BARIŞ, MÜZAKERE İLE DEĞİL MÜCADELE İLE OLUR

PKK Yüksekova’da üç askeri daha şehit etti. Bölgede devlet otoritesi neredeyse sıfırlanmış durumda. Aylardır bu yöntemle terörün önlenemeyeceğini, Türkiye’nin daha büyük maliyetler ödemek zorunda kalacağını yazıp duruyoruz. Bunun AKP karşıtlığı ile alakası yok. Bilakis bu meselede iktidarın öngörülerinin doğru çıkmasını kendi tahminlerimizin doğru çıkmasına tercih ederdik. Ülke millet meseleleri muhaliflik- yandaşlık gibi zeminlerde tartışılmaz. Aslolan milletin hayrına olanı hiçbir duygusallığa feda etmeden savunmaktır.

Açılım süreci yanlış başlamış bir süreçti. İnsiyatifi karşı tarafa verildi, Apo yol haritasını çizen adam mevkiine getirildi. Seçilen akillerin çoğu çözümü PKK hedeflerine göre anlayan,anlatan insanlardı. Gittikleri yerlerde barışın faziletlerinden çok, PKK’nın bir terör örgütü olmadığını, bir milli mücadele hareketi olduğunu anlattılar. Terör örgütünün yeni mevziler kazanmasına hizmet ettiler.İçlerinde PKK çizgisinde olmayan birkaç kişinin de milliyet diye bir duyarlılıkları yoktu. PKK etnik ayrımcılığın altını çizdikçe onlar seyretmekle iktifa ettiler.

Dünyada hiçbir barış karşı tarafın elini güçlendirerek yapılmamıştır. Aylarca Öcalan’ın liderliği parlatıldı. İktidarın en yetkili isimleri Öcalan’a methiyeler dizerek onu hem PKK dışında kalan Kürtlerin nezdinde hem de uluslararası kamuoyu açısından meşrulaştırdılar. 20.yüzyılın başında İngiliz belgelerinde Kürtleri, seferber edecek bir liderin olmayışından yakınılır.Ayrılıkçı hareketin yüz yıldır bulamadığı tüm Kürtleri temsil eden lider mitini iktidar kendi eliyle oluşturdu.

İki yılı aşkın bir süredir yalanlar üzerine bina edilen süreç tamamen çökmüş durumda. PKK bölgede yeterince örgütlendiğini,varlığını derinleştirdiğini düşünüyor.Uluslararası konjuktörün de müsait olması münasebetiyle istediği her şeyi öyle veya böyle alacağına inanıyor. Dün Cizre’de özerklik ilan etti. Bugün yarın Kobani’yi andıran Kantonlar burada da kurulacak. ABD’nin bölgede bulunmasından cesaret alarak bağımsızlığa giden yolda bir ara istasyon olan özerkliği daha çok isteyecekler. Bölgede işlenen suçların cezasız kalması, kurulan paralel yapıların takibata uğramaması örgüte müthiş bir özgüven kazandırdı. Güvenlik güçlerinin elinin kolunun bağlanması bölgede PKK karşısında olan unsurları saf değiştirmek zorunda bıraktı. Dün ülkenin geleceğini düşünenler bugün kendilerini, çocuklarının güvenliğini düşünmeye başladılar.

Barış her türlü yasa dışı eylemin bırakıldığı bir zeminde yeşerir. PKK hiçbir faaliyetine ara vermedi, belki asker vurmadı ama korucuları,PKK karşıtı unsurları vurmaya devam etti. Şimdi Türkiye bu gaflet politikasının sıkıntılarını yaşıyor. Kobani eylemlerinde vatandaşa esip gürleyenler sözlerinin icaplarına göre davransalardı bugün belki üç şehit vermeyecektik.Yaptıkları ilk iş Apo’ya koşmak oldu.Devlet iki başlı bir mekanizma haline getirildi. Paralel,paralel diye yeri göğü inletenler, kendi inşa ettikleri gerçek paraleli sahte paralel ile örtmeye çalıştılar.

İktidarları da insanlar yönetir.Hatalı siyasetler her zaman olur. Önemli olan hata olduğu anlaşılır anlaşılmaz bundan vaz geçmek, yeni politikalar devreye sokmaktır. Bile bile yanlışta ısrar gafleti ihanete dönüştürür. Türkiye’nin PKK gibi on tane terör örgütünü yenecek gücü vardır. Ama zamanında kullanılmayan güç zamanı geçtikten sonra hiçbir netice doğurmaz.Yanlış siyasetlerde geçen her dakika telafisi güç sonuçlara sebep olur.

Öncelikle kararlı bir siyasi iradenin bulunması gerekiyor. Sonra planlı,akıllı terörle halkı birbirinden ayıran ciddi bir politika.

Çerçevesi çizilmeyen hiçbir siyasetten sonuç alınmaz.Açılım başladığında da, bugünde görüşmelerin hangi çerçeve içinde kalacağı asla belirtilmedi. Bu da terör örgütünde her şeyin pazarlık konusu edilebileceği kanaatini doğurdu. Talepler sınırsızlaştı. Örgüt tabanı tatminsiz hale getirildi.

Terör mücadelesinde medyanın etkisi silahlı güçlerin etkisinden büyüktür. TV kanalları,gazete köşeleri olaya PKK’nın menşurundan bakanlarla dolduruldu.PKK vurdukça onlar devleti suçladılar.PKK'nın mesajlarına aracılık ettiler.Açılımı sabote eden örgüt olmasına rağmen iktidara yüklendiler, siyaset kurumunu PKK’nın taleplerine mecbur hale getirdiler.Buna havuz medyası da dahildir. Medya barışa değil PKK’nın hedeflerine hizmet etti.

Hiçbir açılım veya barış görüşmesi terörle mücadeleyi askıya almayı gerektirmez. Aslında barışı sağlayan mücadeledir. İktidar sürecin başından itibaren mücadeleyi bırakarak PKK’yı güçlendirdi. Öyle bir noktaya geldi ki örgüt halk ayaklanması yapabilecek güce ulaştığını düşünmeye başladı. 6-7 Ekim bunun ilk denemesiydi. Süreçten önce en çok 50-100 kişilik çocuk gruplarıyla polis taşlanırken, Kobani eylemlerinde bu sayı binlere çıktı.

Yapılması gereken açıktır; imkansız politikalardan vaz geçmek,terörle mücadele, hukuku işletmek,demokrasi, kararlılık, güvenlik güçlerine sahip çıkmak, ve PKK medyasını devre dışı bırakmak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi