BARIŞ GÜVERCİNİ(!?)

 Hatip Dicle ağzı kulaklarında, iktidarla Apo’nun bir taslak üzerinde anlaştığını söylüyor. Anlaşıldığı kadarıyla anlaşma da- ara bölünme- olarak nitelenen özerklikte var. Önce Yerel Yönetimler Avrupa Şartındaki çekinceler kaldırılacak, ardından belediyelerin yetkileri artırılarak bölünme ete kemiğe büründürülecek…

İktidar uzun zamandan beri Apo üzerinden bir algı oluşturmaya çalışıyor. Önce Arınç ile Atalay gibi AKP’nin ağır topları, Apo güzellemeleri yaptılar. Arkasından kalemini iktidarın emrine vermiş gazetecilerin vicdanları kanatan yazıları geldi. Hilal Kaplan, Apo’nun bizim Mandela’mız olduğunu yazdı,Nihal Bengisu Karaca, Apo’nun uzattığı elin boşlukta bırakılmaması gerektiğini söyledi. Apo planlı,programlı bir şekilde terörist kimliğinden soyularak bambaşka bir hale sokuldu.

Bütün bunlar olurken, sağda solda yükselen cılız seslerin dışında yürekleri ferahlatacak haysiyetli bir ses çıkıp bu kepazeliğe son verin demedi. Evlatlarını kaybetmiş binlerce şehit ailesinden bile çocuklarının kanı üstünde dans edenlere bir itiraz sesi yükselmedi. İktidar medyasının muhasara altına aldığı toplumda en küçük bir milli refleks belirtisi görülmedi. Aslında dünün PKK’sı ile bugünün PKK’sı,dünün bebek katili ile bugünün Apo’su arasında hiçbir fark yok. Değişen ,gevşeyen,milli duruşunu kaybeden, onunla mücadele etmesi gerekenlerdir.

Medya illüzyonu, toplumu dostunu düşmanını tanıyamaz hale getirdi. Böyle durumlarda bir hafıza tazelemesi yapmak kaçınılmaz oluyor. Unutmak bazen intihardır. Türkiye son 40 yılının celladıyla masaya oturuyor. Bırakın eleştirileri en küçük ikazlara bile tahammül gösterilmiyor. Masada bir barış aktivisti yok, hayatı vatan çocuklarını birbirine kırdırmakla geçirmiş bir terörist var. Üstelik kıyıcılığı, askere,polise,kendi dünya görüşünde olmayanlardan ibaret değil. Örgüt içinde yaptığı infazlar belki örgütün eylemleri sonucu ölenlerden bile fazla. Bunlardan biri de Dersim’li Yıldırım Merkit.Örgütün kuruluşunda yer alan Merkit gördükleri karşısında hayal kırıklığına uğrayınca Şahin Dönmez’le birlikte Apo’ya eleştiriler yöneltme başlar. Hapisten çıktıktan sonra 1994 yılında Romanya’da öldürülür. Merkit’in kanıyla doymayan Öcalan bütün aileyi yok etmeye karar verir. Önce Merkit’in babası öldürülür ardından sıra Merkit’in örgüt içinde yer alan kardeşi Cemile’ye gelir. Cemile örgüte bağlılığını öylesine ispat etmiştir ki, örgüt kararıyla merkez komite üyesi Ali Haydar Kaytan’la devrim nikahıyla evlendirilir. Ağabeyinin Apo’ya yönelik eleştirileri başladığında altı aylık hamiledir. Apo merkez komiteyi toplayarak önce Cemile’nin çocuğunun düşürülmesine, sonra da öldürülmesi karar verir.Cemile Merkit direnir ama nafile,altı aylık çocuğu vahşice düşürülür. Ardından yine Apo’nun kararıyla altı aylık zavallı çocuk babası Ali Haydar Kaytan tarafından sobaya atılarak hunharca yakılır. (geniş bilgi için bknz.Derin Sol,Hakkı Öznur) PKK tarihi ve Apo’nun hayat hikayesi bu ve benzeri sayısız vahşet örneği ile doludur. İktidarın yandaş gazeteciler vasıtasıyla barış güvercini diye empoze ettiği gerçek Öcalan budur. Birkaç yılda toplumun bütün inanç damarları sağılarak boşaltıldı. İnsanlar yaşadıkları hayatı anlayamaz, idrak edemez hale getirildiler .Masanın karşı tarafında bir cenine musallat olacak kadar gözünü kan bürümüş bir terör şefi oturuyor, bu tarafında ise gözüne ve gönlüne perde inmiş,hafızasını kaybetmiş bir toplum. Ve biz bu masadan barışın, huzurun, kardeşliğin çıkmasını bekliyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi