
BARZANİ ve BÜYÜK KÜRDİSTAN HAYALİ
IŞİD’in PYD’nin hakim olduğu bölgeye saldırısı üzerine yüzbinlerce Kürt Türkiye’ye sığındı. Bu ölçüde bir göç dalgasını göğüslemek kolay değil. Türkiye imkanlarını aşan bir maliyetle karşı karşıya kaldı. Daha kötüsü, açık kapı politikasına rağmen PKK/HDP ekseninin Türkiye’nin bu iyi niyetini istismar etmesidir. Suruç’ta Aysel Tuğluk’un askerleri taşlayan görüntüsü bunun en bariz misalidir. Bir Milletvekili, üstelik bir kadın nasıl bu kadar kin ve nefretle dolabilir? Tuğluk ve benzerlerinin korkusu Kürtlere kucak açan Türkiye görüntüsünün kendilerine taban kaybettirme korkusudur. Bu çılgınlığın arkasında Türkiye istemedi, biz zorladık mecbur kaldılar sınırları açmaya algısı yaratma amacı vardır.
Bu göç dalgasının en önemli yanı yıllardır Birleşik Kürdistan güzellemesi yapanların Barzani’nin Kuzey Irak’ı yerine Türkiye’ye kaçmayı tercih etmeleridir. PKK bütün siyasetini Birleşik Kürdistan hedefi üzerine kurmuş bir terör örgütü. Öcalan her fırsatta dört parçalı Kürdistan’ın birleştirileceğini söylüyor. Bu Pankürdist politika ilk defa IŞİD vesilesiyle test edildi. O parçalardan birini teşkil eden Kuzey Irak, Suriye Kürtlerine kapıları kapatarak kendi müstakil kimliğini birleşik Kürdistan’a tercih etti. Daha önce de Barzani Kuzey Irak,Suriye arasına hendekler kazdırarak PYD ve uzantılarının kendi bölgesine sızmasına engel olmuştu. Erbil’e Süleymani’ye ye okumaya giden öğrenciler de bölgede ortak bir siyasi gelecek inşa edecek, bir kucaklama ve kabul görmediklerini söylüyorlar. Barzani’nin tavrı en azından bugün için, Kürtlüğünüz tamam ama herkesin ülkesi kendine, noktasında. Yarın farklı bir noktaya gelir mi, bunu zaman gösterecek. Kuzey Irak’ın Suriye Kürtlerine kapıları kapatması Birleşik Kürdistan’ın bugün için bir hayal olduğunu gösteriyor.
Öte taraftan,Türkiye’ye sığınanların IŞİD’in baskısından ziyade, PYD’nin yönlendirmesiyle hareket ettiklerine dair ciddi iddialar var. Eğer, bu haber ve iddialar doğruysa, ciddi bir etnik komplo ile karşı karşıyayız demektir. Türkiye ile Suriye’nin PYD bölgesi arasında ki sınırları anlamsızlaştırmak, iki topluluk arasında ortak bir ulus algısı, his ve duyuş beraberliği oluşturmak hedeflenmiş olabilir. Bu tip iç içe geçişler mesafeleri ortadan kaldırarak farkları minimize eder,ulus inşası için gerekli olan homojenleşmeye zemin hazırlar. Türkiye’nin çözüm sarhoşluğu ile kendi kendini körleştirdiği bir dönemde, PKK’nın böyle bir tuzak kurması ihtimal dışı değildir.
Bütün bu gelişmeler olurken Bayık Türkiye ile savaşa hazır olduklarını söyledi. Aslında PKK özellikle Suriye’de çok zor günler yaşıyor. ABD’nin yardım ve desteği olmasa IŞİD tarafından çiğnenmeleri an meselesi. Yardım çağrılarının, HDP milletvekillerinin Amerika’ya kadar gidip açlık grevi yapmalarının arkasında bu sıkışmışlık ve IŞİD karşısında düşülen acziyet var. Cephe savaşı ile gerilla mücadelesi aynı değil. PKK gerilla mücadelesi için kurgulanmış bir örgüt. Suriye topraklarında onları saklayacak coğrafi bir yapı yok. Bayık, bu sıkışmışlık durumundan Türkiye’nin yararlanmaması için kendince diplomasi yapıyor. PKK, IŞİD sorunu devam ederken gücünü dağıtarak Türkiye’de bir savaş başlatamaz.Tehdit ve şantajlarla Türkiye’yi stabil tutmaya çalışıyor.
Zaman,zaman bölünme endişelerine bunun bir paranoya olduğunu,kırk yıldır aynı şeylerin yazılıp çizildiğini ama ülkenin bölünmediğini söyleyenler oluyor. Ülkeler bir günde bölünmezler,bir süreç sonunda bölünürler. Ana bakarak değerlendirme yapmak bizi doğru sonuçlara götürmez. Son 40-50 yıla bakmak lazım. 1974 Kıbrıs harekatı olurken Güneydoğulu gençler askere gitmek için askerlik şubelerine koşmuştu.40 yıl sonra Suriye Kürtlerine kucak açan Türkiye’nin askeri aynı bölgenin gençleri tarafından taşlanıyor. İşte bölünme dediğimiz şey askerlik şubeleri önünde kuyruk olan o gençlerin bugün askeri taşlayacak noktaya gelmeleridir. O günü görmeden bugüne bakarsanız hiçbir şey göremezsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.