ENKAZIN ALTINDA KALANLAR…

~~ENKAZIN ALTINDA  KALANLAR…
Facianın üzerinden dört gün geçti,artık başımızı ellerimizin arasına alıp nerede hata yaptık diye sorabiliriz.Geleneklerimiz cenaze evinde siyaset yapmaya cevaz vermez. Onun için dört gün boyunca susmayı,göklerde yankılanan çığlıkların dinmesini bekledik. Eminim Mustafa….  Mustafa..  diye haykıran kadının çığlığı kulaklarımızdan hiç gitmeyecek. Son nefesini verirken küçük bir kağıt parçasına “hakkını helal et oğlum” diye yazarak bizi can evimizden vuran işçinın yazdıkları da.Son nefesinde bile evladını düşünen babalar yetiştiren başka bir medeniyet var mıdır, bilmiyorum. Ama ben böyle insanlara sahip olan bir büyük milletin çocuğu olmaktan şeref duyuyorum.
***
Evet aradan dört gün geçti, hala içeridekilerin sayısını bilmiyoruz. İhmal var mı, yok mu sorusunun cevabı da burada yatıyor.21. yüzyılda her türlü teknolojinin kullanılabildiği bir ülkede mesaideki işçilerinin sayısını bile bilmeyen  bir firmanın ihmali olmadığı düşünülebilir mi? Konunun uzmanları kaç gündür yazıp çiziyorlar. Meselenin teknik boyutuna girerek malumatfuruşluk yapmak istemiyorum.Ama her şey ortada; kazanmak, daha çok kazanmak için her şey yapılmış,işçinin hayatı için hiçbir tedbir alınmamış. Beni en çok rahatsız eden kaza olur olmaz hükümet yetkilileriyle firma sahibinin bir araya gelerek toplantı yapmalarıdır. Radikal gazetesi kazadan hemen sonra firma sahibini aradıklarını, bakan bey ve öteki bakanlarla toplantıda olduğunu söylediğini yazdı.Belki de kazanın sorumlusu olarak sanık sandalyesine oturtulacak birinin bakanlarla ne işi olabilir? Bu neyin toplantısı?
***
İktidar kazadan sonra vicdanları rahatlatacak bir profil ortaya koyamadı.Temel kaygı, işçilerimizin hayatlarından çok hükümetin yara almamasıydı. Yüz kişinin, bin kişinin ölümünden daha önemli olan iktidarın itibarıydı. Halbuki böyle durumlarda insan hayatından daha önemli bir şey olamaz.Hele yaralı bir toplumun haklı isyanlarına nobranca yaklaşmayı hiç ama hiç anlayamadım.Başbakan danışmanının yerde yatan kazazedeye attığı tekmeler en az Soma faciası kadar inciticiydi. Cenazesi, matemi olanlara küçük birkaç protesto yaptılar diye düşmanca yaklaşmak hiçbir ahlaka, hiçbir vicdana sığmaz.Daha önce MİT’in kontrolünde olan balkan derneklerinde çalışan bu kişiyi hemen o dakika kulağından tutup kapı önüne bırakmak gerekirdi, ama nerede o duyarlılık?
***
Bu işleri kaderle,takdirle açıklamaya çalışmak yüce İslam dinini bağlamından çıkararak bir uyuşturma ve perdeleme vasıtası haline getirmektir.Kader tedbire mani değildir. Tedbirsizliği, ihmali  din perdesi ile örtmek, İslam dinini toplumsal suçları örten bir örtü haline getirmektir.Vebadan kaçan Hz.Ömer’e kaderden mi kaçıyorsun denildiğinde Allahın kaderinden kazasına kaçıyorum demişti. Yüce dinimiz kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın demiştir.Nisa suresi 71. Ayette  “Ey iman edenler ihtiyatlı hareket edin.” buyurulmuştur.Tedbir kaderden önce gelir, tedbirsizlik sonucu  ortaya çıkan netice de kaderdir ama tedbirsiz davranarak o sonuca neden olanları cezalandırmayı gerektiren bir kaderdir.İslam’da tedbiri yok sayan bir kader anlayışı yoktur.İslam dinini tedbirsizliği,ihtiyatsızlığı emreden bir din olarak takdim etmek başka bir cinayettir.
****
Büyük bir acı yaşadık, daha uzun bir süre  TV ekranlarına yansıyan o yürek burkan  manzaraları hatırlayarak yaşayamaya devam edeceğiz. Esas olan ders almaktır. Maalesef bizde iktidarların olay tavsadıktan sonra yaptıkları şey hep aynıdır;kazazedelere üç beş kuruş vererek olayı kapatmak.Soma’da gerçekte enkazın altında kalan hükümettir. Önümüzdeki günlerde enkazdan çıkabilmek için rüşvet çarkı yeniden işleyecek, yardım kampanyaları ile ölenlerin ailelerine verilecek meblağlarla feryatlar susturulmaya çalışılacaktır. Bu, ver evladını öldüreyim sana şu kadar para vereyim demekle aynıdır.Hiç bir maddi kazanım giden insanların açtığı manevi yarayı kapatmaya yetmez. Yazık ki manevi acıları maddeyle kapatmayı en çok da maneviyatçı olduğunu söyleyen iktidarlar yapıyor. Yine öyle olacak.Korkarım ki  bunca şehidin kanı, bunca çığlık, bunca göz yaşı yine boşlukta kalacak.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi