EL BİRLİĞİ İLE KÜRDİSTAN

 Hiçbir ölçünün, çizginin kalmadığı istisnai bir dönem yaşıyoruz. İktidarın hangi meselede ne düşündüğünü kesin hatlarla ortaya koymak neredeyse imkansız. Dün dündür,bugün bugündür, diyen Demirel’i bile sollayan anlık dönüşlere tanık oluyoruz. İpler başkalarının eline geçince hep böyle olur. Sizin ne düşündüğünüz değil, sizi bacaklarınızın arasından yakalamış olanların ne düşündüğü önem kazanır.

Bu iktidarın PYD’ye, PKK’ya,Apo’ya hatta IŞİD’e karşı net bir politikasının olduğu söylenebilirmi? Dün PYD ile IŞİD eşitti, bugün PYD’ye destek oluyoruz. Bir gün önce Apo olayları okuyan adamdı, bir gün sonra tahrik eden kişi. Bir gün önce Kobani olaylarına vesile olan HDP’den hesap sorulacaktı,birgün sonra HDP’lilerden Apo’ya sekreterya kuruluyor. Hangi birini yazalım ki? Kobani’de açılan koridorla büyük Kürdistan kapısı aralanacak diye analizler yapılıyor. Doğru,PKK ve destekçilerinin bu kadar bağırış çağırışlarının arkasında bölgedeki PKK yapılanmasını kaybetme endişesi var. Ama PKK hükümeti Kobani’den önce İmralı’da kuruluyor. Hem de iktidarın müzahareti,yardımı ve desteği ile. Apo’nun içinde Hatip Dicle’nin de bulunduğu sekreteryasının başka bir görev yapacağını mı sanıyorsunuz? Terör örgütü üzerinde psikolojik üstünlüğünü kaybetmiş bir iktidarın gafletiyle adım,adım Kürdistanın kozası örülüyor. Kürdistan’ı Barzani,Müslim veya Apo kurmuyor, bizzat bu iktidarın kendisi kuruyor.

Bu gaflet sadece iktidara münhasır bir durum değil, Kılıçdaroğlu parti içinde hegemonyasını garantiye aldıktan sonra ağzındaki baklayı çıkardı; PYD terör örgütü değildir! Bu PYD’nin başkanı Apo değil mi? O topraklar hala uluslararası hukuk açısından Suriye toprağı olarak kabul edilmiyor mu? Bu soruların cevabının önemi yok. CHP planlı bir şekilde Kemalist ulusalcı çizgiden koparılarak Kürt meselesine PKK’nın gözlüğü ile bakanlara teslim edildi. Atatürk sanılanın aksine önce CHP’den kovuldu. Önümüzdeki günlerde CHP’de kopmalar yaşanırsa kimse şaşırmamalıdır.

Burada muhafazakar basına da bir çift laf söylemek gerekiyor; Havuz’u cemaat medyası ile son olaylarda net bir tavır ortaya konulamadı. Havuz medyası zaten malum, iktidar ne kadar manevra yaparsa o daha fazlasını yapmaya kendini mecbur hissediyor. Bir iki gazetede uç veren nereye gidiyoruz sorusunun ise şimdilik hiçbir kıymet-i harbiyesi yok. Yazık ki aynı hataya cemaat medyası da düştü,düşmeye devam ediyor. Polisler biz KCK’ya operasyon yaptığımız için göz altına alınıyoruz diye bas,bas bağırırlarken, onlar KCK operasyonlarını eleştiren,PKK çizgisinde analizler yapan yazarları ekran veya sayfalarına konuk etmekten çekinmediler. PKK işte bu muğlaklıktan besleniyor. Çünkü görüş ve düşüncelerini netleştiremeyenler tavır koyamazlar. Olaylar karşısında kolaylıkla abandone olurlar. Vatan toprağına operasyon yapılırken seyirci olmanın ötesine geçemezler. KCK operasyonları doğruydu diyorsanız, o operasyonları eleştirenleri ekranlarınıza konuk edip içeridekileri incitmeyeceksiniz. Terörün kendisinden daha yıkıcı olan bu kafa karışıklığıdır. Çünkü terörle, onu anlayan, amaçlarını bilen, onunla mücadelenin gerekliliği noktasında bir kafa karışıklığı taşımayanlar mücadele edebilirler. Bunun dışında kalanlar, acaba ne yapsam diye düşünürlerken, atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş olur. İktidarın politik iflasına işaret eden tenakuzları kadar, ötekilerin çelişkilerinin de PKK’ya önemli bir zemin kazandırdığı muhakkaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi