiz demokratik bir partidir...
Bizim hareketimiz demokratik bir harekettir...
Bizim yöneticilerimiz demokrat yöneticilerdir ...
Bizim delegelerimiz demokrat delegedir...
Sonuç olarak milliyetçi hareket demokrat bir geleneğin sahibidir...
Milliyetçi hareketin tartışılmaya açık olmayan taraflarınıda görmek gerekmektedir.

Bu tartışmalar ülkücü hareketi başarıya götürecektir.

MHP 'de üç şey tartışılmaz ;
Lider , teşkilat ve doktrin 
Lideri 2002 'den beridir, ülkücü hareketin tabanı tarafından sorgulanır .

Bir ilbaşkanı veya yöneticiler , yöneticiliği bitene kadar genelbaşkan ' a veya genelmerkez 'e toz kondurmaz, görevleri biter bitmez , genelmerkez'i veya genelbaşkan 'ı hemen topa tutmaya başlar.

Öyle ismi büyük ülkücüler tanıyorum , hareketin genelmerkez'i ve genelbaşkan 'ı için çok çirkin sözler söyleyip , bugün ise genelbaşkan 'ı Allah'ın lütfu görüyorlar bu böyle devam ettiği müddetçe , ülkücülerin bu ülkeyi yönetmesi mümkün değildir .

Neden böyle ?
Açık ve net ülkücü hareket tabanına baskıda hemen lider teşkilat doktrin söylemi ile bastırır, bütün bunlara rağmen kendisi 1997 'den beridir, hareketi "lider, teşkilat , doktrin "ile yönetmezler, ülkücüler sadece tartışılması gerekenleri tartışmaya açmamak için , tabana söylemlerini kabul ettirmek için bu söylemleri kullanmaktadır.

Hareketimizde lider teşkilat doktrinden çoktan vazgeçilmesine rağmen , biz hala bunu ilke olarak devam ettiriyoruz gibi davranmamız , kendimize zarar vermektedir.

Geçmiste bildiri dağıtmak için afiş asmak için sıkıntı çekmeyen ülkücü hareketin, bugün pankart asma işini özel şirketlere veriyorsa , hareketin geldigi noktanın analizini iyi yapmak zorundadır, çok düşünmelidir hemde iki elini başına koyarak!.

21.yüzyılda hangi hareket olursa olsun , kendini sorgulama mecburiyeti vardır , buna kim aklınıza geliyorsa , onuda sorgulamak mecburiyetindedir.

Degilse ne olur ?
Ne olacak günümüz mağlubiyetleri devam eder ve fikirlerinizi iktidar yapamazsınız, sadece eleştirir, bazende seçmene suçu bulursunuz.

Seçmen suçlumudur?
Seçmeni bu hale getiren zihniyet hiç bir suçu kabullenmiyorsa ?mutlaka birilerine suç bulacak, en rahat suçluda seçmen ilan edilir .

On seçim yenilgisini sadece iktidar partisinin gücü ile ilişkilendirmek, kendimize toz kondurmamaktır.

Bir Türk atasözü ne diyor ?
"Çuvaldızı kendimize, iğneyi başkasına batırmak gerekiyor "
Biz iğneyi bile kendimize batırmadığımız müddetçe bu iş "ŞEREFLİ ÜÇÜNCÜLÜKLERLE "devam edecektir.

Bu gidiş yıllarca emek vermiş , yıllarca gençliğini heba etmiş, yıllarca memlekete hizmet için uğraşmış, bir nesilin bir ideolojinin boşa geçmiş yılları olarak, Türk tarihine geçecektir.

Genelbaşkan cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra , teşkilatın gençlik liderlerini arkasına alarak yaptıgı basın toplantısı , ülkücü harekete biz genelbaşkan 'ın arkasındayız mesajına gerek yoktur , ülkücüler kongrede secmiş olduğu genelbaşkan'ını sonuna kadar koruyup sahip çıkacak asalete sahiptir .

Bu fotograflar ülkücülere asla hiç bir olumlu mesaj vermemektedir, her şeye rağmen ülkücüler teşkilatına liderine saygısı ve sevgisi , genelbaşkan olduğu sürece devam etmektedir .

Sonuç olarak ülkücü memurlar sıkıntıda , ülkücü esnaflar sıkıntıda , ülkücü işadamı sıkıntı içerisindedir , AKP ülkücü öğretmenleri okul müdürlerini sürgünlere göndermeye hazırlanmaktadır.

Geçen Türk bürosen üyesi bir memur arkadaşın duasına şahit oldum, duasında şu sözleri söylüyordu !.

"Allahım sen bizi bir yıllığına bari iktidar et"

Ülkücüler bu şerefli üçüncülüklerden vaz geçerek, iktidar ve müktedir olmanın yollarını bulmalıdırlar.

Allah'a emanet olunuz

HABİB YALÇIN